Dumlupınar’ın Atmosferini Solurken…

Tam doksan yıl önce…

26 Ağustos 1922’de, işgalci-sömürgen-emperyalizme baş kaldıran, isyan eden, hürriyet ve bağımsızlık savaşı veren kahraman Türk milleti ve onun lideri başbuğ Mustafa Kemal, bu tarihi olayı şu ifadelerle tarihin sayfalarına kazıyordu;

“26 Ağustos 1922 Afyonkarahisar-Dumlupınar meydan muharebesi ve onun devresi olan 30 Ağustos muharebesi Türk tarihinin en önemli bir dönüm noktasını teşkil eder. Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin ve genç Türk cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı. Ebedi hayatı burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi koruyucularıdır. Bu büyük meydan savaşında şehit düşen evlatlarımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.” (Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 30 ağustos 1924)

**
Vatanın nasıl ve ne imkânsızlıklara rağmen kurtarıldığını, binlerce gencin, canların, feda edildiğini iyi anlamak için mutlaka Kocatepe’deki düşmanın işgal manzarasını ve devamında Dumlupınar şehitliğini görmek gerekiyor.

Bunları yeniden gezdim, gördüm ve teneffüs ettiğim manevi atmosferi, sizlerle paylaşıyorum. Şehitliğin girişinde özgürlüğün sembolü Ay Yıldız dalgalanıyor… Şehitliğin ana girişinde; sağlı sollu mermer plaklar üzerine kazınmış, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un şu dörtlüğü karşılıyor sizi;

“Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan, şüheda!

Canı, canan’ı bütün varlığımı alsın da Huda.

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada Cüda.”

Şehitliğin girişinin diğer tarafında ise milli şair Orhan Şaik Gökyay’ın şu mısraları yer alıyor;

“Bu vatan, toprağın kara bağrında

Sıra dağlar gibi duranlarındır.

Bir tarih boyunca, onun uğrunda

Kendini tarihe verenlerindir…”

**
Şehitliğin içine girdiğinizde çoğu subay olmak üzere Ülkemin her yöresinden vatan savunmasına gelip şehit düşmüş kahramanların isimleri mermer üzerine siyah renkle renklendirilmiş olarak kazınmış… Temsili mezarda yazılı kahramanların sıra ile; isimlerini, rütbelerini, mensup oldukları aile lakapları ve geldikleri yörenin adını okursunuz…
Okumakla bitmez…

Fatihalar okuyup ruhlarına gönderirsiniz…

Savaş alanlarını hayalden canlandırmaya çalışırsınız…

Şehit oldukları anı düşünürsünüz…

**

Şehitlik mertebesi için Kutsal Kitabımızdan ayet ve peygamberden naklen hadis insanın ruhuna “serap” olmakta... İşte bu hadis ve ayet; “Allah yolunda şehit olanlara ölü demeyin. Bilakis onlar diridirler. Fakat siz anlayamazsınız. (Bakara,154). “Rabbim, bizi dünyaya tekrar gönder ve senin uğruna şehit olalım” (hadis).

**
Hürriyet aşığı Türk milletinin her ferdi vatan için, bayrak için, iffet için şehit olmaya adaydır. Hürriyeti uğruna hiç kimseye baş eğmez, Tanrı’nın önünde rukuya varmaktan başka…

İşte örnek dizeler;

“Şüheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar

O rükû olmazsa, dünyada eğilmez başlar.”

**
Şahadet mertebesine ulaşmış kahramanların hakkını sembolik olarak teslime gelince yine Milli Şair Mehmet Akif Ersoy’un mısraları karşınıza çıkar;

“Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor

Bir hilal uğruna, Ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.”

**
“Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın

“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber

Sana ağusunu açmış duruyor peygamber.”

**
Vatan toprağının her karışı şehit kanıyla yoğrulmuş, canlarıyla kutsallaşmış olduğunu hatırlatmak, vatan sevgisini yüreklerde alevlendirmek için diğer milli şair Orhan Şayik Gökay’ın dizeleri ruhlara moral olmakta; şairin bu dizeleri bize bir gerçeği daha hatırlatıyor ve her attığım adımda sanki ‘karşıma bir şehit ruhu çıkıyor’ hissini alıyorum…

“Bastığın yerler topraktır diyerek geçme tanı.

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehid oğlusun incitme, yazıktır atanı.

Verme dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.”

**

Özgürlüğün, bağımsızlığın, kahramanlığın sembolü olan Şanlı Hilal uğruna verilen canlar, akıtılan kanlar onun renginde hayat bulmuş ve gökleri süslemek üzere semada dalgalanmaya bırakılmış, ebedi sembolümüzün gölgesindeki şehitlere adeta selam duruyor Türk Bayrağı… Akif onun için de bir hatırlatma yapıyor bu şehitliğin en yüksek noktasında duran şanlı Ay Yıldız’a…

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal;

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, hakka tapan, milletimin istiklal.”

**
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.”

**
Türk milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin minnettar olduğu, varlığını ona borçlu olduğu Gazi Mustafa Kemal bu kahraman şehitler için şunları diyor;

“Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. Vatan ve bayrağı için şehit olan bu kahraman askerleri minnet ve şükranla anıyorum. Seve-seve canlarınızı verdiğiniz kutsal vatan topraklarında, rahat uyuyunuz.  Aziz ruhunuz şad olsun.” (Gazi Mustafa Kemal, 1922.)

**
Sonuç olarak; vatanın savunulması, işgalden kurtarılması, ulus devletin kurulması, cumhuriyetin ilanı ve bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dünyaya ilanı hiç, ama hiç kolay olmadı. Bunun ispatını ve biraz da ders almak için Kocatepe, Dumlupınar ve şehitlikler mutlaka görülmeli ve her aşaması düşünülmelidir…

Özellikle devleti idare ettiğini iddia edenler mutlaka bu alanları görmelidirler… Görmeliler ve düşünmeliler ki, kanla sınırları çizilmiş vatan topraklarının bugün paylaşılmak, bölünmek, satılmak üzere masaya neden getirildiğini…
Hele ki vatan toprağının satışı için kolaylaştırıcı-teşvik edici yasaların çıkarıldığının bilinmesi gerektiğini…

Her yaştaki gençlerin mutlaka görmeleri gerekir...

Ve Türk milletinin vatanına, cumhuriyetine sahip çıkması gerektiğini bu vesileyle hatırlatmak istedim… Resmi kutlama törenleri uydurma bahanelerle yapılmayan 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun…

 (www.r-demir.com)

**