Öteki Sizleştirmek

Ülkemizde son zamanlarda söylenilmesi ‘tu-ka’ olarak gösterilen bir tanım var : ÖTEKİ

Oluşturulan ‘Mahalle Baskısı’; benim tanımımla da, “MahalleSİZLİĞİN GÖRGÜSÜZLÜĞÜ” üzerinden gelen, “ÖTEKİ/Diğer/ler” yasağıyla “ÖLDÜRÜLMEK istenilen BEN/BİZ” var…

TDK’nın, “Diğeri” de dediği; benzer iki nesneden önem ve konum bakımından uzakta olana, yani, “Öteki’ne”ne karşın, “BEN/Biz/BENİM/Biziz” dememize ‘SALDIRI’ var. “Ben/BİZ/Benim/BİZİ” dediğinizde hemen, “kendinden olmayana tahammülsüzlüğün sahibi” olarak damgalanıyorsunuz!..

Müslüman olan ‘Bilgi sahibi’dir ama, günümüz Müslümanları “bilgi sahibi olmadıkları” ve üzerlerine gönderilen “Mahalle/sizlik Baskısı”yla “BEN/Biz” diyemedikleri için, “KENDİ olmaktan” çıkıp “yokoluyor”; ama bunun farkında bile olunamıyor…

Oysa, “BEN/Biz/DEN olmayan (gavur-gayrimüslim)” dediğimizde, “kendim(İZ)den olmayanları”; bir başka deyişle de, “ÖTEKİ’ni” kastediyoruz. Çünkü, bu yapılmazsa eğer, “BEN/Biz olan ortadan kayboluyor”; haliyle, “yokolmamız” sözkonusu olabiliyor, ki, “bunu istemiyoruz”, bütün itirazımız da zaten bu oluyor. Bu sebeple, hiçkimse ‘Gavuru/Gayrimüslimleri’ elimizden çalmamalı, isteğimiz ‘varlığımızı korumak’, yoksa “tahammülsüzlük değil”

***

“Kaybolmamak/Yokolmamak” için de zaten, “BEN/Biz/İM” dışım(ız)daki herkesin; “ÖTEKİ/lerin mutlaka hem olması, hem de mutlaka da yaşaması” gerekiyor. “BEN/Biz/İM” diye gördüğümüz “toplumsal katman varolduğu için de” zaten, bu ‘katmanın’ dışındaki “DİĞER/Öteki katman/lar/ın; “BEN/Biz/İM” için, “Diğer/Öteki katman” olması da anlaşılabilir oluyor. Hâl bu olunca da, “BEN” bireysel düzeyinde de ya da “BİZ” toplumsal katman düzeyinde, “Öteki(Diğerleri)nin” hep varolması, “kaçınalamayacağımız gerçeğimiz” oluyor. “Kendimiz” olmaktan “çıkmamak” için, “BEN/im, BEN”; “DİĞER/LERİNİN DE, ÖTEKİ” olması gerekiyor. Böyle bir durum, “yaşamlarımız için” elzem olan “çeşitlilik” oluyor, başka bir şey olmuyor… 

Bu sebeple de, “BEN/Biz” dediğimizde, “diğerine tahammülsüzlüktür” şeklinde gelen “laf salatalarını yemeyiz (yutmayız), kimse de, “Ben/Biz”i enayi yerine koymaya çalışmasın; çünkü, “böyle veya benzer bir öngörünün” asıl da, “BANA/Bize” ‘SALDIRI’ olduğunu” akledebilenlerdeniz. Akılsızlıktan söz etmiyorum, ‘bilerek saldıranlar’ iyi biliyorlar ki, “BEN/Biz/İM” demek, “Diğer/Öteki” olana “tahammülsüzlük” değil, “sadece kendimi korumak/yaşatmak”, ‘Kendim/BİZ’ olarak kalmaya çalışmak; ‘Öbürleri/Ötekiler’ ile “karışıp”, “kendim olmaktan” çıkmaya, yani, “yokolmaya” karşı “kendimi savunmak” demek oluyor. Bırakınız “Öteki”ne “tahammülsüzlüğü”, aksine; “ÖTEKİ’nin hep varolması” ya da “Diğer/ler/ine hep tahammülüm”, yapmam gereken de oluyor. “BEN/Biz” olarak tanımladığımız “KENDİMİZ” ile, “ÖTEKİ” arasına “tahammülsüzlük” sınırı çekmediğimiz gibi, aksine; “Onlarla/Ötekiler” ile birlikte “çeşitlilik” olarak yaşamak isteğimizi ifade ediyoruz. Çünkü, “TEK (aynı) TİP olmak İSTEMİYORUZ”.. “ÖTEKİ’LERİN” de “Tek Tip” olmayı istememesi, onun da ‘yaşayabilmesi için’ gerekiyor.

Bu sebeple, “Öteki olanı” hiçbir zaman “tehdit unsuru” olarak görmüyor, “mahkûm/inkar da” etmiyoruz. Öyle olduğu için de sorun; “Öteki’ne tahammülsüzlük” veya “Diğeri/Öteki/nin var olması” olmuyor, aksine; “BEN/Biz”e gelen ‘SALDIRILAR’ karşısında “BEN/Biz olarak ‘kalabilmenin’ zorluğu”, asıl sorunumuz oluyor…

***

Ne yazık ki de, Türkiye’deki ve dünyadaki Müslümanlar, “BEN/Biz” olmaktan “çıkartılmak” için “ÖTEKİ/sizleştiriliyor”.. “BEN/Biz/İM”, ÖTEKİ/SİZLEŞMEMİ” isteyen “KÜRESELCİNLER”, hem “BEN/Biz”, hem de “Öteki/Diğeri” için “tehdit unsuru” olmasını durmaksızın sürdürüyor. Çünkü, “Küresel TEK Yapı” amaçları için, “Ben/Biz” ile, “Öteki/ler” arasındaki “farklılığı/çeşitliliği” yokedip, “BEN/Biz”i, “Öteki/Diğeri” ile ya da tersi; “Öteki”ni, “BEN/Biz” ile “aynileştirmeye” çalışıp yokediyor. İstenilen, “Müslüman olan” ile, “olmayanın” sentezinin sağlanması, dolayısıyla da, “İslamın ‘din anlayışı’nın”; haliyle de, “Müslüman kimliğinin” yokedilmesi oluyor.

Müslüman olanın “Ötekisiz/leştirilmesini” isteyenler “Köktendinci Batılı Beyaz Adamlar” olsa da, “Dinlerine uymadıkça yahudiler de hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır..” Kur’an gerçeğini (Bakara-2/120) unutan ‘bazı Müslümanlar’ da, bilerek veya bilmeyerek bu ‘saldırıyı’ sürdürüyor. “Coniliğin İslamı’nı yaşatan bazı Müslüman olan” da, “Öteki”mizi elimizden çalıp, “BENİ/Bizi”, “ÖTEKİ/ler” ile ÖZDEŞLEŞTİRİYOR. Bizim için ‘seçilen’, “Kontrol altında tutulması gereken İslam olma hâli” de bu oluyor

“BEN/BİZ” olana, “ÖTEKİ” demeyiniz “gazı’nı” yutturanların, sizden/bizden istekleri, “kimliğinizi terk etmemiz” ya da “Sadece Müslüman” olmamak, “aynı zamanda gayrimüslimliği de hissetmemiz/sentez”oluyor. Bu öngörü için, “Virütik Müslüman” ya da  Evcilleşmiş Müslüman” üretimi durmaksızın sürdürülüyor…

Bunun için “BİZ”e, “BİR olmayın” denilirken, aslında; “KENDİMİZ OLMAMIZ” istenilmiyor. İstenilen, “ÖTEKİ” ile “BİR/Bütün OLMAMIZ”, yani, “Kimliğimizi kırıp”, ‘Öteki’ ile “Tek Kültürel Yapı” oluşturmamız oluyor. “Öteki/Diğerleri” denilebilecekler ile -Hıristiyan, Yahudi, Budist, Ateist, Agnostik vb.. ile-; “BİR/Beraber olunup”, “Küresel Tek Yapı”, yani, “Tek Devlet- Tek Dil-Tek Din” oluşumuna katkı koymamız sağlanılıyor…

***

Yakın geçmiş yıllarda Sivasspor’un iki futbolcusu arasında geçen yaşanmışlık; “Öteki”nin statda bile “varolduğunu” gösteriyor: “Fransız Le Monde gazetesi, Sivasspor’un İsrailli oyuncusu Pini Balili’nin, kendi takım arkadaşı İbrahim Dağaşan’ın saha ortasına Filistin bayrağı dikmesini, “yüreğine saplanan bir ok gibi algıladığını” yazdı.” deniliyordu (Sabetay VAROL: “Bayrak ok gibi yüreğime saplandı”, Milliyet,03.03.2009). “BEN/Biz” olanın Albayrağı’nın, İsrailli/Musevi/nin yüreğine “ok gibi” saplanması, Musevi olanın, “Müslüman olanı” -haklı olarak-, “Kendi/Ben" görmediği için olmuş oluyor. Çünkü, ortada olan, “farklı Varoluş TERCİHLERİ” oluyor. Bu “Tercih” Müslüman olan için; 'Senin gibi değilim, SENİNLE BENİM ARAMDA FARK VAR” demek oluyor...

***

İmdi…

Kur’an-ı Kerim, Tevbe Suresi’nin, aşağıdaki ayetleri; “VAROLUŞUMUZU” yaşatan “ÖTEKİ’MİZİ” elimizden çalan; ‘Başörtüsü görünmeyen erkek ve kadın cahiliyetin’ okuması için: 

28. Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir...

29. Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.

30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler.  Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!"

 

http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
26.03.2012
Bu makale 11356 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!