Açılımlar, mektuplar belgeler derken ekonomik durum gözlerden uzak tutuluyor. Acaba ülke, ne durumda bakalım:
Borsada yabancı payı yükseldi
Yabancı yatırımcıların İstanbul Menkul Kıymetler Borsasındaki (İMKB) payı, önceki haftaya göre artarak yüzde 66,69’a yükseldi..Merkezi Kayıt Kuruluşu verilerine göre, 25 Eylül 2009 tarihinde yabancıların hisse adedi bakımından borsadaki payı yüzde 53,22 olurken, piyasa değeri açısından payı ise yüzde 66,69 olarak gerçekleşti.Yabancılar, bu tarih itibariyle 14 milyar 34 milyon 15 bin 367 adet hisse ile toplam 75 milyar 394 milyon 172 bin 763 lira tutarında piyasa değerini ellerinde bulundurdu. Yabancıların 18 Eylül 2009 tarihinde İMKB’deki payı yüzde 66,60 seviyesindeydi.
Denizli'de bir fabrika daha kapandı
Denizli Basma ve Boya Sanayi (DEBA) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Berrin Sivri, 36 yıllık kesintisiz çalışan fabrikalarında makineleri durduklarını ve kapıya kilit vurduklarını söylüyor.. Sivri diyor ki; 2007 yılında bin 700 işçisi bulunan ve 56 milyon dolar ihracat yapan fabrikamız, ekonomik krizle beraber, sendika ve iyi niyetimizin kurbanı oldu. Bin 700 kişilik bir köyü sel aldı götürdü. Krizde ayakta kalmak için çok uğraştık ancak olmadı. 36 yıl kesintisiz çalışan fabrikada kapıya hep birlikte kilidi vurduk...
Adım adım açlığa doğru
Türk-İş araştırmasına göre yoksulluk sınırı geçen ay daha da artıyor. Eylülde dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması zorunlu gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) önceki aya göre yüzde 1,32 oranında artarak 749,81 TL’ye çıkmış.
Gıda ile birlikte yapılması zorunlu olan kira, yakacak, elektrik, su gibi konut, ulaşım, giyim, sağlık, eğitim gibi harcamalar da dikkate alındığında “insan onuruna yaraşır bir yaşama düzeyi sağlamak için yapılması gereken harcama tutarının (yoksulluk sınırı) bir önceki aya göre 29 TL yükselerek 2 bin 442,39 TL olarak hesaplanıyor.
Ekonomik kriz nedeniyle yaygınlaşan işsizlik, enflasyonun da altında kalan ücret-maaş artışları nedeniyle elde edilen toplam gelir yetersiz kalmaktadır. TÜİK’in hane halkı tüketim anketi sonucuna göre, özellikle en düşük gelirli kesimler, yaşanan geçim sıkıntısı ve artan fiyatlar karşısında ’boğazlarından kısarak’ tasarruf yapmak durumunda kalıyor. Elde edilen gelirin yetersiz ve çoğunlukla birden çok hane halkı bireyinin tek gelir kaynağı olması yoksulluk sorununu yakıcı hale getiriyor.
Kuşkusuz; ülkede uygulanmakta olan IMF-Dünya Bankası patentli ekonomik politikaların yoksulluğun artmasında önemli etkisi var.
Her Türk borçlu doğar!
Bağımsız Eğitimciler Sendikası (BES) tarafından yapılan araştırma AKP hükümetinin Türkiye’nin geleceğini nasıl bir karanlığa ittiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Cumhuriyetin kuruluşundan AKP’nin iş başına geldiği Kasım 2002’ye kadar Türkiye’nin toplam borcu 220 milyar dolar iken, 2009 Şubat ayı itibariyle toplam borç stokunun 2 kattan daha fazla artarak, 458.6 milyar dolara çıkmış durumda...
Özelleştirmeler de yetmedi
Kişi başına düşen 9 bin 825 TL borç, her Türk vatandaşının ve doğan her bebeğin hanesine yazılıyor. 4 kişilik bir ailenin bankalara, eş dosta, esnafa, kredi kartlarına ve çevresine olan şahsi borçları yanı sıra TC vatandaşı olmaktan dolayı kaynaklanan 39 bin 300 TL’lik ayrıca bir borcu bulunuyor. Türk Telekom, Pektim, Bankalar ve devlet arazileri gibi onlarca kamu malının satılması bile AKP’nin devleti fahiş oranlarda borçlandırmasına engel olamamıştır.
Cumhuriyet tarihinin en kötüsü
AKP hükümeti, Cumhuriyet tarihinin kendisinden önceki 83 yıllık dönemin tamamından daha fazla borç almış ve Türkiye’yi yedi düvele karşı borçlu hale getirmiştir. Vatandaşı hamasi söylemlerle oyalayarak geleneksel talan ve hortumlama siyasetine devam diyen hükümetlerin aldığı borcu kim ödeyecek? Tabi ki halk. Ama halk farkında mı hayır. Halk nutuklarla afsunlanıyor.
Bu borcu kim yaptıysa, kim eşine, çocuğuna, avanesine kaynak akıttıysa onlara ödetmeyi kim, nasıl, ne şekilde, ne zaman yapacak? Bilen var mı?
Ülkeyi düzlüğe çıkardıklarını söyleyenlere neden ve niçin inanalım ki!
Günün Sözü: Borç yiğidin kamçısı değil, köleleşmesidir.