Antalya'nın ikinci kurtuluşu

Başlık biraz ağır gelmiş olabilir.

Olsun hiç önemli değildir, değerlerini görmezden gelenlere az bile.

Dün Antalya Cumhuriyet Meydanı’nda 29 Ekim törenlerini izledik.

Eline bayrağını alan, çoluk çocuk tüm Antalyalı hep birlikte bayramımızı kutladık.

Biliyorsunuz Ulusal bayramlarımıza kapalıydı Cumhuriyet Meydanı.

Konserlere, Ralliye, aklınıza gelen her şeye serbestti ama Ulusal bayramlara kapalıydı meydan.

“Hoca bir çivi bile çakmadı” diyorlar.

Hoca yanlış yapılan çivileri söküyor yanlışlar bir düzelsin çivi çakar mı çakmaz mı hep birlikte izleriz.

Antalya Cumhuriyet Meydanı kurtuluş savaşı sırasında dünyayla haberleşme yapılan alandı.

Meydanda ki telgrafhane sayesinde cepheden haberler bu meydanda alınır dalga dalga tüm Antalya’ya yayılırdı.

Gelen zafer haberleri sevinçle halaylarla, türkülerle kutlanır, bozgun haberleri ise büyük bir yas içersinde tartışılır konuşulurdu bu meydanda.

Tarihi önemi olan bu meydan tam beş yıl yasaklandı Antalya halkına.

Antalya halkı çeşitli bahanelerle uyutulmaya çalışıldı.

Antalya’nın uyumayan dinamikleri ilk günden beri karşı çıktılar bu uygulamaya.

Fakat her zaman olduğu gibi karşı çıkması gereken birçok kurum ve kuruluş gözlerini kapattı, düzene uyum gösterdi.

Bu utanç onlara ömürleri boyunca yetmeli ve yetecektir.

Artık bundan sonra edecekleri sözlerin hiçbir inandırıcılığı yoktur.

Adeta bir meydan muhaberesi yaşandı beş yıl boyunca.

Cumhuriyet’e ve onun değerlerine inananlar inatla Cumhuriyet Meydanı mücadelesini bırakmadılar.

Bazılarının gözü sonradan açıldı ve mücadeleye sonradan katıldılar.

Halkın inançlı mücadelesi sonucu Antalya’da iki bayram kutlanmaya başlandı.

Meydanı savunanlar meydanda, protokolün peşine takılanlar Barbaros Çay Bahçesi’nin önünde.

Mevcut yönetimin ne yapmaya çalıştığını anladıklarında kitleler seslerini daha çok çıkarmaya başladılar.

Düzene ayak uyduranları yazmaya gerek yoktur, lüzumsuzdur.

Ama ilk günden beri teslimiyeti reddeden Ulusal Düşünce Derneği üyeleri başta olmak üzere,

Ömer Melli, Baştuğ Çalışır, Ahmet Kiştin ve Nizamettin Sağır’a şimdi bile teşekkür etmeyi bir borç bilirim.

Geçmiş unutulmasın diye bir hatırlatma yapmak istedim.

İşte Akaydın Hoca’yla birlikte Antalya ikinci kurtuluşunu yaşamış oldu.

Meydanımız artık bizimdir.

Olaylara ve gelişmelere bir de bu gözle bakalım.

Günümüzün siyasal gelişmeleri dikkate alındığında bu gelişmenin ne kadar önemli olduğu kolayca anlam bulacaktır.

Tüm Antalyalıların Cumhuriyet Bayramını tekrar kutlarım.

Yayın Tarihi
30.10.2009
Bu makale 908 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Gazeteciyim diyebiliyorsanız sayın yazar tarafsız olmayı deneyemeniz gerekiyor. Yok ben tarafım diyorsanız ise şansınızı siyasette deneyeceksiniz. Şimdi ben Akaydın bu döneme kadar ne yaptı diyecek olsam siz bana Türel ne yaptı ki diyeceksiniz. Ama olay burada kopuyor işte siz gazeteci olarak AT Gözlüğünüzü çıkartıp olaylara taraf olarak değil yorumlayıcı olarak bakmalı ve yazmalısınız. Aksi takdirde yazılarınız böyle Akaydın'ı yalamaktan öteye geçmez.

Antalyalı 01.11.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!