Hızlandırılmış eğitimin sonuçları

Bir zamanların hızlandırılmış eğitim sistemi dünya değiştiren Bülent Ecevit ile başlamış, Alpaslan Türkeş ile devam ederek kâbusa dönüşmüştür. Şipşak öğretmen olanların öğrencileri kim bilir şimdi ne haldedirler onu da Allah bilir artık! Aslında müneccimliğe gerek yok, görünen köy kılavuz istemezmiş babından eserleri kolaycılar ailesinin, toplumun, vatanının başına bela olarak ortalıkta dolaşıyor zaten. Siyasiler her seçimde vatandaşa yanaşmak adına istisnasız benzer hatalara imza atmışlardır. Kimi vicdanlı jet mezun, görevini yapmaya cesaret edememiş,  en doğrusu kendisini yeterli bulmayarak malzemesi insan olan hamuru bozmaya, çürütmeye kalkışmaya çekinmiştir. Kimileri de her şeye karşın eğitim ordusunda yer almaya ısrarlı davranarak teşbihte hata olmaz: “Acemi nalbant gâvur eşeğinde takarmış altınbileziğini” Kabak bile kırk beş günde oluşurken söz konusu meslek sahipleri otuz beş günde sertifikalarına kavuşmuşlardır. Eğitim Fakültesinin yolunu bilmeyen formasyonsuz kaptanlar, baytarlar, mühendisler, yeterlilik belgesi alarak öğretmenliğe soyunmuşlardır. Devamlılık takibi imza föyüne “sallabaşını al maaşını” veya “bir dönüm bostan yan gel Osman” deyişleriyle bire bir örtüşen durumlarda gözükmüşlerdir. Elbette ki onları küçümsemek gibi bir niyetim yok, devlet hak tanımış, onlar da yararlanmışlardır doğal olarak. Haliyle bu boşluktan kurslar, özel okullar ile dershaneler türemiştir. Milli eğitim adeta;  “biz çocuklarınızı eğitemiyoruz!” yasaları çıkartarak yönlendirmiş,  veliler de çocuklarını dershanelere ve benzerlerine göndermişlerdir. Şimdi de şakşakla açtıkları, her şekilde destekledikleri dershaneleri kaldırma çabasındalar. Bakıldığında bu bir zincirdir; öğretmeni, müstahdemi, demirbaş eşyacıları, velhasıl bilumum okul araç ve gereçten ekmek yiyenleri mağdur edeceklerdir.

Günümüzdeki benzerleriyse değişik kurumlarda yan gelip yatarak, siyasi parti göz yumanlarının koltuğunda, aybaşları milyar maaşlarını bankamatikten cebe indirmektedirler.  Adı bende saklı 6 ay önce atandığı yerel yönetimlerden birine hiç uğramayan, lakin zorunlu gelen filanca, müdüründen okkalı bir azar işitti yanımda: “Ben seni görmedim istediğin evrakı onaylamam” diyerek tersledi. Kös kös makamdan ayrılan kişi, iki gün sonra argo deyimle ona arka çıkan partiyi devreye sokarak sorununu çözdürmüş ve böylelikle siyasi parti yüzünden amirinin yetkisi sıfıra inmiştir. Yerel seçimlerde hemşerilerinin desteğini arkasına alan başkanlar, her bir birime memleketlilerini dağıtarak bir yerde kendi cumhuriyetlerini kurmuşlar, diğer vatandaşlara üvey evlat muamelesi yaparak adil davranmamışlardır.  Konuya dönersem ki birbirine bağlıdır değindiklerim; Diplomalı Eğitim Fakültesi öğretmenleri halen boştadır, devlet babalarına öğrenim kredilerini haraç olarak geri ödemeyi sürdürmektedirler.  İnsanın aklına: “madem atayamayacaktın, niçin okulları açıp eğitim neferlerini mağdur ettin?”tümcesi geliveriyor. Hemen hemen her yıl eğitim yazboz tahtasıdır. Okula başlama yaşı,  beş buçuk olarak belirlenmiş 4+4+4 sistemiyle sürekli konuşulan çocuk gelinleri çoktan duvaklayıp tellemişlerdir

 

Yayın Tarihi
11.05.2012
Bu makale 10760 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!