Antalya, talanın, yağmanın en çok görüldüğü bölgelerin başında geliyor.
Rantçıların favorisi olan Antalya’da yağma, talan, yandaş kayırma olayları son yıllarda ürkütücü boyutlarda arttı.
Rantın Antalya’yı keşfetmesi ile birlikte başlayan bir hayasız akın, son yıllarda çılgınlık düzeyine ulaştı adeta.
Antalya’nın kaynaklarından yararlanmayı kafasına koyanlar, İstanbul’la birlikte Antalya’yı satmakta kararlı olduğu her uygulamasından belli olan AKP ile aynı düzlemde buluşunca, asla kabul edilemez gelişmeler yaşanmaya başlandı.
Şöyle bir düşünürseniz, son yıllarda Antalya’da bir yandan alış veriş merkezlerinin, diğer yandan kaynağı net olarak belirlenemeyen bol yıldızlı turistik tesislerin, sahil kesimlerinden başlayıp ta, ormanlık alanlara kayan çok katlı beton blokların yükseldiğini anlarsınız.
İktidarın her olaya sadece ‘para’ anlayışı ile bakması, Antalya’nın kimliğini bozduğu gibi, geleceğini de tehdit eder hale geldi.
Eskiden yerlisi olsun, yabancısı olsun imrenerek bakılan Antalya, ne yazık ki giderek tipik bir Anadolu kenti görüntüsü vermeye başladı.
Antalya’nın böylesine Antalya olmaktan çıkarılmasının örneklerini aslında birlikte yaşıyoruz.
Antalya’nın en önemli tarif alanların nasıl tek tek yok olduğunu da birlikte gözlüyoruz.
Doğası, doyumsuz çevre güzelliklerine, tarihi ve kültürünü de katan Antalya’nın son 10 yılda neler kaybettiğini hiç düşündünüz mü ?
Antalya’da imar planı tadilatı ile yeşil alanların, parkların, kamu kurum alanlarının, tarım alanlarının bir bir betona teslim edildiğini, sadece para kazanmayı, sadece yandaşlarına rant kazandırmayı amaçlayan bir siyasi görüşün Antalya’ya nasıl kötülük yaptığını, nasıl ihanet ettiğini örnekleriyle anlatmaya kalksak sayfalar yetersiz kalır.
Ancak, Antalya’da açısından sevindirici gelişmeler de yok değil.
Bunun en çarpıcı örneği 100.Yıl Projesi.
Bazı çevreler, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın Kayseri’ye kaydırılmasını ulusal mesele haline getirmiş olsa da, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi, buradaki yapılaşmaya ‘dur’ diyerek kentin geleceği açısından müthiş bir işe imza atmış oldu.
Şayet 100.Yıl Spor Kompleksi’nin bulunduğu alanda 300 metreyi aşkın ikiz kuleler, Rus ve Arap zenginleri için çoktan pazarlanmaya başlanan rezidanslar yapılmış olsaydı, birileri bu projeyi örnek göstererek, Antalya’yı eski Başkan Türel’in hayallerini süsleyen Dubai’ye çevirecekti.
Türel yönetiminin yerle bir ettiği 100.Yıl Spor Kompleksi’nin yerine nasıl ucube bir tesis yaptığını görmek isterseniz, Zeytinköy’e kadar uzanmanız gerekecek.
Korumasız, hem oynayan, hem de izleyen için tehlike oluşturan, güvenlik zafiyeti bulunan bu tesislere anne ve babalar çocuklarını göndermek istemiyorlar.
Çünkü spor için giden çocuklarının eşyası, parası çalındığı gibi, uyuşturucu ticaretinin yapıldı bilinen bu yörede tehlike büyük.
Dokuma, Vakıf Zeytinliği, Karayolları Bölge Müdürlüğü karşısındaki alanların 29 Mart 2009 yerel seçimlerinden sonra oluşan meclis marifetiyle kurtarılması da Antalya için hayati önem taşıyor.
Eğer ömrü vefa etseydi AKP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi eski yönetimi, Süleyman Erol Yüzme Havuzu’nu da Antalya’dan kopararak, parası olanın gireceği, Antalyalılara ‘yasak hemşerim” denilen bir projeye yol verecekti.
Yüzde havuzunun yine bir Arap kökenli konsorsiyuma paslandığı biliniyor.
Bunları niçin mi yazdım ?
Sadece Antalya merkezinde değil, Antalya’nın her yerinde talan, yağma, vurgun sürüp gidiyor.
Adrasan bu örneklerden birisi.
Adrasan’ı AKP’li Belediye Başkanı Yalçın Akkulak ve yandaşları Adrasan olmaktan çıkarmak için gece gündüz uğraş veriyorlar.
Adrasan gönüllüleri de bu talana, yağmaya engel olmaya çalışıyor.
Pekala sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, özellikle çevre dernekleri ne yapıyor ?
İlginçtir onların sesi çıkmıyor.
Nedendir bilinmez Adrasan’daki olaylara kayıtsız kalmaya çalışıyorlar.
Antalya’yı olduğu gibi Adrasan’ı da bir avuç vatanseverin dışında savunan yok.
Demek ki sıranın kendilerine gelmesini bekliyorlar..