Twitter

Nizamettin Şen Ağabeyim benden hızlı davrandı ve sosyal paylaşım siteleri hakkında geçen hafta çok güzel bir giriş yazısı yazdı. Merakla devamını bekliyorum.

Son yıllarda yaşanan “facebook” ve “twitter” çılgınlığının hepimiz farkındayız.

Yakın zamanda özellikle twitter bir-iki adım daha öne çıktı.

Sosyal paylaşım sitelerini tanıtımda kullanmak dünya devlerinden tut, en yerel isimlerin bile yapılacak işler listesinde üst sıralara tırmandı.

Bir ay kadar önce dünyanın en büyük reklam ajanslarından birinin Türkiye CEO’su Alper Üner’le sohbetimiz elindeki telefona düşen  “twit”lerden dolayı sık sık kesilince, benim hayret dolu bakışlarımı yakalayan dostum konuyu futboldan, “Ne olacak bu Galatasarayımız?”dan uzaklaştırdı, dolaştırmadan “twitter”a getirdi.

Nike, THY, Ülker gibi devlerle onlarca milyon dolarlık bütçeleri harcayan dostum, son 6 aydır kendi ekibi içinde sadece sanal dünya için, özellikle de bu yazının konusu siteler için 30’a yakın uzmandan oluşan özel bir ekip kurduklarını anlattı.

Direkt ve açık yapılan tanıtımların dışında “tohumlama” dedikleri yöntemle hissettirmeden bir, iki saatte milyonlara mesaj vermenin mümkün olduğunu, sektörüne göre, ilgi alanına bağlı olarak bazı isimlerin bu dijital dünyada öne çıktığını ve bu yeni keşiften kazanç elde etmeye başladıklarını, özel hesaplarında 140 karakterli mesajları ısmarlama yazdıklarını, web sayfası yapmanın da artık demode olmaya başladığını söyledi.

Elindeki I phone ve Blackberry’ye düşen elektronik postaları gösterdi, kendi sayfalarından ilginç örnekler verdi ve şimdi “twit” zamanı “mutlaka kullanmalısın” diye de tembih etti.

Ben de bu dostumun, iletişim ve tanıtım gurusunun tavsiyesini ciddiye almayı düşündüm. Bir ay kadar çevremi yokladım, henüz Antalya’da twitter’ın facebook kadar yaygın olmadığını fark ettim ve kararımı verdim, bizde henüz emekleyen twitter’da özel hesabımı açtım.

 

Lara’ya yakışır

 

Bayram tatili uzun, evde pinekliyorum, elim masanın altında yığılmış gazete kupürlerine, dergilere uzandı. Arşivim artık sınırlarından taşmış. Derin bir temizliğe başladım.

Parmaklarım boyandı, gömleğimin manşetleri karardı, ıskartaya çıkan evrak önce bir, sonra da iki torba oldu. İşte böyle ayıklama yaparken, önümde yığılı gazete katmanlarının sonuna doğru 6 Eylül 2004 tarihli Sabah Akdeniz’e ulaşıyorum.

Sayfaları açıyorum, içim “cız” ediyor, derin bir “Off!!!” çekiyorum .

Gördüğüm fotoğraf,  dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu’ya ait. Manşet: “Hayal ötesi olacak”, alt başlık: “Lara Kent Parkı 3 milyar dolarlık yatırımla tüm dünyayı şaşırtacak cazibe alanına dönüşecek.”

O günden bugüne yaşananları hepimiz biliyoruz.

Bilirsiniz, Antalya ulusal medyada “domates el yakıyor” ve “Helga yılbaşında denize girdi” dışında kolay kolay ilk sayfada yer alamaz ama hatırlayın bu proje sık sık Türkiye’nin gündeminde yer bulmuştu.

Sonuç olarak, yakın tarihte kesinleşen yüksek yargı kararları ve net olmayan idari yorumlar sonucunda Lara Kent Parkı rafa kalktı.

Kim haklı, neden böyle oldu, ne yapılabilirdi, yanlış olan neydi?

Bu sorular uzun uzun tartışıldı, işin içine elbette siyaset girdi, politik çekişmeler yaşandı.

Ben-sen-o kavgaları projenin doğrularının ve kabul edilebilir sistemi arama çabalarının önüne geçti, 6 yıl kaybedildi. Yani o gün doğan çocuklar bugün ilkokula gidiyor.

Kimseyi suçlamıyorum. Lütfen taraflar alınmasın. Biliyorum Lara, Antalya’nın yumuşak karnıdır. Kesinlikle yeniden yarayı kaşımak istemiyorum ama bugün, 2010 yılı biterken hala belirsizlik devam ediyor.

Lara Kent Parkı şimdi ne olacak? Tam olarak bilen yok.

Lara için bu net olmayan dönemde,  EXPO 2016 gündeme girdi ve Lara yeni fuar alanı olarak konuşulmaya başlandı. Hemen açıklayayım, benim görüşüm, ana teması “Çiçek ve Çocuk” olan Expo’yla, Lara Kent Parkı hayali birçok yönden örtüşüyor .

Evet, EXPO ile belirsizliğin sona ermesi ihtimali ufukta ışıldıyor.

Konunun özeti;  2 bin dönümlük 4 kilometre kumsala sahip, 30 bin birinci sınıf otel yatağına yürüyüş mesafesinde, tarihi Yat Limanı’na bir dolmuş, havalimanına 10 dakika uzaklıktaki bu alan umutla verilecek son kararı bekliyor. Daha önce söyledim, bugün yeniledim, şimdi sararmış yapraklarıyla önümde duran 2004 yılına ait Sabah Akdeniz elimde bir daha tekrarlıyorum; “Halkımıza soralım, EXPO 2016 nerede yapılsın? Lara da alternatifler arasında yer alsın, kararı Antalyalı versin, sonuç üzerinden suçlamalar yapacak hakkı kimse kendinde bulamasın.”

Dediğim odur ki “Uyalım biz de dönemin kabul gören akımına, sıkça kullanılan yöntemine ve koyalım sandığı ortaya. Expo ve Lara için hem yasal, hem de son derece adaletli, tabana yayılmış, halka mal olmuş bir sonuca ulaşalım.”

Eğer bir oylama olursa, benim duruşum da belli, oyum da hatta sloganım da.

“Expo 2016 Antalya’yla Lara’da buluşuyor”

 

 

ANTALYA STADINI İSTİYOR

 

Bu haftadan başlayarak köşemde her hafta mutlaka bu sloganı okuyacaksınız.

Evet, ben de ANTALYA’da YENİ bir STAD istiyorum ve yetkilileri ve özellikle de tüm Antalya kamuoyunu bu hedefe kilitlenmeye davet ediyorum.

 

 

 

Yerel esnafı destekleme günü (SAK21 KASIM OZER)

 

New York Belediyesi 27 Kasım Cumartesi gününü yerel küçük işletmelere destek günü ilan etmiş. Vatandaşı mahallesindeki, sokağındaki ticari işletmelere sahip çıkmaya, köşedeki bakkaldan, marketten alışverişe davet ediyor, yemeğinizi yan sokaktaki komşu restoranda yiyin çağrısı yapıyor. (Dikkat, zincirler ve uluslararası markalar bu organizasyona alınmamış.)

Amaç yerelin önemine ve küçük işletmelerin hayatın içindeki yerine dikkat çekmek.

Amerika’daki istatistikler, harcanan her 100 dolardan 68 doların küçük ölçekli yerel firmaların kasasına girmesi halinde yeniden o bölge insanına yatırım olarak döndüğünü gösteriyormuş. Ayrıca özel sektörde çalışan sayının yüzde elliye yakını bu minik ticari noktalarda ekmek buluyormuş.

Bizim için rakamlar ne der? Elimizde benzer ölçüm sonuçları var mı? Bilemiyorum.

Ancak “Small Business Saturdayhareketi benim ilgimi çekti, hoşuma gitti.

27 Kasım’ın sonuçları ne oldu, bir günde ne kadar ek parasal hareket sağlandı, katılım ne oldu internetten takip edeceğim.

Eminim Amerikalılar her bilgiyi kuruşuna kadar, en ince noktasına kadar kaynağından takip edecek ve mutlaka kullanacaktır.

Benzer bir çalışma Antalya’da olur mu? Belediyemiz ve ticaret odamız ortak bir çalışma hazırlar mı?

Bence üstünde düşünülmesi gerekiyor.

Köşedeki “Ortaklar Market”i, “Gelin-Görümce Lokantası”nı, “ Gökkuşağı Nalbur”u ve diğer mahalle dostlarımızı unutmayalım, birlikte olalım, omuz omuza bir gün geçirelim. Eminim yağlı güreşler, kiraz- armut festivalleri kadar ses getirebilir.

Bizden söylemesi …

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
23.11.2010
Bu makale 10390 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!