ECE teyze eliyle D’Altanyanların Ahmet’e

Sevgili ECE teyze…

 

Annem, patronuna sabah sabah göbeğini- burnunu kaşıyıp karıştırtacak kadar keyiflendiren yazının ne olduğunu merak edip okuyunca, senin için çok ama çok üzülmüş…

 

Senin patron”cuğu”na da,  katlanmak zorunda kalan (tıpkı kendisi gibi) birinin olabileceğini hiç düşünmemişmiş doğrusu…

Senin hissettiklerini anlamış,  üzülmesi ondanmış…

 

Ayrıca, çokta öfkelenmiş…

Yetermiş, artık canım… daha fazla dayanamayacakmış!..

 

Yaşamı sürdürebilmek adına, zavallı ve… ve hatta; adam görüntüsünde ama aslında hiçbir formu, biçimi, boyutu olmayan bir  “yaratıkımsı”nın?! düşüncesiz, değersiz varoluşuna katlanamayacağını dillendirdiğin de, o öfkesiyle

 

“Katlanmanın en iyi yöntemi, saldıranlar arttıkça değerlerini daha güçlü sahiplenip, saldırılara dayanıklılığını arttırmaktır” demiş ona,

kendi halinde bir köşe yazarı olan arkadaşı…

sonra da bizleri sahiplenecek bir öneride bulunmuş, sağolsun

 

Patron”cuk” larınızın, anlamaktan yoksun olduğu asıl gerçeği kendi köşesinde anlatmaya çalışacağı sözünü vermiş…

Ve bunun için coşkulu umudumuzu anlatacağına inandığı  benim bu fotoğrafımı istemiş…

 

Ayrılırken de anneme;

“görecekler …

Üzülmeyin siz görecekler…

Değişmesi gerekenin asıl kendi zihniyetleri olduğunu ve asıl kendilerinin başka çaresi kalmadığını öğrenecekler

 

Ve artık

Korkularını “normal” olmak, gibi gösteremeyeceklerini

 

Sevgisizliklerini “saldırarak” daha fazla gizleyemeyeceklerini

 

Değer saymazlıklarını “satınalınabilir” oluşlarının utancından kaçabilmek adına daha fazla kullanamayacaklarını

 

Coşkulu ve ama edepli bayram birlikteliğimizde  gördüler ve anladılar,  değil mi?!...

 

Üzülmeyin siz” demiş…

 

*Fotoğrafımın altına yazdıkları annemin çok hoşuna gitti, ben de kendimle gurur duydum doğrusu, hızla büyüyüp patronlarınızın karşısına çıkma kararı aldım, güven bana

 

 

 

Işığım ben;

Pırıl- pırıl

Umut parlayan

ve her sabah yeniden yarınlara büyüyen…

 

Karanlığa alışık gözleri korkutacak denli aydınlık bir yüzüm ben

 

 

Sesim ben;

Şıkır- şıkır

Kendi özgürlüğüne çağıldarken hem de,

Gürül- gürül ırmaklarla karışacağı güne akan minik temiz bir dereyim

 

Denizin mavisini bulandıracağını sanan “o çığlıkları” boğan sevincim ben  

 

Düşünceyim- Duruşum ben

Sana da rağmen;

Bir çivi yazısı şiiri olur, yazarım kendimi…

Görmeyen gözlerine, gözlerine…

 

Bozguncu yüreğine bakmadan

Çiviyle kazınan bir destan olurum

Aklına çakılır hatırlatırım

Unutamazsın ve

Kurtulamazsın “gün o gün” kendini zehirlemekten

Çatal dilinin ağusu ile

 

Öyle çığır- çığır bağıran bir yazgı gibi değil ha!..

Cesaretimizin; o en masum 

En anlayışlı, en sezgili,

En duyarlı, en kibar coşkulu kutlama yazısı olup kaydederim kendimi

Gözlerinin tarihine

 

Öyle ki, kendi utançlarını hatırlarsın en çok bende,

Belki de daha bir hırçınlaştırır seni kıskançlığın,

Benliğine çaktığım her medeni sessizliğimde…

 

Ama her şeye rağmen biliyorsun ki;

Gözlerinin önünden hiç gitmeyecek,

 

Bende yansıyan, o soylu duruşun…

 

O, büyük düşüncenin

Cumhuriyet Türkiyesi” nin

 Umut adlı şiiriyim ben

Yayın Tarihi
31.10.2009
Bu makale 7027 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Yazık ki; güç kimdeyse, ipler kimin elindeyse... Bukalemun olarak hayatı sürdürmek...Ama şükür ki, herşeye rağmen, her güce rağmen, her ipe rağmen, özümüz bizde kalarak...Umudumuzu hiç bir zaman yitirmeden, kararlı adımlara hep birlikte inşallah... Teşekkürler...

Hande Öztemel 02.11.2009

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!