Soyadımdan rahatsızım

         Kafama koydum “Demirtaş olan soyamı tezden değiştireceğim. Buna hakkım var sanırım.

         Yetmişli dönemlerde sekiz yıl boyunca güneydoğu’daydım. O yörenin kültürünü, halkını iyi bilenlerdenim, birçoğuyla da dostluklarım sürmektedir hala. İnanın ki yüzleri bu değil, tamamıyla farklı, emperyalistlerin oyunu bu üstümüze kurulan. Geçmişte salt düşüncesi ve kimliği sebebiyle kardeşleri birbirine düşürmediler mi? Bakıldığında aynı coğrafyada kız alındı, kız verildi, ötesinde akrabayız biz; kimin sorgusu, neyin hesabı, hangi haritanın peşindeyiz? Ki, benimle aynı soyadı taşıyan siyasetçi: bir dönem Diyarbakır İnsan Hakları Dernek Başkanlığı da yaptı. Vallahi bunca yıllık yaşam tecrübemden çıkardığım sonuç: Sağ-Sol vs görüşü, parti marti, Doğu-Batı hikâye, herkesin dini imanı para, sömürü…

         Kısacası: Menfaat olunca, merhamet olmuyor. Emekçilerin hakkını önce sosyalist geçinenler yiyor. Aman aman midem bulandı, lanet olsun çıkarcıların hepsine!
         Diyeceğim odur ki: Atatürk’ün kurduğu meclisteki ceylan derisiyle kaplı yumuşak koltukta oturup “sözde” temsilcilikle ortalığı karıştırıyorlar! Türkiye, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Kürt’üyle geniş bir yelpazedir. Bana gelince balkan kökenli Türk’üm, komutan kızıyım, vatanperverim, ne komünist, ne faşistim, hümanistim sadece, yazıncıyım ama yeterince entelektüel bile olamıyorum, şeffafım-netim, göründüğüm gibiyim işte!

         Ayrıca Soyadı Kanunu’ndaki şu 4. madde canımı pek sıktı. Doğduğunda ilkin nüfusta kimlik renklendiriliyor mavi veya pembe çünkü yasa böyle. Çocuk dünyaya gelmeden önce giysilerle ayırım başlıyor erkekse mavi, kızsa pembe. Kadın evlendi, haydi kocanın kütüğüne. Oldu canım, tüm yaşanmışlıkları bir kalemde silmemiz, tahakküm altına girmemiz isteniyor, gerçi girdik de. Sonra kadın hakları erkek eşitliği filan feşmekân edebiyatı yapıyoruz. İnsan Hakları Bildirgesi’nin birinci maddesi: “Tüm canlılar eşit ve özgür doğar” der. Yoksa etnik kimliği öne çıkartarak, ayırımcılık yaparak kimseyi itibarsızlaştırmaz söz etmez, hepsi bu… Kadınla erkeğin eşitliği ise ekonomik eşitliğe bağlıdır.

SOYADI KANUNU’NA bir göz atalım:

    Kanun Numarası: 2525

    Kabul Tarihi: 21.06.1934

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 02.07.1934

    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 2741

    Madde 1 - Her Türk öz adından başka soyadını da taşımağa mecburdur.

    Madde 2 - Söyleyişte, yazışta, imzada öz ad önde, soyadı sonda kullanılır.

    Madde 3 - Rütbe ve memuriyet, aşiret ve yabancı ırk ve millet isimleriyle umumi edeplere uygun olmayan veya iğrenç ve gülünç olan soyadları kullanılamaz.

    Madde 4 - Soyadı seçme vazifesi ve hakkı evlilik birliğinin reisi olan kocaya aittir.

    (İptal cümle: Anayasa Mah. 08.12.2011 tarih ve 2010/119 E. ve 2011/165 K.) Koca ölmüş ve karısı evlenmemiş olursa veyahut koca akıl hastalığı ve akıl zaifliği sebebiyle vesayet altında bulunuyor ve evlilik de devam ediyorsa bu hak ve vazife karınındır.

    Kocanın vefatıyla karı evlenmiş veya koca evvelki fıkrada zikredilen sebeplerle vesayet altına alınmış ve evlilik de zeval bulmuş ise bu hak ve vazife çocuğun baba cihetinden olan kan hısımlarından en yakın erkeğe ve bunların en yaşlısına yok ise vasiye aittir.

    Madde 5 - Mümeyyiz olan reşit soyadını seçmekte serbesttir.

    Akıl hastalığı ve akıl zaifliği dolayısıyla vesayet altına alınmış olan reşidin adını babası, yok ise anası, bu da yok ise vasisi seçer.

    Madde 6 - En büyük mülkiye memurunun vereceği müzekkere üzerine Cumhuriyet Müddeiumumisi, 3 üncü maddedeki memnuiyete uygun olmayarak soy adı kullananların bu adı değiştirmelerini ve tarihte ün almış olanlara ilişik anlatan adların, hilafını iddia ile, kullanılmamasını mahkemeden isteyebilir.

    Kanunla taayyün eden unvanlar mahfuzdur.

    Madde 7 - Bu kanunun neşri tarihinden itibaren iki yıl içinde gerek soyadı olmayanlar ve gerekse soyadlarını değiştirmek isteyenler taşıyacakları adı Hükümetin tayin edeceği şekilde nüfus kütüklerine geçirilmek üzere bildirirler. Bu iş için verilecek her nevi evrak pul resminden muaftır.

    Madde 8 - Soyadı seçme işlerinde çıkacak ihtilafları halletmek ve kendiliklerinden soyadı seçmeyenlerle anası babası belli olmayan çocuklara ad takmak ve bir adın kanunun istediği şekle uygun olup olmadığı hakkında karar vermek salahiyeti ana kütüğün bulunduğu yerin en büyük mülkiye memuruna aittir.

    Madde 9 - Valiler ve kaymakamlar soyadlarının nüfus kütüklerine ve doğum kâğıtlarına doldurulması işinde diğer Devlet dairelerinde münasip gördükleri memurları iş bitinceye kadar yardımcı olarak nüfus dairelerinde çalıştırmağa salahiyetlidirler.

    Madde 10 - Bu kanunun tayin ettiği müddet geçtikten sonra soyadlarını değiştirmek isteyenler Kanunu Medeninin bu baptaki hükümlerine tabi olurlar.

    Madde 11 - Soyadlarını nüfus kütüğüne ve doğum kâğıtlarına yazma işinde ihmali görülen memurlar hakkında kaymakamlar bir haftalığa, valiler on beş günlüğe kadar maaş kesme cezası verebilirler. Bu kararlar kati olup ilk ödenecek maaştan kesilir.

    Madde 12 - Kanunun tayin eylediği zaman içinde soyadını memurlara bildirmeyenlerden beş liradan on beş liraya kadar ve bu iş için Hükümetçe verilecek vazifede ihmali görülen muhtarlar ve ihtiyar heyetleri azasının her birinden ve belediyelerce memur edilenlerden on liradan elli liraya kadar hafif para cezası alınır. Bu cezalar mahalli idare heyetleri kararıyla verilir ve vali veya kaymakamların tasdiki ile katileşir.

    Madde 13 - Bu kanunun tatbik yollarını gösterir bir Nizamname yapılacaktır.

    Madde 14 - Bu kanun neşri tarihinden altı ay sonra meriyete girecektir.

    Madde 15 - Bu kanunun hükümlerini yerine getirmeğe Dâhiliye Vekili memurdur.

 

Yayın Tarihi
11.07.2012
Bu makale 10112 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!