Şiddet her yerde

Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri gündemden inmek bilmiyor.

Yasalar çıkarılmasına, önlemler alınmasına, kadın sığınma evi, mor çatı gibi kurumlar açılmasına karşılık şiddet durmak bilmiyor, tersine her geçen gün artıyor.

Kadınlar dövülüyor, aşağılanıyor, öldürülüyor.

Eskiden kadınlar ‘töre’ kurbanı olurken, şimdi eş, sevgili veya aile terörüyle karşı karşıya kalıyorlar.

Dikkat çekici olan nokta ise ‘kocam beni öldürecek’ diyerek devlete sığınan kadınların kaderinin değişmeyi, devletin şiddet mağduru kadınları koruyamayışı..

‘Geliyorum’ diyen töre cinayetlerinde de durum pek farksız değil.

Şiddetin türlüsü var elbette..

Sadece kadınlar görmüyor şiddeti..

Hayatın her alanında var şiddet ve bizde ürkütücü bir şekilde artış eğilimi gösteriyor.

Hak arayışına girişen, düşüncelerini açıklamak için sokağa çıkan, eylem yapan, bildiri dağıtanlar şiddete uğruyor..

Cop ve göz yaşartıcı bomba eksik olmuyor bu tür eylemlerde..

İlginç olan tarafı ise şiddetin ölçüsünün her geçen gün artması.

Evde şiddet var, işyerinde şiddet var, sporda şiddet var.

Her şeyde olduğu gibi sporda şiddeti önlemek için yasa çıkarıyoruz, onun da ölçüsünü kaçırınca toplumsal yaralara bir yenisi ekleniyor.

Yazan, çizen, konuşanlar şiddet mağduru..

Bir de sağlık sektöründe şiddet var ki ürkütücü boyutlara ulaşmaya başladı.

Yapılan bir araştırmaya göre, sağlık alanında çalışanlar, diğer sektörlerde çalışanlara göre 16 kat daha fazla şiddet görüyor.

En çok şiddete hemşireler, pratisyen hekimler ve112 Acil Servis çalışanları uğruyor.

Araştırma, sağlık alanında çalışıp ta, sözlü veya fiili şiddete uğramayan kişi olmadığını ortaya koyuyor.

Sağlığımızı korumak için çırpınan özveride bulunan sağlık çalışanları darptan, muayene odalarında kurşunlanmaya kadar şiddetin her türlüsünü yaşıyor.

Araştırmanın verilerine göre, sağlık çalışanlarının rahatsız oldukları sorunlar arasında şiddet yüzde 72’lik oranda birinci sırada bulunuyor.

Yani sağlık çalışanları sağlıksız bir ortamda görevlerini yapmaya çalışıyorlar.

Sağlık ordusu neferlerinin bir diğer sıkıntısı da ‘mobbing’ denilen yöneticilerinin kurum içi baskıları ve bu baskıların her geçen gün arttığı da ifade ediliyor.

Şu mesajı veriyor sağlık çalışanları : “Sağlıkta şiddet son bulsun istiyoruz ve hiç istemediğimiz bir şey olmakla beraber, şiddete maruz kalanların sessiz kalmamalarını, hukuki süreci başlatmalarını istiyoruz”

Olayın ilginç bir yanı da bu..

Şiddetle karşı karşıya kalanların önemli bir bölümü bunu gizliyor.

Özellikle aile içi şiddet çevrede ayıp karşılanacak diye saklanıyor.

Yapılan bir araştırma şiddete uğrayan kadınlar arasında üniversite ve yüksek okul mezunları ile çalışanların fazla olduğunu, ancak çevrenin baskısından çekinildiği için açığa vurulmadığını gösteriyor.

Bu noktada telefon konuşması, mesaj, internet ve diğer sosyal paylaşım siteleri yoluyla yapılan taciz ve şiddetten de söz etmek gerekli.

İnternet, facebook ve twitter gibi sosyal paylaşım siteleri yoluyla başlayan kimi arkadaşlıklar ve yakınlaşmaların sonucunda cinayete kadar giden olayların yaşandığını medyada sıkça görüyoruz.

Uzmanların ‘sanal yolla şiddet’ olarak ta yorumladıkları bu tür iletişim ilişkiler zamanla öylesine endişe verici boyutlara ulaşıyor ki, yuvalar yıkılıyor, aile düzeni bozuluyor, taciz, şiddet ve cinayetle sonuçlanıyor.

Sözün özü şiddet hayatın her alanında var..

Şiddet arttıkça toplumsal barış bozuluyor, sosyal patlama noktasına hızlı gidiyoruz.

Dileğimiz bu tür olayların yaşanmaması.

Sağduyunun hayatın her alanına hakim olması..

Yayın Tarihi
11.12.2011
Bu makale 10753 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!