Kıyamet Tellallığı 21 Aralık 2012

         Ülkemiz kamuoyu epey bir müddettir, ‘2012’ yılına ait öngörüler ve inanışlar ile meşgul ediliyor. Marduk gezegeni palavrası, Nostradamus safsatası ve daha pek çok zemin ile önümüze konan iddia şu: 21.12.2012 tarihinde dünya yeni bir sürece girecek, insanlar yeni inanışları ve ritüelleri keşfedecek, kültürel açıdan tam bir deprem yaşayacağız; ‘Yeni Çağ’ başlayacak, deniliyor..

İşte, ‘Küresel Isınma yaşanıyor YALANI’ ile de önümüze konan felaket tarihi, öngörülen bu, 2012 tarihi; bazen de 2014 yılı oluyor..

İnsanlık, 21.12. 2012 tarihi ile öyle bir hâle getirildi ki, büyük bir ‘korku’ uyandıran bir ‘beklenti’, ‘sahte’ olduğu tahmin de edilebildiği halde, yine de; büyük güç ABD’nin, gelecek (!) bu tehlike ile baş etmesi ümidiyle, öngörülenlere inanılması da sürüyor. Kişiler, “Sahte” olduğunu bilebilseler de, üzerlerine salınan ‘yalan bombardımanı’ yüzünden, duydukları her ‘2012’ ile, heyecanlanmalarını da sürdürüyor.

Peki de, neden ‘21 Aralık 2012’ tarihi?.. Bu tarihi önemli kılan ne?..

***

Bu sorunun cevabı olarak, eski bir Güney Amerika medeniyeti olan Maya’ların kullandıkları ‘takvim sistemi’ gösteriliyor. Maya takviminin, ‘21 (veya 22) Aralık 2012’de bitmesi (!) deniliyor…

Peki de, ne var bunda? Bunun cevabı olarak da, Maya’ inançlarına (!) göre, ‘zamanların sonu’ olacak, “2012’de kıyamet kopacak, Yeni Çağ başlayacak’ deniliyor: “Maya’lar, 2012 için ‘zamanların sonu’ diye öngörmüşler. Başka bir yorum ise; ‘2012’de bu yok olmanın, insanlığın yeniden yukarı çıkış yaşayacağı Altın Çağ’ın başlangıcı olacağı’ yolunda.” açıklaması da (1) bu iddia oluyor.

İşte, ‘2012’ tarihinin anlamı da bu oluyor. Öngörülen Kıyamet senaryolarının tarihinin, ‘21 Aralık 2012’ olması bu yüzden doğuyor! Maya takvimi iddiasına paralel olarak, zaman zaman Nostaradamus ‘ölüsü’ devreye sokulsa (!) veya Marduk gezegeni üzerimize düşürülse de (!), tarih yine de değişmiyor, “2012 Kıyamet tarihi’ olarak zihinlere işlenmiş bulunuyor.

21 Aralık 2012 tarihlemesinde, ‘iki yıllık’ bir hata payı bulunabileceğinin ileri sürülmesi, bu öngörüyü, “2012 değil 2014 yapıyor-. B tarih kayması (!) için, Maya Takvimi’nin bizim kullandığımız Gregoryen Takvimi’ne çevrilişinde, MÖ.1’den MS.1'e geçilmiş olması gerekçe olarak ileri sürülse de; Mayalar'ın yakın geleceğimize ilişkin kehanetleri, tüm ezoterik bilgilerle örtüşmektedir gibi bir bilimdışılık sergilense de; ‘bilimsel akıl’ bütün bu önermelerin, bir ‘toplumsal proje’ olduğunu gösteriyor.

Ortada ‘Arka plan’ olunca, ‘proje tarihi 2012 ile’, artık gerçekler değil; masallar, şifreler, yalanlar hayatı yönlendirir oluyor. Medya, edebiyat ve göktaşları üzerinden, Holywood filmleri ile de gönderilen tarih, hep 2012 oluyor:

21 Aralık 2012, Yeni Çağ… geliyoor!..

***

Hatırlayabildiğim birkaç Holywood film örneği üzerinden hadiseyi değerlendirsek de şunları söyleyebilmemiz mümkün olabiliyor:

Film: ‘Ben Efsaneyim (I Am Legend)’… Filmin konusu şu: Bir doktor, kanserle mücadele edecek ‘taksi virüs’ keşfediyor... Bu virüs kana verildiğinde damarlarda yolculuk yaparak kanserli organı buluyor ve kanserli hücreleri yok ediyor. Fakat, bu virüs değişime uğrayarak tehlikeli bir salgın haline gelip, çok kısa bir sürede tüm insanlığa bulaşıyor. Dünya nüfusunun yüzde 98'i ölüyor. Geri kalanların çok büyük kısmı, bu virüsle insanlık özelliklerini yitiriyor, canavara dönüşüyor. Sadece bağışıklık sistemi çok güçlü olan birkaç kişi yaşamını sürdürebiliyor… Filmin konusu bu. Kimlerin ya da Zengin/Kuzey ülkelerin yaşamını sürdürebildiğini akledebilmek hiç de zor olmuyor. Yapacağımız bir tespit de şu oluyor: Sinemalarda oynayan ‘Ben Efsaneyim’ filmi için çok şey yazıldı ama, en dikkat edilmesi gereken noktasına, olay neden 2012 yılında geçiyor (?) sorusuna değinen olmadı. Ezberlettirilen (!), 2012’nin, Mayalara atfedilen ‘Kıyamet tarihi’ olması oluyor. Bırakalım, “din olan İslamın”, Kıyamet tarihini kimsenin bilemeyeceği bildirisini, bilimsel verilerin de öngörüsü ‘kimse bilemez’ şeklinde ama, Mayalar üzerinden birileri ya da ataları, Mayaları da yok edenlerin bugünkü torunları, 2012 tarihini ‘Kıyamet tarihi’ olarak öngörüyor. Bu hurafe, Milenyum, yani 2000’li yıllarla önce edebiyat dünyasında ‘eser gibiler’ üzerinden piyasamıza sürülmüştü, 2012 yaklaştıkça daha çok filmler ile gözümüzün içine sokuluyor…

İşte, bir başka film daha: ‘The Kingdom of the Crystal Skull’, yani, Kristal Kafatası Krallığı : “Filmin konusu bir rivayete dayanıyor. 2012 yılında tuhaf şeyler olabileceğine inanmış gruplar arasında bir inanış var. Aztekler döneminden kalmış olan 13 adet kristalleşmiş kafatasının, 2012 yılından önce bir araya getirilmesi durumunda 2012 yılında dünyanın sonunun gelmesinin önleneceğine inanılır. Wall Street Journal’in Avrupa baskısında 23-25 Mayıs tarihinde ilk sayfada verilen bir haberi okumalıyız. Gazetede her zaman olduğu gibi iyi araştırılarak tüm boyutlarıyla verilen haberde Paris’teki Quai Branly Müzesi’nde Aztek döneminden kaldığı söylenen bu 13 kristalleşmiş kafataslardan bir tanesinin sergilenmeye başlandığı belirtiliyor. Bunlardan birer tanesi Smithsonian Müzesi’nde ve British Müzesi’nde varmış. Eğer Aztekler döneminden kalmış olan kristalleşmiş 13 kafatasını 2012’den önce bir araya getirmek dünyanın sonunun gelmesini önleyecekse, o zaman bu inanışı sömürenler de ortaya çıkacak ve bu kristal kafataslarından olduğu iddia edilen bir şeyleri sergileyecekler de..” deniliyor (2). Kristal Kafatası Krallığı film ile dikkat edilmesi gereken nokta; Paris’teki Quai Branly Müzesi’nde kafatasının sergilenmeye başlanması konusu ile, filmin gösterime çıkmasının aynı tarihe denk gelmesi, tabii ki tesadüf olmuyor; birileri, ‘2012 için’ plan proje yapmayı sürdürüyor…

2012 iddiasını gündeme taşıyan bir başka film de, “2012 : Kıyamet Günü” filmi oluyor. Filmde, 21 Aralık 2012’de 4 yabancı, Meksika’nın kalbindeki çok eski ve yorgun bir tapınağa inanç gezisi düzenlerler… Mayaların hayatlarına dair kayda geçen son gün!… NASA bilim adamlarına göre bu bir kutupsal değişimdir. Ölüm günümüz, Kıyamet…

Göze çarpan başka filmler de var..

Mesela, John Cusak’ın başrolde olduğu film; ‘2012: Doomsday’… Çekimleri Temmuz/2008 ayında başlayan ‘2012’nin gösterim tarihi, 10 Haziran 2009 oluyor. Senaryo ana hatlarıyla, küresel bir kıyametin dünyayı tehdit etmesini ve ‘ana karakterin’ de bu durumun önüne geçmeye çalışmasını konu ediniyor. Kahramanımız ABD’nin (!), bizi tehlikeden kurtaracağı günü bekleyiniz (!) demek isteniyor..

Kıyamet/2012 (-14) öngörülü filmleri ya da mesajları, siz de takip edip değerlendirebilirsiniz bu noktada şu: “Kıyamet, 2012” başlıklı film veya öngörülere baktığımızda; “bu tarihten korkmamız” ya da “istenildiği gibi/evcilleşmiş olmamız” için herşeyin yapıldığını görebiliyoruz. Kahraman kovboyumuz ABD’nin (!), “sizi tehlikeden kurtaracağı günü bekleyiniz (!)” mesajını almamızı istediklerini okuyabiliyoruz!

Endişe oluşturmak amacım hiç yok, ama şu da var: “2012 – 2014 yıllarını” “dünyanın-insanlığın sonu” olarak öngörenler, bu tarihte insanlığı, mesela, “Deep Impact filmindeki gibi rahatlatmak; “tehlike geçti, dünyanın sonunun gelmesini önledik, yoksa yokoluşunuz kaçınılmaz olacaktı  demek için” bir gösteri (!) sergilerler mi ya da daha önce de yazmıştım; yine mesela; yerkabuğunun en genç çatlağının bulunduğu Kızıldeniz’e, bir küçük parça astreoid (!) düşürtüp Mekke yöresine Tsunami göndermek çılgınlığı yaparlar mı görmek istemeyiz ya da gösteriden sonra, “küresel idaremize teslim olun” çağrısı yaparlar mı!.. 2014 dahil, inşallah büyük bir felaket gösterilmez, görmeyiz. Göstermek istediğim, “Kıyametçi Köktendinciler; Vahiy (!) kökenli Mesihlik ideolojisi” yaşatanlar bulunduğu oluyor…

***

Kıyamet tarihi 2012 (-14) öngörülü filmleri, sizde bundan sonra takip edip değerlendirebilirsiniz de; biz “2012 tarihi” ile ilgili değerlendirmemize döndüğümüzde, “ünlü 2012’ci, Marduk palavrası iddiacılarından” Serdar Turgut’un; dünyanın 2012 yılına kadar kurtarılmasını (!) öngördüğünü okuyoruz: “Örneğin; NASA’dan arada bir yeni bir gezegenin keşfedildiği haberleri gelince, ben ‘demek ki bugüne kadar keşfedilmemiş bazı gezegenler sonradan ortaya çıkabiliyor. Marduk da neden böyle bir gezegen olmasın ki’ diye düşünüyorum. Veya dün yazı işlerimizin gündeminde şöyle bir haber vardı. Başlık: ‘Dünyayı kurtarmaya beş yıl kaldı’. Haberin özeti de şöyle: The World Wildlife Fund tarafından yapılan araştırmaya göre, dünyayı 2012 yılına kadar kurtaramazsak felaketlerle karşılaşacağız.” diyor (3). Marduk’u (!) birisi göndermezse (!) geleceği yok da, gelen; yaşadığımız çağın sona ereceği, ‘Yeni  Çağ’ın başlayacağı öngörüleri oluyor: Mayalar için 2012 yılı zamanların sonu. Maya Kehanetleri’ne göre 22 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemli. Çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona erecek ve yeni bir çağ başlayacak. Büyük bir tufanla gelecek olan bu yeni çağın ipuçlarını ise bilim adamlarına göre iklimsel değişimler sayesinde şimdiden gözlemleyebiliyoruz...İlginç olan şey Mayalar’ın bunu bilmeleri ya da gerçekten bilip, bilmedikleri...İddianın bir diğer yanı da Mayalar’ın bununla da yetinmeyip, gelecekte tüm insanlığı etkileyecek trajediyi bizlere şifreli bir şekilde duyurmuş olmaları ve bu şifreye göre dünya için 2012 yılı çok önemli. Ama neden şifre? Bu cevap verilemiyor…Peki bu görüşe göre 2012 yılında dünya yok mu olacak? Mayalar 2012’yi insanlığın yeniden yukarı çıkışının yaşanacağı bir çağ olarak tanımlıyor. Hatta farklı inançlarda yer alan Altın Çağ’a böyle ulaşılacağı da ileri sürülüyor. Yani 2012’nin önemi burada. Düşen insanlık tekrar yukarı çıkacak ve bu çıkış 2012’de  başlayacak. Yine iddialara göre çıkış süreci başladı, belki de 2012 bir final olabilir…Yalnız Mayalar’ın değil Sümer takvimlerinin de aynı tarihleri işaret etmekte olduğu da söyleniyor.” (4). Bakmayın siz bu hurafelere, yalanlara; ne Mayaların, ne de Sümer takvimlerinin böyle bir iddiaları yok; iddialar sadece, köktendincilerin ‘Altın Çağ’ planlamaları oluyor. Şifreye göre denilmesi de zaten, iddiaların “hurafe” olduğunu kesinleştiriyor.

Yoksa, ne Mayalar bugün bizim bilebildiklerimizden çok fazla astronomi bilgisine sahip bir medeniyet, ne de, neredeyse bütün uzak yıldızları, yıldız gruplarını ve bunların hareketlerini gözlemlemiş bulunuyorlar. Asırlarca önce Mayaların, çıplak gözle görebildiklerini bugün bizim teleskoplarımızla ve uydularımızla göremeyişimiz -Mayalar üzerinden ileri sürülen iddialar-, bırakın bilimselliği, hiç akledilebilir olmuyor. “…dünyanın hareketine dayalı araştırmalar ve Güneş ile ilgili yapılan gözlemler, 2012 yılında Dünya’da bir dizi felaket olayının yaşanacağı, üstelik 21 Aralık 2012 tarihinde Dünya’da büyük felaket olacağı ve Güneş’ten kaynaklanan bazı etkilenmeler yüzünden dünyada canlı yaşamın büyük ölçüde silineceği söyleniyor…kimsenin kendisini ve ailesini korumak için yapabileceği bir şey yok. Dünya canlı nüfusunun yüzde 70 ila yüzde 90’ını ortadan silen boyuttaki bir felaketten bahsediliyor çünkü.” denilse de (5), Güneşin veya Dünya’nın hareketiyle doğacak “herhangi bir felaket, ölüm olmaz”, olacak olsa da zaten, “Kıyamet” yaşanır geriye de kimse kalmaz, söz edilen ancak; “Şeytan insanlar’ın yapabileceği kötülükler olur”, başka bir şey olmaz, olmuyor.

***

Üçüncü Bin Yıl, yani, Yeni Milenyum’un başlamasıyla birlikte yeşeren, Kıyametin yaklaştığına dair haberler, zihnimizi neredeyse işgal etmiş bulunuyor! Bu tip felaket haberlerinin, 2000’li yıllarda ‘sürekli diri tutulduğu’, insanlığın korkutuldukça korkutulduğu dikkatli gözlerden kaçmıyor. Kıyamet Âlametleri ile ilgili yayınlanan eserlerin ya da yazıların veya hazırlanan televizyon programlarının sayılarında belirgin bir artış olduğu gözleniyor. Maya’lara, Nostradamus’lara ait olduğu söylenen ‘Kıyamet tarihi’ öngörüleri, İbn Arabi’ye ait olduğu söylenen ‘şifreler’ havada çarpışıyor. ‘21 Aralık 2012’ün Kıyamet yılı’ olacağı -Hz.İsa’ın/Mesihin ‘ikinci kez’ yeryüzüne geleceği-, sonrasında ‘Yeni (Altın) Çağ’ başlayacağı iddiaları hızlı bir eğitim programı ve tek sesli koro gibi, insanımızın ve insanlığın önüne konulmuş bulunuyor.

Kıyamet tarihi olarak ileri sürülen 2012 yılı iddialarını ilk olarak, Amerikalı araştırmacı John Major Jenkins, 1997 yılında yayınladığı, ‘Maya Cosmogenesis 2012 isimli kitapla ileri sürmüştü. Astro fizikçi Maurice Coterelli’nin bilgilerini, bir BBC muhabiri olan Adrian Gilbert'in derlemesi sonucunda dünya kamuoyuna da duyurulmuştu. Maya kenti Palanque’deki Yazıt Tapınağı’nda ‘bulduklarını’ söyledikleri mezar taşının kapağındaki şifreyi (!) çözmeleri, Şifrecilerin, bilimselliğin ve ‘bilimsel aklın’ ötesinde bulunduklarını gösteriyor.

Ülkemizde, ‘2012 ve Yeni Çağ’ öngörüsünde bulunan kitaplardan dördü, hemen hemen her kitapta aynı (tek elden gibi) öngörülerle ‘Sınır Ötesi Yayınları’ndan çıkıyordu. Bu Yayınevinin, 2012 ve Yeni Çağ’ öngörüsünde bulunan ilk kitabı,  2000 yılı Ağustos ayında çıkan; Ergun Candan’ın, “Kıyamet Alametleri (2000)” kitabı oluyordu. Bu kitap ile, Kıyametin 2000’li yıllarla başladığı, bu tarihin binlerce yıl önceden belli olduğu, tüm kahinlerin de Kıyametin meydana geleceği tarih aralığı olarak 2000’li yılları gösterdiği ileri sürülüyordu (6).

Benzer iddiaları ortaya atan ikinci kitap da yine ‘Sınır Ötesi Yayınları’ndan, 2001 yılında; “Maya Kehanetleri / 2012 ve Ötesi (2001)” ismi ile –yukarıda sözettiğimiz- Şifreci BBC muhabiri Adrian Gilbert’e ait eser oluyor. Sözkonusu bu kitap da; yine “22 Aralık 2012” tarihinden, ’Beklenen Tufan’ Yılı olarak kabul edilen 2012 ve yaşadığımız çağın sona ererek bir Yeni Çağ başlayacak olmasından söz ediyor.

Yine ‘Sınır Ötesi Yayınları’ndan çıkan ve benzer iddialar içeren üçüncü kitap ise, bu defa 2002 yılında çıkıyor; Ömer Çelakıl ismindeki (Süleyman Ateş Bey’in soyadına atfen söylediği gibi) akılçelen gencin kendisinin yazmadığı, kitabın kapak içerisine; -Kitap, Ömer Çelakıl’ın çalışma notlarından Ergun Candan tarafından derlenerek hazırlanmıştır- yazılması sebebiyle, eline tutuşturulmuş diyebileceğimiz, “Kur’an-ı Kerim’in Şifresi (2002)” isimli -Kur’an’a iftirada bulunan- sözde şifre kitabı oluyor : “2012 - 2013 yılları dünyamız- için birçok bakımdan önemli bir tarihtir. Bu tarih, hem ruhsal hem de fiziksel büyük değişimlerin yaşanması beklenen bir tarih olarak nitelendirilmiştir…Girilecek bu Yeni Çağ çok eski yıllardan beri tüm eski tasavvufi-ezoterik bilgilerde aydınlanmanın –uyanışın yaşanacağı dönem olarak nitelendirilmiştir…Kuşkusuz tüm dinlerde de bu tarih, Ezoterizme göre, karanlıktan aydınlığa geçilecek eşik tarihidir..Dini terminolojide geçen Kıyamet kavramına karşılık gelir…Necm.1...Kur’an…2012 - 2013 yıllarına dikkat çekiyor.”  deniliyordu (7).

Söz ettiğimiz bu ‘üç kitap’da yer alan ‘ortak öngörü’ler, 2003 yılında yine aynı yine ‘Sınır Ötesi Yayınları’ndan çıkan dördüncü kitap olan, Joseph Noah’ın; “Tevrat’ın Şifresi ve Gizli Kehanetleri (2003)” isimli kitap oluyor; “..Şifre araştırmaları Kıyametin büyük bir olasılıkla 2005 ve 2012 yılları arasında başlayacağına işaret eder…Tevrat’ın şifresinden çıkartılan 2012 yılı çok önemlidir…Bu tarihi destekleyen başka egzoterik bilgiler de vardı. Daha önce yayınladığımız -Kur’an-ı Kerim’in Şifresi- isimli kitabımızda da bu tarihe ulaşılmıştı.  Şimdi de bu tarih Tevrat’ın şifresinden çıkmış bulunuyor.” deniyordu (8). Hepsi “Sınır Ötesi Yayınları”ndan çıkan söz ettiğim bu ‘dört kitabın’, esasta hemen aynı öngörülerde bulunması, kitaplarda yer alan ‘bir tablo’da da ‘aynı’ öngörülerin sergilenmesi, bu dört eserin (!) ve benzerlerinin; “2012 tarihi ve Yeni Çağ” yaşanacağı öngörü amaçlı (aynı sesli) çıkmış olabileceğini gösteriyor.

2000’li yıllar ile gelen ‘2012 felaketi’ haberleri sonucu korkudan sinmiş olanların üzerine bir de; Burak Eldem tarafından yazılan ve yine ‘2012 yılını Kıyamet yılı’ olarak öngören ve yine ‘Altın (Yeni) Çağ’ iddialarından  bahseden, “2012: Marduk’la Randevu (2003)” isimli kitap ile de, ‘Marduk gezegenipalavrası gönderiliyordu…

Zihinlere yerleştirilen yalan bombardımanı olan, “21 Aralık 2012’ (felaket) haberleri”, “Küresel Isınma VAR” yalanının felaket öngörülerine paralel olarak da gönderildiği için, işgal etmediği zihin de neredeyse bırakmamış bulunuyor!..

***

Havada uçuşan “her türlü Kıyamet öngörüsü”, Milenyumcu senaristlerin, yani, “Kıyametçi/Köktendinci Protestan/Hıristiyanlığın ve Yahudilerin/Hıristiyan Siyonistlerin” inancı oluyor. Bu ‘yanlış inancın’ son safhasında da; bir büyük “Göksel felaket” beklentisi bulunuyor. Hiroşima ve Nagazaki gibi olmaması gereken “Göksel felaket (!)” sonrasında da, “Mesih/İsa’nın gelmesi” (-kimi bazı bilgisiz Müslümanların Kur’an-dışı Nüzül-i İsa beklentisi de bu), daha sonra da “Tanrının Krallığı (Günlerin Sonu), Yeni (Altın) Çağ’ın başlayacağı kabulü, bir inanç olarak yaşatılıyor. Bu inanç (!), Anglosakson (Amerikan/İngiltere Protestan)- Judea (Yahudi) koalisyonunun (Hıristiyan Siyonistler’in), birbirleriyle ‘örtüşen inanç ahlakları’ oluyor.

İşte..

Bu ‘yanlış ahlak’ yüzünden ‘Kıyametçi Protestan Hıristiyanlar ve Yahudiler’ “İsa/Mesih’in gelişine” zemin hazırlıyor veKüresel Isınma VAR” yalanlarıyla da öngörülen, ‘Dünyanın sonu geldi, Yeni Çağ başlayacak’ palavralarını, “misyon olarak üstlenmiş” bulunuyor! Kendilerini, ‘Tanrı tarafından seçilmiş’; ‘yeni bir ülke sözü verilmiş’ Eski İsrail’lilerle karşılaştıran ABD Eski Başkanı George Bush/lar dahil, diğer Evangelist/Protestanlar ve Köktendinci Yahudiler; Armageddon (Müslümanlarla yapılacak Son-Nihai Savaş) ile; yani, ‘İYİ (yani, kendileri)’ ile, ‘KÖTÜ (Deccal dedikleri Biz Müslümanlar) arasındakiayrım” ile, “İsa/Mesih’in gelişini hızlandırmak, Yeni (Altın) Çağ’ı başlatmak için” ellerinden geleni esirgemiyor!..

         Bu sebeple, her yeni asrın (Milenyum) başında,yeryüzüne inecek Tanrı (haşa) İsa veya Mesih beklentisi” olan, Milenyumcu (Kıyametçi Köktendinci) gruplar; insanlığı; tıpkı I.Dünya Savaşı döneminde olduğu gibi, yine benzer bir döneme; “toplu uyanış olacak dedikleri, ‘Yeni Çağ’ dönemine ‘hazırlamaları ihtimali’ bulunması mümkün görülebiliyor. Sahte bir inanç yüzünden, 2000’li yıllarla yaşamakta olduğumuz Yeni Milenyumun ‘ilk çeyreği’, insanlığa sıkıntı vermesini sürdürüyor…

***

Hatırlayıverin 100 sene öncesinin tarihi olan 1914’ü… Öngörülen (2012-) 2014 tarihi; Balkanlar’ı AB’ye katmak için anlamlandırılan bir tarih de ama, asıl da, başlangıcı, Saraybosna’da düzenlenen suikast olan 1. Dünya Savaşı’nın 100. yıldönümü de oluyor (9). Bu “tarih/1914 yılı” öncesi, “bazı Protestan Hıristiyanlar, Yahudilik ile de ilişkili olan insanlar”, 1914 yılı için; bazı görünmez ‘Göksel olaylar’ zinciri yaşandığını; İsa Mesih’in 1914 yılında görünmez olarak gelip, Şeytanı gökten kovarak göksel tahtına oturduğunu, Vahiy kitabında bildirilen korkunç olayların da bir bir yerine geldiğini, 1918 yılının da, kutsalların ilk dirilişinin (Yeni Çağ’ın) gerçekleşmesi olduğunu düşünüyordu. Gökten ‘beklenen gelmedi’ ama, tercih ‘boşinan’ olunca, 1914 ve 1918 tarihleri I.Dünya Savaşı’nın başlama ve bitmesi tarihleri oluyordu! Babil olarak kabul edilen, Protestanlık dışındaki “Katolik Hıristiyanlık alemi”, o dönemdeki Yeni (II.) Milenyumun ilk devresi içinde; 1914-1918 arasında yıkılıyordu!

İşte.. 2012-14 tarih öngörüsü, “Kıyamet veya Yeni Çağ” yaşanacak olmasından değil ama, bu yönüyle ‘tehlikeli olma ihtimali’ gösterebiliyor…

***

Her dönemde Fundemantalist olan “köktenyanlış Batılı Beyaz Adam’ın sahip olduğu boşinan”,  2012 yılı sonu-2014 tarihlerde ne yapabileceklerini kestirebilmemizi mümkün kılamıyor. Dünyanın “Cennet’e” dönüşmesinin ancak, “Kıyamet boyutlarında bir faciadan sonra mümkün olacağı şeklindeki “Vahiy kökenli Mesihlik ideolojisinin” hâlen de yaşatılması ve yaşanılan hadiseler, yine de, acaba mı (!) dedirtiyor..

İmdi bu noktada, sözüm; kendilerini tarih yazıyor zannedenlerle, büyük devlet olduk diyenlere; yazar çizer geçinenlerle, hacılara hocalara da… dahası da…ilahiyatçı veya değil; hemen çoğu prof..ları sıraya koymaya bile gerek duymuyorum.. mesele şu: kimler, “Dünyanın başına ne bela geliyorsa mutlaka gökyüzünden gelir”in, nasıl bir ‘acaba’ olduğunun farkındalığını yaşayabiliyor!..

 Kippa - Haç ortaklığı fundemantalizmi’, İslam için, her devir ve dönemde ‘sıkıntı’ olmasını sürdürse de, artık asıl sorun; Kur’an’a rağmen,Nüzül-i İsa ve Mehdi beklettiren; “sıkıntılı tasavvuf anlayışımız” oluyor. Hâl bu olunca da, bilerek veya bilmeyerek, “Köktenyanlış Batılı Beyaz Adam”ın, “Küresel Tek Dil-Devlet-Din” inşâ amacına ‘hizmet’ sürerken, “İslam olanın” reform edilmesi, yokedilmesi de sürüyor…

 ***

Kur’an-ı Kerim’in, “Akletmez misiniz?” ne büyük çağrıdır..

Arap Baharı” aslında ne demek.. Tarihin sonuna gelmiş devletler arasında sayılan Türkiye’ye uğramayacak mı!..

Yok bu kadar da cahil kimse olamaz!.. Yoksa olur mu!..

 

http://www.ahmetmusaoglu.org

Yayın Tarihi
17.12.2012
Bu makale 13038 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!