Gazetecilik ve etik!..

Gazetecilik mesleği meşakkatli iştir ama aynı zamanda candır. Bir kez başladın mı, kolay kolay bırakamazsın. Az kazanırsın, güçlükle geçinirsin, kredi kartı borcunun hesabını yapamaz duruma gelirsin ama bir türlü de bırakıp başka bir işle uğraşamazsın. Bırakamazsın, bırakmak istemezsin. Annen, baban, eşin, dostun ‘bırak artık şu işi, git kendine adam gibi para kazanacağın bir iş bul’ derler. Her seferinde onları tersler, konuyu açtıklarına bin pişman edersin. Hatta çoğu zaman kalplerini kırarsın. Nice para babalarının, mevki ve makam sahibi insanların; tanışmak, sohbet etmek ve aynı ortamda bulunmak istediği bir çok ünlü isimle kanka, dost ya da arkadaş olursun. Ama iş habere geldiğinde, en yakının bile olsa görmezden gelemezsin. İstemesen bile onların da anlayışına sığınarak bir şekilde kamuoyunu bilgilendirme görevinizi yerine getirirsin. Bunu yaparken için acır ama yine de gazete sütunlarına taşırsın haberini. Ola ki bunu yapamadın işte o gün uykuların kaçar, meslektaşlarının yüzüne bakamazsın. Hadi yine adamını kıyak geçmişsin cümlelerini duymaktan korkarsın. İşte böyle bir meslektir bizimkisi..
Ancaaak bizim mesleği icra etse de ve isminin önünde gazetecilik titri olsa da, her köşe yazan “gazeteci” değildir. Gazeteci, evine ekmeğini bu meslekten kazandıklarıyla götüren kişidir. Öyle devletin ya da meslek odalarının ihalelerine giren, gazetecilik mesleğinin avantajlarını rant için kullanan kişiler –ki onlar 3-5 kişiyi geçmez-  bizden olamazlar.
Kamuoyu bu ayrımı yapmakta zorlansa da, biz içimizdeki müsveddeleri çok iyi tanıyoruz. Bu böyle bilinsin.

++++++

BASINDAN HABERLER.. BASINDAN HABERLER..

YENİ SABAH’TAN AYRILDI
Sabah Gazetesi Antalya Temsilcisi Mevlut Yeni, 23 Ocak itibariyle 5 yıldır sürdürdüğü görevinden ayrıldı. Yeni yaptığı açıklamada, kendince haklı nedenleri bulunduğunu belirterek,
Antalya Gazeteciler Cemiyeti ve Akdeniz Gazeteciler Federasyonu Başkanlığı gibi hassas mesleki görevlerde bulunması nedeniyle ayrılma gerekçeleriyle ilgili detaylara mecbur kalmadıkça girmek istemediğini söyledi.

CİNOKUR DÖNÜYOR
Anadolu Ajansı’ndan emekli olduktan sonra kısa bir süre siyasi danışmanlık yapan Fikir Cinokur muhabirliği geri dönüyor.  Cinokur, Dünya Gazetesi Antalya Şubesi’nde çalışmaya başladı.

EXPO’DAN FOTOĞRAF YARIŞMASI
Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği geleneksel Hasan Özkay Fotoğraf Yarışması içerisinde “EXPO 2016’ya Doğru Antalya” adlı ödüllü yeni bir yarışma düzenlenecek. Yarışma, EXPO 2016 Antalya’nın açılacağı 2016 yılına kadar, 3 yıl boyunca yapılacak. Bu kategoride gazetecilerin EXPO 2016 Antalya ile kent dokusunu içeren konulu fotoğrafları yarışacak.

+++++++

Antalyalı olmak!...

KIZ: Nerelisin?
ERKEK: Antalya. sen?
KIZ: İstanbul. . .
ERKEK: Hmm ne güzel.
KIZ: Tabiki de güzel İstanbul'un yanına yaklaşamaz bile Antalya...
ERKEK: Hadi ya Anlatsana şehrini bizde bilelim!
KIZ: Çok geniş sokakları güzel binaları zengin buranın görgülü insanları koskoca sahil manzaralı şehir aşkı İstanbul burda herkes fiyakalı kısa ve öz ayrıca çoğu şarkılar İstanbulu anlatır şekerim Peki ya senin şehrin?
ERKEK : Dardır sokakları, serseridir bu şehrin çocukları.. ANTALYA kardeşliktir bize gidelimdir, bizde yiyelimdir, bizde kalalımdır... Bende para var oğlum sen geldir.. Beraber dayak yiyip kahkahalarla seneler boyu hatırlamaktır... Sevgidir ANTALYA... , İstanbullu gibi denizini boğazını değil sebepsiz yere seversin ANTALYA'yı. Tıpkı anneni sever gibi karşılık beklemeden... Annelerin oğullarını gönderirken "dikkatli ol oğlum" değilde, "kimseye bulaşma oğlum" dediği yerdir ANTALYA.. "Yanında kız arkadaşı var boşver"dir ANTALYA.. İşte bu yüzdendir ki; sizin orada dost dediklerinize, biz ANTALYA'da KARDEŞ deriz... Çoğu şarkı İstanbul'u anlatır...
Çünkü; ANTALYA anlatılmaz yaşanır!!! (Alıntı)

+++++++

HAFTANIN SÖZÜ

Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama kardeşçe yaşamayı öğrenemedik. (M.L.KING)

+++++++++

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

DİLENCİ İLE YATAKTA
Yaşlı ve zengin adam iş seyahatinden döndüğünde karısını yatakta bir dilenciyle görünce kızgın:
 “Beni aldatacak başka birini bulamadın mı?” diye haykırdı.
Karısı umursamaz bir tavırla:
 “Napayım. Kapıyı açtığımda bana kocanıza ait kullanmadığı bir şey verir misiniz?”, diye sormuştu.

NE BİÇİM KADINSIN
Evlenen delikanlı, gerdeğe girdiği gece karısının kızoğlankız olmadığını anlayınca çok canı sıkılıp o gecenin sabahı erkenden kahveye gitti. Kahveden eve dönüşünde uzun uzun çaldığı kapı bir türlü açılmadı. Neden sonra kapıyı açan karısına delikanlı çıkıştı:
- Kapıyı niçin geç açtın?
- Küpe takmak için kulaklarımı deldiriyordum da...
Delikanlı bağırdı:
- Sen ne biçim kadınsın be? Ananın evinde deldireceğin şeyleri kocanın evinde, kocanın evinde deldireceğin şeyleri de ananın evinde deldiriyorsun!

EVLİLİĞİN İLK GECESİ
Evliliğin ilk gecesiydi. Gelin de, damat da son derece utangaçtı. Sıra soyunup gece kıyafetlerini giymeye gelince son derece utanan gençler birbirlerine arkalarını dönüp bu işi böyle halletmeye karar verirler.
Arkalarını dönüp birbirlerine bakmayacaklarına dair şeref sözü verirler.
Utangaç gelin valizini açıp da annesinin koyduğu kısacık siyah ütüsüz geceliği görünce utangaç ve sinirli söylenmeye başlar:
- Bu da ne böyle? Simsiyah ve küçücük? Üstelik de buruş, buruş...
Damadın öfkeyle ve üzgün sesi onu bastırır:
- Seni kalleş seni... Hani bakmamak için söz vermiştin?

YENİ EVLİ ÇİFT
Yeni evli çift nikâhtan hemen sonra seyahate çıkmıştı. Gecenin geç saatine kadar konuştular, konuştular... Bitişik kompartımandaki yaşlı adamcağız, bu konuşmalardan bir türlü uyuyamadı.
Yeni gelin sık sık:
“Ah!” diyordu, “Evlendiğimize bir türlü inanamıyorum, sevgilim.”.
İhtiyar adam dayanamadı, ara bölmeye vurdu:
- Evladım, genç eşine evlendiğinizi ispat et, inansın da... Uyuyalım artık...

++++++++