Samsun Büyükşehir Meclisinde 'Muhsin Yazıcıoglu' tartışması!

Samsun Büyükşehir Belediye Meclis nisan ayı toplantısında sokak isimlerinin değiştirilmesiyle ilgili gündem maddesinde MHP’li ve CHP’li üyeler arasında tartışma yaşandı. Madde görüşmelerinde söz alan MHP’li üye Cemalettin Kola, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismi Samsun merkezinde çocuk parkına verildi. Park,  Yazıcıoğlu’nun adına yakışır şekilde düzenlenmedi. Biz, 2010 yılında önerge verdik. 2013 yılına kadar bir şey yapılmadı. Muhsin Yazıcıoğlu isminin daha iyi yerlere verilmesi düşüncesindeyim” dedi.

 Bu görüşmeler sırasında CHP’li üye Hayri Erdönmez, Muhsin Yazıcıoğlu’nu Türk büyüğü olarak görmediğini ve kendisi aklamadığı öne sürerek, “ Benim gözümde Türkiye ölçeğinde bunlar aklanmış insanlar değil. Önce kendileri 1980 olaylarında meydana gelen Kahramanmaraş ve Çorum olaylarının hesabını vermeli. Bu olayların bu kişilerle bağlantılı olduğunu düşünüyorum. O dönemdeki jenerasyondaki herkesten rahatsızlık duyuyorum “Diyerek cevap vermişti.

GAZETECİ OSMAN KARA: ERDÖNMEZİN RAHATSIZLIĞI…

Muhsin Yazıcıoğlu’nu yönelik bu sözler Samsun basında yer aldı. Gazeteci Osman konuyla ilgili yazısında şunları ifade etti.” Yazıcıoğlu’nu sevmeyebilir, eleştirebilirsiniz, bu en doğal hakkınız ama insaflı ve saygılı olmak şartıyla. Yazıcıoğlu 1980 öncesinin hesabını 1980 darbesinin sıkıyönetim mahkemelerinde verdi.  Sayın Erdönmez, keşke gündem maddesiyle sınırlı kalsaydı konuşmanız, keşke “bir çevre düzenlemesi” tartışmasında çerçeve dışına taşmasa ve bu talihsiz konuşmayı yapmasaydınız. Toplum sizden Muhsin Yazıcıoğlu’nun yargılanmasını değil, şu başkan vekili olduğunuz Atakum Belediyesi’nin kasasından çalınan ya da alınan paranın bulunması ve yerine konulmasını bekliyor.”  Şeklinde ifade etti.

 

ERDÖNMEZ’İN SÖZLERİNE YÖNELİK SİYASİLER NE DEDİ?

CHP İl Başkanı Mehmet Atalay:

Erdönmez'in sözleri kendi düşüncesidir. Ancak, elim bir kazada vefat etmiş bir insanın arkasından herhangi bir şekilde konuşmuyoruz. Rahmetli Yazıcıoğlu'na bakışımızda olumsuz bir yan yoktur. Erdönmez'in düşünceleri parti politikamız değildir. O kendi düşüncesidir. Özür dileyecek olan da varsa o bizler değiliz.

Alperen Ocakları İl Başkanı Coşkun Arslan:  

Rahmetli Yazıcıoğlu, her zaman birlik ve kardeşlikten yana olmuştur. Kahramanmaraş ve Çorum olaylarında ise hiçbir şekilde adı geçmemiştir. Şahsın bu olaylarla Muhsin Yazıcıoğlu’nu anması,ne kadar cahil bir insan olduğunu göstermeye yeter. Bugünün Türkiye’sinde gelişen ve yaşanan olaylar Muhsin Başkan’ın ne kadar haklı, ne kadar uzak görüşlü bir devlet ve dava adamı olduğunu bize göstermiştir. Erdönmez, Muhsin Yazıcıoğlu’nun aydınlık geçmişine bakacağına, şüpheli olarak gözaltına alındığı Milli Emlak Operasyonunda kendini nasıl aklayacağına baksın. Erdönmez, fırıldaklıklarının hesabını vermeden önce bu ülkeye hizmet vermiş dava adamlarına dil uzatmasın.

 

SAMSUN PLATFORMUNDA ERDÖNMEZ’İN SÖZLERİ TEPKİ ALDI

Konu platformun gündemine tarafımdan şu cümlelerle getirildi.” Özellikle o kazada hala bir suikast kokusu silinmemişken… Açıklığa kavuşmamışken… Ve yargılaması 1980 sonrası yapılmış bir siyasi hakkında ileri, geri ve de boş konuşmak bana etik gelmedi… “

 Embiya Sancak:

 Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu hakkında söylediklerine cevap vereceğim ama burada değil... Belki bir basın toplantısı yaparım. Yazıcıoğlu’nu en iyi tanıyanlardan biriyim. Şunu söyleyin rahmetliden rahatsız olandan kimseye fayda gelmez.

 

YAZICIOĞLU’NU KÖYLÜLER BULDU…!

31.03.2009 Tarihinde yazdığım bir köşe yazısında, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ve arkadaşlarının ölümü ile sonuçlanan o “şüpheli kaza” ve sonrasını anlatmıştım… Bu vesile ile hatırlatmak isterim… 

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu taşıyan helikopter düşmüş, köylüler bulmuş, haber veriyorlar: “Sağ kalan yok!”

Umutlu bekleyiş bitti. Yazıcıoğlu ve arkadaşları için çok geç kalınmıştı. Kahramanmaraş’ın Döngel Köyü’nden gelen haber herkesin yüreğini yaktı. Helikopter enkazına devlet değil de 17 köylü ulaştı. Üstelik o dondurucu soğuğa, teknik imkânsızlıklara ve tüm olumsuz şartlara rağmen…

Enkaza ilk ulaşan 17 kişilik ekipte yer alan ve donma tehlikesi geçiren köylülerden Mustafa Gök, hastaneye kaldırıldı. Devlet, o sırada hala ters yönde arama yapıyordu.

 

NEDEN BULUNAMADILAR?

Bu teknoloji çağında, bu yaşananları anlamak bana çok zor geliyor. Çok sayıda soru işaretinin bulunduğu tuhaf bir durum. “Nasıl olur?” diye düşünüyorum.

Köylünün imkânsızlıklar içerisinde ve zor şartlar altında enkaza ulaşması, ama donanımlı ve her türlü teknolojiyi kullanan 3 bini aşkın görevlinin enkazı bulamaması? Sizce bu olayda bir tuhaflık yok mu? Devleti temsil eden hükümet sorumluları, orada can çekişen insanları neden bulamadılar? Neden o insanların can çekişerek ölmesine engel olamadılar? Neden yardım edilemedi?

Helikopter kazasından ayağı kırılmış halde kurtulan İHA Muhabiri İsmail Güneş, 25 dakika 112 ile görüştü. Bunca görüşmeye rağmen kaza yeri niçin tespit edilemedi? Bunu anlayabilmek mümkün değil.

Demek ki kötü niyetli kişilerin kullandığı bir helikopter ülkemize girse, biz o helikopterin yerini de tespit edemeyeceğiz. Hani biz Amerika’dan sonra dünyanın en teknolojik gece görüşlü helikopter filosuna sahiptik?

Milletin efendisi köylü, devletin bulamadığı enkazı buldu. Köylü, ‘Belki bir can kurtulur’ umuduyla enkazı bulmak istediği için, buldu. Şu sorular çok kafamı kurcalıyor:

Bu insanları bulması gerekenler acaba neden bulamadılar? Madem bu insanlar, bulunamayacak bir yerdeydiler, köylü nasıl buldu? Üstelik bir yerleşim yerinden helikopterin düşüşünün görüldüğü de iddia ediliyor. Neden?

 

MİLLET OLARAK ÇOK ÜZGÜNÜZ

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Kimler tarafından, ne şekilde yönetiliyoruz? Bizi yönetenler, bize karşı olan sorumluluklarını nasıl yerine getiremezler? Bir devlet adamı olan Muhsin Yazıcıoğlu ile arkadaşlarını nasıl bulamazlar? Milletçe, partili, partisiz ağlıyoruz. Üzülüyoruz. Aramalar sırasında, Ankara’da uzun süre Muhsin Yazıcıoğlu ile çalışan Yeni Alanya Sorumlu Müdürü Serhan Altıparmak’ın çaresizliğini gördüm. Gözü televizyonda, güzel bir haber, küçük bir umut ışığı için çırpınıyordu. Telefonunu elinden bırakmıyordu. Çaresizliği karşısında moral vermek için “Yazıcıoğlu, komando eğitimi almış, sporcu bir insan. Kendisini mutlaka kurtarır” dedim sürekli. Ama tüm çabalarıma rağmen gözlerindeki umutsuzluğu ve yaşları gördüm…

Ama bence esas üzülmesi ve oturup ağlaması gerekenler, hükümet temsilcileridir.

Sonuç olarak ülkemizin bir değeri olan Yazıcıoğlu ile arkadaşları, helikopter kazasından kurtuldular ama ülkemizin karlı dağlarında donarak öldüler. Helikopterle düştükten sonra “Birileri gelip, bizi kurtarır” diye beklediler. Çünkü onlar bu ülkeye çok inanıyor, çok güveniyorlardı. Ama güvendikleri dağlara kar yağdı!...
Yayın Tarihi
14.04.2013
Bu makale 8496 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!