Bu yazıyı kaleme aldığım tarih 03.11.2009 Salı…
Saat 12.30…
Hava günlük güneşlik… Sabahın serinliğini Akdeniz üzerinden yükselen güneş çoktan değiştirdi bile. Ilık, Antalyalının o güzel sözüyle şurup gibi bir hava var.
Ancak bir uyarı haberi bütün okullara faks olup yağınca ve internetteki gazetelerin birinci sayfasında bu eylem haberleşince, yaşadığımız kentte hızla tedbir alınmaya başlandı.
Çarşamba’nın gelişi Salı’dan belli olur deyimini meteoroloji haberi galiba hafızalarımıza yazacak.
Atalarımız mı demiş, yoksa benim aklıma şimdi mi geldi:
—Her zaman için en iyi tembih önceden alınmış tedbirdir. Sözü şu anda hayatımızın saniyelerine, saliselerine yazıldı bile.
Her gün korku haberleriyle sarsılan yüreğimiz iyice küçüldü.
Daha geçen günkü yazımda Hayatımız Gerilim Hattı diye yazmış, korkularımızı, endişe ve kaygılarımızı dillendirmiştim.
Fırtına ve yağış haberi önce kuşku yarattı.
—Acaba? Sorusu ile düşündük.
—Yoksa melun Domuz Gribi ile ilgili bir gelişme mi yaşandı kentimizde? Diye içimizden konuştuk.
Ama olan biten hava muhalefetiyle ilgili tedbir olunca şükür diyor, bizleri olası bir tehlike karşısında uyaran yetkililere teşekkür ediyoruz.
Hayat elbette yalnızca çiçek bahçesi değildir. Hayatın engin bahçesinde dikenlerde mevcuttur. Tehlikeler her zaman var olacaktır. Seller, depremler, fırtınalar ve salgın hastalıkları dün vardı bugün de olacaktır. Bugün ki avantajımız; iletişim ve her türlü teknolojinin insanlığın emrinde olmasıdır.
Bakınız, metroloji olabilecek bir hava ihtilafını, şiddetli yağışı önceden bildirebiliyor. Kitlesel bir salgın hastalık için bilimsel olanaklar seferber edilebiliyor.
Kısacası… Uyarıldık, uyarıya kulak vermeli ve yetkililerin yönlendirmelerine göre sorumlu birer vatandaş olarak hareket etmeliyiz.
Dileğimiz, tahmin edilen fırtınalı yağıştan kentimizin; sorunsuz, kazasız, belasız çıkması.
Ne demiştik:
Her zaman için en iyi tembih, önceden alınmış tedbirdir.