Henri
Cartier Bresson; “Fotoğraf çekmek,
insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir” der, ekler: “Fotoğrafı
makine değil, insan çeker.”
Sarıyla morun ebruli
kokusu kaplar her yanı Safranbolu’da. Güneş, yedi renkle doğar konakların
üstüne. Doğadaki ruhlar, aşka koşar tüm
saltanatıyla. İlmek ilmek dokunan tarihte sanki saat
kulesi zaman uyutur cennet ortamda. Zafer sarhoşluğundaki ihtişamlı evler göz
kamaştırır adeta. Karadeniz bulutu, tarih boyunca Hititler, Frigler,
Lidyalılar, Persler, Helenistik krallıklar, Romalılar, Selçuklular ve Türk Beylikleri
hâkimiyetindeki geleneksel Türk evleriyle ünlü müze görünümündeki Safranbolu’yu
sarıp sarmalar. Kervansarayı, tarihi
“İpek Yol” ile Antik devirde Paplagonya
bölgesinde dünya kenti unvanıyla ödüllendirilir, dünya mirasındaki yerini alır. İki üç katlı ahşap evler,
kendine özgü mimarîsiyle zengin kültür mirası ve doğal güzellikleri taşır sanata.
Kaya mezarları, su kemerleri, camiler, hanlar, hamamlar mozaiklerin
bileşkesidir.
Avrupa Kültür Başkenti projesi kapsamında 2020
olimpiyatlarına giden yolda İstanbul’u ve ülkemizin bilinmeyen imajını tanıtan, “İstanbul Avrupa Başkenti, Yurtiçi ve Uluslararası
Fotoğraf Sergileri Projesi”ni üstlenen Fotoğraf Ustası Kayıhan Bölükbaşı, işte
bu seyr-ü seferde 20 Mayıs 2013 Pazartesi günü saat:
14.00’de “Cıngıllıoğlu Sanat Galerisi”nde eserlerini görücüye çıkartacak. Beş
yıl içinde yurtta yirmi, yurtdışında yirmi olmak üzere toplam kırk sergi açacak
Kayıhan Bölükbaşı. Bu defa Safran Çiçeği’nin anayurdu Safranbolu’ya götürecek
İstanbul’u...
Makinesine hükmeden Kayıhan Bölükbaşı’nın gözü kılavuz, aklı terazidir sanki. Fotoğraf çekerken
rüzgârın hızını kestirir, arka alana düşen
ışığa dikkat eder; sisi, dumanı, yağışı, tozu toprağı hesaplayan, ters ışığı çok
iyi kullanan gözlemci ender ustalardan birisidir.
Kayıhan
Bölükbaşı’nın sergisini gezerken eserlerindeki üçboyutlu görüntüyü yakalayacak,
tablolarda yitecek ve duyguların özgürlüğüne tanık olacaksınız.