Geçtiğimiz
hafta içinde Antalyalı bir gazeteci, Ermenek Mahallesi muhtarından rüşvet
istediği iddiasıyla suçüstü yakalanarak tutuklandı. Konu yargıya intikal ettiği
için yorum yapmamız doğru olmaz ancak şu kadarını söyleyeyim, artık seçim
sürecine girildiği için önümüzdeki günlerde bu ve buna benzer bir çok olaya
şahit olacağız. Çünkü gazetelere ve tv’lere çıkmak için özellikle partilerin
önce aday adayları sonra da adayları büyük bir mücadeleye girecekler. Seçim
gününe kadar bazı adaylar ve partilerin üst düzey yöneticileri, ipi
göğüsleyebilmek için bir çok harcama yapacak ve bundan yazılı ve görsel basın
da bir şekilde payını alacak. Ancak bunu yaparken, her iki tarafın da çok
dikkatli olması gerekiyor. Çünkü konu hassas ve içimizden çıkabilecek bir çürük
elma mesleğimize hiç de ummadığımız kadar zarar verebiliyor. Tıpkı, AGC Başkanı
Mevlüt Yeni’nin de söylediği gibi; “Yaşanan olayın münferit bir olaydır.
Kesinlikle Antalya'da görev yapan diğer gazetecilere mal edilmemelidir. Ancak bu
olay göstermiştir ki gazeteciler işlerini yaparken çok dikkatli olmalıdır. Her
meslekte, mesleğini kötüye kullanan kişiler çıkabilir. Ancak biz gazeteci
olarak ilişkilerimize ve işlediğimiz konulara, yanlış anlaşılabilecek
görüşmelere dikkat etmeliyiz.“
+++++++++
BASINDAN
HABERLER… BASINDAN HABERLER..
BYEGM’DEN
SEMİNER
Basın
Yayın ve Enformasyon İl Müdürlüğünce Eylül-Ekim ayları içerisinde yerel medya
mensuplarına yönelik olarak “İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitim Semineri”
düzenleyecek. Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “İş Sağlığı ve
Güvenliği Yönetmeliği”nin ilgili hükümleri işverenin çalışanlarına “İş Sağlığı
ve Güvenliği” konusunda eğitim aldırma yükümlülüğünü getirmesi nedeniyle İl
müdürlüğünce planlanan seminer ile yeel medyanın desteklenmesi amaçlanıyor.
SABAH
MUHABİRLERİNE SALDIRI
Sabah
Akdeniz Haber Müdürü Öner Şan ve muhabir Can Yücel’e Düden Parkı civarında SİT
alanı içerisinde düğün salonu yapmak isteyen firma elemanları tarafından bir
saldırı gerçekleştirildi. Şan ve Yücel, silahla tehdit edildi ve görev
araçlarına zarar verildi. Meslektaşlarımıza yapılan bu saldırıyı esefle kınıyor
ve bir daha tekrarlanmamasını temenni ediyoruz.
+++++++++
Arkadaş
ve dost
Arkadaş evinize geldiğinde misafir gibi davranır...
Dost geldiğinde buzdolabını açıp istediğini alır...
Arkadaş senin ağladığını görmez...
Dostunun omuzu ise senin gözyaşlarınla ıslanır...
Arkadaş davetine katılınca bir paket hediye ile gelir...
Dost sana yardım etmek için erken gelir; toparlanman için geç gider...
Arkadaş, onu o yattıktan sonra ararsan rahatsız olur...
Dost neden bu kadar geciktiğini sorar, derdini anlatmak için...
Arkadaş bir kavgadan sonra her şeyin bittiğini düşünür...
Dost ise tekrar arar...
Arkadaş senin daima onun arkanda olmanı ister...
Dost ise her zaman senin arkandadır...
Arkadaş zaaflarınızı öğrenir ve onları kullanabilir...
Dost zevklerinizi öğrenir ve onlara hitap eder...
Arkadaş zayıflıklarınızı bilirse başınıza kakar...
Dost zayıflıklarınızı bilirse örtmeye çalışır...
Arkadaş sizi ikinci görmek ister, Dost ikinciniz olmaktan şeref duyar...
Arkadaş sıkıntınız olmadığında yanınızdadır...
Dost sıkıntınız olduğunda size koşar...
Arkadaşlarınıza siz huzur vermeye çalışırsınız...
Dostlarınız size huzur vermeye çalışır...
Arkadaş bu mesajı okur ve siler...
++++++++
Önce
insan olmak
Almanya’da
bir lise müdürü, her eğitim öğretim yılı başında öğretmenlerine şu mektubu
gönderirmiş.
“Bir
toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi
gereken şeyleri gördü. İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği
gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi
bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite
mezunlarının vurup yaktığı insanlar.
Eğitimden
bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur. Öğrencilerinizin insan
olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli
psikopatlar üretmesin. Okuma yazma, matematik, çocuklarınızın daha fazla insan
olmasına yardımcı olursa ancak o zaman önem taşır.”
+++++++++
HAFTANIN
FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..
MANTIKLI
VE YASAL
Bir
öğrenci, lojistik ve organizasyon dersinin yazılı sınavından kalıyor.
Öğrenci:
Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu hiç anlıyor musunuz?
Profesör:
Evet tabi ki. Yoksa nasıl profesör olabilirdim?
Öğrenci:
İyi o zaman. Size bir şey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben
kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat bununla beraber eğer cevabı
bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz.
Prof:
Anlaşıldı tamam. Sor bakalım.
Öğrenci:
Yasal olup da mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olup da yasal olmayan nedir? Ve
de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir?
Profesör
iyice bir düşündükten sonra hiç bir cevap veremiyor. Ve o öğrenciye iyi not
vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve aynı
soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor:
-
Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir kadınla evlisiniz. Bu yasal ama bununla
beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı
ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu
geçiriyorsunuz oysa ki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal.
HAFTADA
3 KEZ SEKS
Yetmiş
beş yaşlarındaki bir kadın check-up için doktora gider. Doktor ona daha fazla
fiziksel aktiviteye ihtiyacı olduğunu söyler ve haftada en azından 3 kez
seksüel ilişkide bulunmasını tavsiye eder. Bir parça mahcup olan kadın doktora:
-Lütfen
kocama söyleyin.
Doktor
bekleme odasına gider ve karısının haftada üç kez seks yapmaya ihtiyacı
olduğunu söyler.
Seksen
yaşlarındaki adam sorar:
-Hangi
günler?
Doktor
yanıtlar:
“Pazartesi,
Çarşamba ve Cuma en ideali olur.”.
Adam:
-
Pazartesi ve Çarşamba günleri onu ben getirebilirim, ancak Cuma günleri
otobüsle gelmesi gerekecek.