BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Damat Ferit’ten Günümüze “Akil Adamlar”

Dokuz cephede savaşan Osmanlı, sadece Mustafa Kemal’in komutasındaki Çanakkale Savaşlarında galip çıkmıştı. On dört (14) günde İstanbul’a varacaklarını hesap eden emperyalistler durdurulmuş, Birinci Dünya Savaşını 9 ay 15 gün geciktirmişti Türk kahramanları… Ama yetmenmiş, 8 cephede mağlubiyet sonucu teslim bayrağı çeken Osmanlı, Mondros Mütarekesini imzalayarak ordularını dağıtmış, silahları teslim etmişti…

Emperyalistler tarafından Osmanlı paylaşılmış, elde kalan Anadolu da işgal edilmiş durumdaydı…

Türk milletini yok etme planı var…

Yunan, İngiliz, Fransız, İtalyan kuvvetleri tarafından işgal edilmişti Anadolu…

**

Mondros Mütarekesi sonrası, Osmanlı Devleti topraklarını parçalamak isteyen Emperyalist Devletler, Osmanlıda yaşayan başta Ermeniler, Rumları ve ek olarak Kürtleri kışkırtarak bağımsızlık verme vaatleri yapıldı…

Dayanak ise; ABD Başkanı “Wilson İlkeleri” olarak bilinen söylemler…

Buna karşın Anadolu halkının vatanlarının bölünmesine, parçalanmasına karşı çıkmaması için çareler düşünüldü Osmanlı hükümetince…

 

Dönemin başbakanı (sadrazam) Damat Ferit Paşa Anadolu halkını karşı gelmemesi, direnç göstermemeleri için, ikna heyetleri kurar... Görevleri güya manevi telkinler yapmaktı; “…gelen işgal ordusu değil, halifeyi korumak ve İslami kurtarmak için geliyor, karşı çıkılmaması gereği var… Din adına hayırlı olur” telkinleri…

 

Dahası fetvalar yayınlatarak; İngiliz Muhipler Cemiyeti, İslam Teali Cemiyeti ve Kürt Teali Cemiyetleri, Ermeni Taşnaksutyan teşkilatının tehcir artıkları aracıyla bu fetvalar Yunan uçaklarıyla Batı Anadolu’da köylere kadar havadan atılır. Bunların ileri gelenlerin arasında da; sulu gözlü bay politikacıların çok sevdiği “İskilipli Atıf” vardır…

Amaç, Türk Milletini dini kullanarak yatıştırıp, “Anadolu’nun paylaşılmasını, esarete, bölünmeye razı etmek” üzere görevlendirilen ve adına “Heyet-i Nasiha” denilen heyetlerin kurulma kararı alınır… Tıpkı bugünkü “akil adamlar” heyeti gibi…

Damat Ferit; “Heyet-i Nasiha’nın” (Akil Heyetler-Nasihatçiler) kurulması için talimat verir...

Peki, bu fikir nereden çıkmıştı?

Sait Molla’dan...

**

Tarih 5 Nisan 1919, tam 94 yıl önce…

Dönemin başbakanı Damat Ferit Paşa, “Heyet-i Nasiha” konusunu anlatmak ve İngiliz subayların da heyete dâhil olmasını istemek üzere 5 Nisan 1919’da, İngilizlerin İstanbul İşgal Kuvvetlerinden Temsilci Webb’i ziyaret eder. “Heyet-i Nasiha” görevleri ve nasıl çalışacağı hakkında bilgi verir…

İngiliz subayların da heyetlere katılmasını ister.

Fakat İngiliz Webb, Subayların heyete katılmalarını, daha onurlu davranarak, kabul etmez.

**

Bu işgale karşı halkın direnişi, Mustafa Kemalin direnişi gündemde…

**

 “Heyet-i Nasiha”nın başkanlığını kim yaptı?

Her bir heyet yedi kişiden oluşmak üzere iki heyet oluşturulur...

Yani 14 kişilik liste (akıllı adam!!!), yedişer kişiden oluşan ve iki heyet…

**

“Heyet-i Nasiha” in İşleyişi:

a) Başkanlığını Şehzadeler yapacak.

b) Heyetlerde özellikle Ermeni ve Kürtler mutlaka bulunacak...

c) Heyetler, Anadolu’yu çeşitli yörelerini gezecekler.

d) İşgal ordularının Halife efendiyi korumaya geldikleri anlatılacak, manevi telkin!

e) Vuku bulacak bir direnişe taraftar olmamaları telkin edilecek…

f) İşgalin de, esaretin de “Allah istediği için” olduğu söylenecek…

g) İşgalcileri kızdırılmayacak. Buna gerek olmadığını, düşmanı yenmenin mümkün olmadığını, “kayıtsız şartsız teslim” olmak gerektiği anlatılacak, halk buna razı edilecek… Ana tema bu noktalarda düğümleniyordu… 

**

Bugünkü “Akil Adamlar” heyeti neler yapacak?

Aklı olmayan vatandaşa “akıl verecekler!”… Bu isimden o anlaşılıyor…

(İşin özü, tahmindir; “barış olsun ama ülke bölünsün önemli değil (belki), yeter ki ‘barış’ olsun (sanki iki devlet savaşmış), sakın teröristlerin affına karşı çıkmayın, anlayışlı olun, helalaşın, teröristin istedikleri verilsin, binlerce asker polis, öğrenci, çocuk katilleri serbest kalsınlar” mealinde nasihat edecekler…)

**

SONUÇ; Türk milleti; bu icraatın arkasındaki gerçekleri bilmelidir?

1-   Devletin, terör örgütüne teslim bayrağının ilanıdır.

2-   Devlet ile terör örgütünün eşitlenme işlemidir.

3-   Devlete isyan, silahlı kalkışmanın meşrulaştırılmasıdır.

4-   Siyasi erkin işlediği suça ortak aramasıdır.

5-   AKİL LİSTESİNE UYAR: ey akıllılar, farkındasınız herhalde, bay muktedirler suçlarına ortak arıyorlar. Sizler de suça ortak oldunuz. Bütün millet sizden davacı olacaktır. Suça ALET olduğunuzun farkındasınızdır. Yazık ediyorsunuz kendinize. Yol yakınken ayrılın o listeden…)

 

Şimdilik bu kadar… (Devamı var)

Yayın Tarihi
05.04.2013
Bu makale 8791 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Sevgili İbrahim Ekmekçi Bey, yazıma gösterdiğiniz ilgi ve katkı yapmak üzere yazdığınız güzel yorum ile anı konuyu daha da anlamlı kılmaktadır. Bütün mesele, Rasih Hoca gibi hocaların çoğalmasıdır. Merak ediyorum Antalyada görevli müftü, imam, muezzin gibi diyanet erbabı kaç kişi Rasih Hocanın gösterdiği hadssasiyeti şimdi gösterebilir? Ya da "benzer durum değil" bahnesine sığınıp, terör tarafından esir alınan iktidarın dolayısıyla devletin içinde bulunduğu felaketi kaç tane hoca efendi yazılı ya da sözlü olarak beyanda bulunabilir? Selam ile...

Ramazan Demir 02.05.2013

Değerli Öğretim Üyemizin, güncel ve acil olan konuyu aydınlığa kavuşturmak için yazdıkları, ibretle okunmalı, hatta, mümkünse yakınlarımıza, tanıdıklarımıza ulaştırılmalı, bilhassa, kendilerine "akil adam" sıfatı verilerek, ne denli bir fesatın içine düşürülen, bu zevata duyurulmalıdır. " TARİH TERKERRÜRDÜR, DİYORLAR. İBRET ALINSAYDI, TEKERRÜR MÜ EDERDİ" diyen şaire hak vermekle birlikte, Değerli yazarımızın tarihimizde yer alan bilgilendirmelerine, ben de "YÖRESEL BİR ANI" eklemeyi görev sayıyorum. Şehzade Başkanlığında İstanbul'dan yola çıkan, "HEYET-İ NASİHA" anlatıldığı gibi, Balıkesir, İzmir, Aydın'da, Mondros koşullarının ihlal edilmemesini nasihat etmekte, işgalcilere karşı çıkışın, daha kötü sonuçlar getireceği telkin edilmektedir. Bu günkü gibi, bağımsızlığın tehlikeye girdiğini gören, RASİH HOCA, büyük bir cesaret göstererek, Padişah'a ANTALYA'dan telgaf çeker. "Savaşmadan, direnmeden teslim olmak, dinimizce de, geleneğimizce de caiz değildir. Bir ışık gösterin de, şerefimizle bize yaraşanı yapalım.Gerekirse ölelim" diye yazar. Heyet, Denizli'ye henüz ulaştıtığında; 15.Mayıs.1919 Yunanlı'nın İzmir'e asker çıkarmasıyla, işin gerçek yüzü anlaşılır. Bu anekdot, yöremizin insanı, Akseki'li, 8.Dönem Antalya Milletvekili Rasih Hoca'yı (Kaplan) anaraken, güncel olayların paralelliği insanımızın uyanmasına, uyarılarınızın vesile olmasını diler; kutsal görevinizde başarılar dileriz

ibrahim ekmekci 26.04.2013

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!