Huzur üniversitesinde neler oluyor?

Akdeniz Üniversitesi’nde geçtiğimiz Pazar günü meydana gelen olaylar tüm Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Bu olaylar, diğer üniversitelerde yaşanabilecek olayların da sinyali, habercisi olma özelliğini taşımaktadır. Bu nedenle, sadece üniversite dışından gelen 2-3 kişinin alevlendirdiği, adi bir saldırı gibi algılanmamalı, bir zamanlar ‘huzur üniversitesi’ olarak nitelendirilen bu eğitim kurumunun, nasıl oldu da ‘korku üniversitesi’ne dönüştüğü, tartışılmalı ve analiz edilmelidir.

Dün televizyonda olayların görüntülerini bir kez daha dikkatle izledim. Pazar ünü muhabir arkadaşlarımızın olay yerinde çektikleri fotoğrafları yeniden tek tek gözden geçirdim. Savaş meydanını andıran korku karelerini tek tek büyüterek, olaylara karışanların tiplerini, yüzlerindeki ifadeleri, ellerindeki maddeleri analiz ettim…

Gördüklerim beni ciddi derecede telaşlandırdı, korkuttu…

Türkiye, sadece silah kullanan iki kişiye kilitlendi. Fotoğraflarda ve görüntülerdeki diğer unsurları kaçırdı. Olaylara karışan bazı kişilerin ellerinde tara, balta ve dev bıçaklar vardı. Bu durum, yaşananların sadece birkaç kişinin provokasyonu ile büyüdüğü iddialarını çürütmektedir. Yaşananlar organize bir olaydır. Önceden planlanmış, savaşa gider gibi insanlar silahlanmıştır… Anlık değil, birikimlerin sonucu yaşanmıştır.

Dün bir çok öğrenci, eşyalarını toplayıp yurtları terk etti. Valizleri ile arkadaşlarına, akrabalarına, bulabildikleri yerlere sığınan bu öğrencilerin, televizyon kameralarına anlattıkları çok ilginç ve ibret vericiydi…

Valizleri ile kampustan ayrılan bir öğrencinin habercilere, “Yurtta her şey oluyor” demesi, olayların anlık olmadığını, bir takım birikimin eseri olarak yaşandığını net bir şekilde anlatıyor…

Benim asıl merak ettiğim; olaylar bu aşamaya gelinceye kadar nasıl fark edilmedi?

Konuşmalardan, yapılan açıklamalardan anlaşılıyor ki, Akdeniz Üniversitesi’nde daha önce de benzer olaylar yaşanmış. Ciddi bir gruplaşma, kamplaşma meydana gelmiş. Bu gruplar, zaman zaman birbirleriyle karşılaşmış.

Peki bu olaylar yaşanırken, Akdeniz Üniversitesi yönetimi neredeymiş?

Kredi Yurtlar Kurumu, yönettiği yurtta nelerin olduğunun farkında değil miymiş?

Polisin istihbarat kaynakları, sinyalini çoktan veren bu olayların farkına varamamış mı?

Kampus içinde görev yapan özel güvenlik görevlileri, sadece kapıda kimlik kontrolü yapmaya mı yarıyor?

Hiç kimse, itidal ve sağduyu çağrısı yaparak, sorumluluğundan kurtulduğunu sanmasın.

Üniversite yönetimi, polis ve bu kenti yöneten kişiler, yaptıkları açıklamalarla suçu ve sorumluluğu birbirlerinin sırtına yüklediklerini düşünmesin.

Ortada bir kriz ortamı var ve hala devam ediyor.

Herkes üzerine düşeni yapsın ve Akdeniz Üniversitesi’nin yeniden ‘huzur’a kavuşması için çaba harcasın.

Bu konuda MHP İl Başkanlığı’na sözüm olacak… Fotoğrafları ve görüntüleri sayesinde olayların tepesinde yer alan Ömer Ulusoy isimli kişinin, partinize üye olmadığı, yaşananlardan kendinizi soyutlamanıza yetmez.

MHP, siyasi bir parti olmanın yanı sıra, bir fikir organizasyonudur, ideoloji temsilcisidir. Eğer bir kişi, sürekli sizin içinizde görünüyorsa, sürekli sizin organizasyonlarınızda yer alıyorsa, binanızda bir çalışan gibi davranıyorsa, o kişinin sorumluluğu ciddi ölçüde omuzlarınıza binmiş oluyor demektir.

Ya çürük elmaları ayıklayacaksınız, yada sonuçlarına katlanacaksınız.

Üniversiteyi Antalya’dan soyutlamamız mümkün değil. Burada yaşanacak olaylar, tüm Antalya’yı mutsuz ve huzursuz edecektir.

Bir gün gelecek, eli silahlı, taralı, baltalı kişiler, Antalya’nın caddelerinde, sokaklarında çatışmaya başlayacaktır.

Bu nedenle, yaşananlardan tüm Antalya’nın ders alması gerekmektedir.

 

---

Servis yollarında vaziyet kötü

 

Antalya-Alanya karayolunun, havalimanına kadar olan bölgesinde çok ciddi bir servis yolu sorunu yaşanıyor. Yaklaşık 3 yıldır, hemen her gün bu yolları kullanan birisi olarak, sorunun her geçen gün nasıl büyüdüğünü çok iyi gözlemliyorum. Ana yolun sağında ve solunda yer alan servis yolları, sürekli artan yoğunluğu karşılayamaz hale geldi. Özellikle sol taraftaki yol, Depo Alışveriş Merkezi, Anfaş’a ait Expo Center ve turizm amaçlı faaliyet gösteren shopping merkezlerinin de arttırdığı yoğunluk nedeniyle sık sık kilitleniyor.

Geçtiğimiz yıl, Sabah Gazetesi tesislerinin önündeki giriş, Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne yaptığımız başvuru sonucu kapatıldı. Çok da iyi oldu. Çünkü, 300-400 metre yukarıda ve aşağıda ışıklı girişler olmasına rağmen, ortada yer alan kontrolsüz geçiş, bir çok kaza yaşanmasına neden oluyordu. Bu talebimize olumlu yaklaşan Karayolları’nın, özellikle soldaki servis yoluyla ilgili acil önlem alması gerekiyor.

Bana göre alınacak en radikal ve etkili çözüm, bu yolun tek yöne çevrilmesidir. Yaşanan yoğunluğun azaltılabilmesi için aklıma başka fikir gelmiyor.

Ancak, Karayolları’nın uzmanları sanırım alternatif çözümler üretibilir.

 

 

DÜNYA ATASÖZLERİ

 

Bir gün su içeceğin çeşmeye çamur sıçratma. İSRAİL

Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür. İTALYA

Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. ÇİN

Hak, yenir ama hazmedilmez. YUNAN

 

 

Yayın Tarihi
08.04.2008
Bu makale 8062 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!