Antalyaspor yönetiminin bu yıl açıkladığı kombine fiyatlarıyla ilgili hayli tartışma oldu anladığım kadarıyla. Bana gelen twitlerden İstanbul’da olduğum süre içinde bile takip edebildim.
Taraftarların gazetelerde çıkan ilanını görünce etkilendim ve konuyla ilgili Antalya’dan birkaç arkadaşla görüştüm. Gerçekten itirazların bana göre haklı yanları görünüyordu.
Taraftarlar gazete ilanında, yönetime hizmeti için teşekkür ediyorlardı ama ‘Ceysu maraton’ tribünü için belirlenen 750 TL fiyatı yüksek buluyorlardı.
Geçen yılın açık tribün ücretine göre iki katı aşan zam taraftarın canını yakmıştı.
Kapalı tribün ya da protokol yüksek ücret kaldırabilir. Yardım amaçlı Antalya Spor sevdalısı iş adamları ya da kurumlar bunları fazla miktarda alıp sporseverlere ya da yakınlarına dağıtabilir. Çoğu zaman da önemli maçlar dışında bu koltuklar boş kalır.
Kale arkalarında belirlenen düşük fiyat orayı tercih eden taraftarını anladığım kadarıyla memnun etmiş.
Asıl sorun ‘açık tribün’ seyircisinde… Yeni statta üstü kapalı da olsa seyircinin gelirini etkilemiyor!
Taraftarlar siteminde şöyle sesleniyor; “amaç, 500 bin TL kazanç elde etmekse üç puanlık bir galibiyet primi 740 bin TL olduğuna göre buna değer mi?” diye soruyorlar. Galibiyetlerdeki kendi katkı ve çabalarını da ince bir mesajla sunmuş oluyorlar!
Geçtiğimiz sezon takım önemli bir tehlike yaşadı ve ucuz atlattı. Yaşanan tehlikenin önde gelen nedenlerinden birisi, uzak saha idi. Dolayısıyla taraftar da takımından uzak kalmıştı.
Bu yıl maçların üniversite stadında oynanacak olması bir avantaj. Taraftarı tribüne çekmenin yollarını aramak gerekir. Bu bedavacılık ya da her maliyeti kulübe yüklemek şeklinde olmamalıdır. Bu konuda herkesin kulübe destek olması, küçük de olsa bir maç biletiyle katkı sunması gerekir. Doğru olan tabi ki budur.
Stat konusunda Antalya şanssız, kabul ama bu şanssızlığı ya da stadın küçüklüğünün maliyetini dar gelirli ve en büyük tutkusu takımını izlemek ve desteklemek olan kesime yansıtmak doğru olmaz.
Kaldı ki bir ölçüde yansıtılsa bile göreceği iş, gerçekten iddia edildiği gibi bir maçın primini karşılamaktan bile çok uzaktır…
Maçlarımızı Atatürk Stadında oynarken sanayiden, çarşıdan akıp gelen ve maçları açık tribünden izleyen esnaf kesimi anladığım kadarıyla maçların yine kent merkezinde oynanacak olmasından memnunlar. Takımlarını yine eskisi gibi desteklemeye hazırlar ama seyretmek istedikleri tribündeki fiyata itirazları var… Bunda bir jestin kimseye zararı olmaz yararı çok olur…
Gençler Birliği Türkiye’nin en iyi idare edilen en paralı kulüplerinden birisidir ama taraftarı olmadığı için karşılığını sportif başarı olarak alamaz.
Geçmişte öğrenciliğimde 68 kuşağı neredeyse devrim yapmak üzere ayaklanmıştı… Çıkış noktası üniversite harçlarıydı… Harçlar dar gelirli kitlenin canını yakıyor ve kimse seslerini duymuyordu…
Bu gün gençler yine 600-700 TL harçları yüksek buluyor ve eylemleri nedeniyle hapiste yatıyor! Geçmişte küçük jestleri yapamadık şimdi Başbakan açıklıyor; “Üniversitelerde harçlar tümden kaldırıldı.” Ya bu güne kadar gereksiz yaşananlar!
Olumsuzluklar yaşandıktan sonra tribünler tümden bedava desek de yok edemeyiz… Bence en iyisi karşılıklı anlayış gösterebilmek.