Ulusumuzun bayramı

Cumhuriyet bayramı yakın. Dün akşam onu düşündüm. O gün cumhuriyet meydanına gider, bayrama katılır, saygı duruşunda bulunurum.

Öğretmenliğim yıllarında köylerde, kentte çok cumhuriyet bayramı kutladım. Bayramlardan hatırladıklarımı düşündüm. Hiç unutamadığım bir anı;

Köy çocuğuyum, köyümde okul yok. Köyün Pazar yeri var, çayırlık. Etrafında derme çatma yapılmış dükkanlar sıralanıyor. Yaz aylarında Cuma günleri Pazar kurulur. Dışarıdan gelen gezgin satıcılar çayırda sergilerini açarlar. Pazara babam bazı cumalar beni de götürürdü. Sergileri şöyle bir dolaşır, neler var, neler yok bakardık. Cuma ezanı okunurken babam bakkaldan leblebi, alaşeker alır eve gönderir.

Babamla bu sefer gidişimiz, hatırlıyorum Cuma değil. Dışarıdan gelen sergiciler yok. Yine de Pazar yeri oldukça kalabalık. Pazar yerinin batı yanında dikilmiş üç direk var. O zamanlar ne olduğunu bilemezdim. Sahilde ayrı olan Akörü, Kemer, Gendive köyleri, yaylada çoğunluk karışık oturur, komşu olurlar. Pazardaki kalabalık üç köyün toplanan insanları.

Bizim köyün muhtarı yüksek sesle;

-Dükkanlar, kahveler boşalsın, herkes direklerin yanına toplansın.

Muhtar Molla Ahmet köyde, komşu köylerde, ilçe merkezinde sözü dinlenen, sev ilen, sayılan biri. O söylediyse karşı durulmaz, uyulur.

Üç köyün muhtarları öne çıktı, ellerinde Türk bayrakları. Molla Ahmet ”dikkat” dedi, bayraklar direklere çekildi.

Okul yok ki İstiklal marşı söylensin, konuşma yapılsın.

29 Ekim 1933 , Cumhuriyetin onuncu yıl kutlaması imiş. Sanıyorum bütün yurtta ayrı bir önemde kutlandı. Bu kavramları çok sonraları öğrensem de yaşanmışlar iz bıraktı, unutulmuyor.

5 Yaşında cumhuriyeti yaşadım. 81 Yaşında umutsuzluk beni sardı.

Geçmişte yaşanmışlar akıp giderken, akşam yattım, uyumuşum. Kendimi bir meydanda cumhuriyet bayramını kutlarken buldum. Saygı duruşu yapıldı, İstiklal marşı söylendi. Mikrofonda ben varım. Büyük Türkiye’den cumhuriyetin faziletlerinden söz ediyorum. Rüya bu ya, ben konuşurken karşımda beyaz büyük bir perde açıldı. Perdede kurtuluş savaşından görüntüler geçiyor.

Etrafıma bir baktım, beni 4 kişi dinliyor. Meydanda başka kimseler yok. Kendi kendime söylendim. Biz 5 kişi mi bu bayramı kutladık ?

Görüntüler geçmeye devam ediyor. Kocatepe’de Mustafa Kemal’i gördüm, babama sesleniyor. Babam Kocatepe’ye telefon hattını çeken manganın başında istihkam onbaşısı. Mustafa Kemal’in söylediklerini bana babam aktardı.

-Oğlum manganı al, birliğine katıl. Az sonra yer yerinden oynayacak. Hangi birliğin nerede olacağı bilinmez.

Perdede son görüntü, koca koca yazılmış bir tarih.

29 Ekim 2013

Beni saran heyecan ve korku ile uyandım.

Hayallerin gerçek olacağına inanırım. Düşlerin gerçekleşeceğini düşünemiyorum.

Acaba bu düş, bugüne bakıp geleceğin korkusu mu ?

Her çağda insanlık üçe ayrılır:

Birinciler geçmişe takılıp kalanlar. Bunlar toplumun büyük kesimini oluşturur. Her kötülüğe açıktır. Sömürünün verimli tarlası. Zayıflığından yararlananlar ülke yönetimine kadar yükselebilirler.

İkincilerin de sayıları az sayılmaz. Varlık gösteremezler. Birincilerin baskısı altında etkin olamazlar, seslerini duyuramazlar.

Üçüncüler, sayıları en az olanlar, zamanın ilerisine taşanlar. Tarih bunları iyi tanır. Yüzyıllar sonra adları okunur. Mustafa Kemal, yaşadığı zamanın çok ilerisine geçmiştir.

Vatanı milleti için çalıştı.

Küresel düşündü.

Evrensel konuştu.

Sulandırılmadan, bulandırılmadan kutlanmalı ulusumuzun cumhuriyet bayramı.

Yayın Tarihi
25.10.2009
Bu makale 1994 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!