Akdağ gerçeği

Son günlerin en popüler tartışma konusu bu…
Akdağ projesi, “Hayal mi, gerçek mi?”
Akdağ Kayak Merkezi, “Ne getirir, ne götürür?”
Akdağ, “olsa n’olur, olmasa n’olur” diyenler de var!
Bir kere şunu ifade etmeliyim ki, “Akdağ Kayak Merkezi hayaldir, işe yaramaz” diyenler fena halde zırvalıyor.
“Zırva tevil götürmez” derler ama ben yine de onlara bir kaç dip not vereyim!
Bir zamanlar, “Alanya İL olursa turizm biter” diyerek İL’i ve 77 plakayı Yalova’ya kaptırmamıza neden olan zihniyette işbaşında yine…
Alanya Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’nde, sevgili Serhat Kayış, yaptığı konuşmada zaten olayı yeterince açıklamış…
Bu konuşma basında da yeterince yer aldı. Ben de altına imzamı atarım.
40 yaşından sonra kayak sporuna merak salmış birisi olarak, geçen sene Avusturya’ya gittim.
Viyana’ya 80 kilometre mesafede Semmering diye bir kayak merkezine götürdüler.
Türkiye’deki kayak merkezlerinden sonra Semering’i görünce, “Oha” oluyorsunuz.
Pistlerin güzelliği, tesisler falan bir yana 24 saat kayak yapıyorsunuz orada…
Işıklandırılmış pistlerde olağanüstü güvende hissediyorsunuz kendinizi…
Binlerce kayakçı günün her saatinde kayıyor da kayıyor.
Benim gibi amatörler de var, profesyoneller de…
Semmering’te yılda 120-160 gün arasında kaymak mümkün…
Kar yağmasa da suni karlama sistemiyle pistler her an kaymaya hazır.
Akdağ’a yıllar önce gitmiştim.
Semmering’e benzeyen topoğrafik bir yapısı var Akdağ’ın…
Eğer, Akdağ’ı bir Semerring yapabilirsek, her yıl onbinlerce kayakçıyı ağırlamamız hayal değil.
Semmerring’te fiyatlar Türkiye’nin 5 katı neredeyse…
Kayak sporunda bütçe önemli…
Semmering konforunu yarı fiyatına sunarsak şayet; Akdağ, yılda en az 3 ay Alanya’nın belini doğrultur.
Hani ne derler, “İyi olacak hastanın ayağına doktor gelirmiş!”
Bugün ben de tam bu konuya değinecekken, Hürriyet’te Şükrü Küçükşahin dünkü köşe yazısında o kadar güzel anlatmış ki bu olayı, tam isabet…
Bakın ne diyor Küçükşahin:

“Avusturya’nın küçük bir kasabası Flattach’dan dağa doğru tırmanıp 15 dakika gittikten sonra 1100 rakımlı Mölltaler İstasyonu’na varıyorsunuz.
Burası daha çok bizim Şişhane’deki Tünel işletmesi gibi bir yer.
Özelliği tam 5 km yukarı doğru delinen bir tünelle 2200 rakıma ulaşmak.  
Sonra da gondollarla 3000 metreye çıkarılıyorsunuz ve bu tünelin açılışının tek nedeni de 3122 metreden aşağı doğru yaz kış demeden kaymak.
‘Buzullar’ adı verilen, dünyanın hemen hemen tüm ulusal takımlarının antrenman yaptığı dağda temmuz ayı hariç her ay kayak yapmak mümkün.
Avusturya’da ‘Buzullar’a çıkan en az böyle 20 tünel bulunuyor; ama hiç “Değer mi” diye sormayın, çünkü bu ülke yılda sadece kayaktan yaklaşık 25 milyar dolar gelir elde ediyor, bu rakama da böyle ulaşılıyor.

Avusturya’da kayak için gün süresi 250, Çin’de 300’ün üzerinde. Bizde 60 gün civarında. ‘Buzullar’ı kullanarak gün sayısını 90’a çektik. Bu da yeterli değil. Bu işin sırrı kayak sezonunu öne çekmekte. Onun da tek yolu suni kar yağdırmak. İşte önce Erzurum’da, sonra da diğer merkezlerde bunu yapmaya başlıyoruz. O zaman antrenman gün sayısı 110’a çıkabilecek.
Türkiye’de 2011 sonunda kayak merkezlerinin sayısı 40’ı aşacak. (40’tan birisi de Alanya Akdağ)”

Ve benim son notum:
“Alanyalılık hastalığı” nüksetti yine sanırım.
Birbirimizi paçamızdan çekmekten ne zaman vazgeçeceğiz acaba?

Yayın Tarihi
22.10.2010
Bu makale 11254 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!