SUBAŞININ BAKIŞI

DP Kongresi

31 Ekim tarihli, ANAP ve DYP’yi birleştiren kongre tamamlandı.

Demokrat Parti adı altında beklenen birleşme sağlandı. Gelişmeler merak ediliyordu. Kapalı spor salonu kalabalıktı ve salonun dışına da kalabalıklar taşmıştı.

Bizim kongrelerde oturma düzeni bir türlü sağlanamaz.  

Kongre salonuna uçaktan iner inmez yarım saat erken gitmemize rağmen yer bulmakta zorlandık. Genel Başkanların, konukların ve genel başkan yardımcılarının bile yerleri parti görevlilerince tutuluyor onlar gelince kalkıp yer veriyorlardı.

ANAP genel başkanı Salih Uzun, heyecanlı, ateşli bir konuşma yaptı beğenildi uzun uzun alkışlandı. Hüsamettin Cindoruk heyecansızdı.  Birçok sorunun kaynağını bu günkü Anayasa da gören ve acilen bir sivil Anayasa yapalım, sorunları en baştan temelden çözelim derken ne kadar haklıysa konuşmasının Ergenekonculara arka çıkan kısmında da hayal kırıklığı yarattı. Silivri’yi tasfiye etmek gerekir sözünü hiçbir çerçeveye oturtmak olanaklı değil. Keşke hiç söylemeseydi.

Geçen ay, Aydın Menderes evine davet etmişti. Merhum Celal Bayar’ın torunu Prof. Emine Gürsoy, merhum Namık Gedik’in oğlu Arda Gedik, Eski DP gençlik kolları genel başkanı Aykut Kuranel ile bir araya gelmiştik. İyide olmuştu özlem gidermiştik.

 

                                         Eleştiren göreve de hazır olmalı

 

Sayın Menderes kaygılıydı, birleşme ile partiye Mesut Yılmaz’ın hakim olacağını söylüyor ve demokratlığından kuşku duyulmayacak kişilerin bir basın bildirisi ile itiraz ve kaygılarını dile getirmesinin yararlı olup olmayacağını tartışmak istiyordu. Partiye geniş katılımın olmasını doğal karşılıyordu ama DP adının kullanılıyor olmasına daha çok içerlediğini hissediyordum. Partiye hakim zihniyetin, gerçekte demokrat olmadığı fikri hakimdi Aydın beyde.

Ben bu birleşme aşamasının her şeye rağmen olumlu görüntü vereceğini bu aşamada nedeni ne olursa olsun bir eleştirinin ya da uyarının doğru olmayacağını ifade ettim.

Görev almak istemediğim içinde sorumluluk alanları eleştirmenin anlamsız olacağını düşünüyordum.

Geçmişte Mehmet Ağar’ın verdiği imajın, parti ile hiç bağdaşmayacağı eleştirisini getirdiğimde, ‘önerin nedir’ sorusuna karşı, geç kalmış bir adaylık açıklaması yapmak zorunda kalmıştım.

GİK listesine baktığımızda, Menderesin haklı olduğu söylenebilir ama ben yinede ANAP kadrolarının DP ye bir kadro zenginliği ve değişim sağlayacağı konusunda umudumu korumak istiyorum. Merhum Özal’ın birçok değişimin öncüsü olduğu biliniyor. Onun Liberal çizgisi partiye taşınabilirse bu birleşmeye katkı sağlar diye düşünürüm.

 

 

NEFES TE İRONİ GİZLİ

 

Ankara’da DP kongresinden çıktıktan sonra Nefes adlı filme gittik. Uçak dönüş saatine çok zaman vardı. Emin Erdem ile birlikte ayrılmıştık kongreden. Genel Kurmay Başkanı, Deniz Baykal TV de filmi seyrettiklerini ve çok beğendiklerini söylüyorlardı.

Kısa zamanda milyonu aşan seyircisiyle de en çok izlenen filmler listesine girmişti. Ben de doğrusu merak ediyordum.

Ayrıca bizim bölgemizde, Elmalı – Gömbe çevresinde, Subaşı yaylasında çevrilmiş film.

Seyrettim…  Gerçekten güzel film…

Ben de birçok izleyici gibi etkilenmiştim ama kızgınlık da hissetmiştim.

Dağda, terör ve şiddetin tam orta yerinde bir baraka… Bu baraka bir sınır karakolu… Muhtemelen prefabrik… Çatısı oluklu saç… Çatıda;  Güçlüyüz -  Cesuruz – Hazırız yazıyor… Yazıyor ama film, pek de öyle olmadığını işliyor… Bir ironi gizli…

Dışarıda bir Atatürk büstü ve sürekli esen soğuk ve tipili tepede dalgalanan bayrak…

Film, Dağlıca baskını ve Aktütün karakolunu ve orada kolayca kaybettiğimiz şehitlerimizi anımsatıyor. Oldukça gerçekçi.                               

Komutan ve 40 askeri, dağları bekliyor hepsi görevini yapıyor…  Ne öğretilmişse ne ezberletilmişse herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Onu yapıyor…   

Sürekli vatan diyen komutan, mektubunda eşine, daha önceden, onu ne kadar sevdiğini, aşkını ifade edemeyişinin üzüntüsünü dile getiriyor ve benim vatanım sensin diye yazıyor mektubuna…

Yaralı asker, yerde yatan arkadaşlarından önce yere düşen Atatürk büstünü alıp önce onu temizleyerek kaidesine yerleştiriyor.

Komutan ve askerleri ne öğretilmişse onu yapmaya çalışıyorlar ama onları o korunaksız… Emniyetsiz… Kolay hedeflerde görev yaptıranların bunu layıkıyla yaptıklarından bahsedebilir miyiz? Komuta kademelerinin ve yönetenlerin görevlerini ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirip getirmediklerini sorgulamaları gerekmez mi?

Seyretmek isteyenlerin seyir keyfini kaçırmamak için daha fazla ayrıntıya girmiyorum.

Güzel ve düşündürücü bir film… Duygusallıklar ve insan ilişkileri her yerde sürüp gidiyor.

Bu güne kadar hiçbir bedel güvenlikli karakol yapımından daha öncelikli ve önemli olamazdı.

Genel Kurmayın istediği, komşulara karşı konuşlandırılacak 1.3 milyon dolarlık patriot füzeleri de bir candan daha önemli ve öncelikli değil…

Yayın Tarihi
03.11.2009
Bu makale 1790 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
O partiye sakın girip saygınlığına gölge düşürme başkanım. Ergenekonculara kol kanat geren birleşimden hayır gelmez. Menderes ve arkadaşları unutulmadı. Süheyl Batum ismi dolaşıyor. O yetmez Sabih Kanatoğlu'nuda alsınlar. Saygılar başkanım.

Yusuf Ziya Akpulat 06.11.2009

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!