Yazıklar olsun böyle şehirciliğe!

 

Yoksa yazı başlığı şöyle mi olmalıydı:

—Yazıklar olsun böyle belediyeciliğe?

“Sırası mı hocam? Yakında yerel seçimler var!” Diyebilirsiniz.

Evet! Sırası…

Testiyi kırmadan Nasrettin Hoca örneğindeki gibi tokadı atalım istiyorum.

Bakınız bundan daha on yıl önce Antalya’ya bahar geldi mi sokaklar ve caddeler denizden esen rüzgârın da etkisiyle mis gibi turunç kokardı. Şimdi o koku hak getire. Çünkü cadde ve sokaklara ekilip büyütülmüş turunç ağaçları belediyelerin kaldırım yapbozları yüzünden yok edildi. Yerlerine ekilen gölgesi olmayan, sarı toz çiçeği çevre kirliliği yapan ağaçlar kondu.

Oysa Antalya’nın üç önemli simgesi vardı.

Birincisi altın güneşi…

İkincisi pırıldayan kumsalları…

Ve üçüncüsü de turunç çiçekleri…

Üçüncü sembolü artık kartpostal ve tanıtım broşürlerinde…

Birde film festivali etkinliklerinde köşeye bucağa konan kadın heykellerinin elinde kaldı… Yani altın portakal simgesi sadece obje durumuna düştü.

On yıl ve daha öte yıllarda Antalya’nın sahipleri vardı. Sayın Hasan Subaşı bu isimlerden biriydi. Ve yürekli Cevat Alp gibi gazeteciler. Portakal ağaçları yaşasın diye yürekten mücadele ettiler. Dokuma’dan Kepez’e doğru çıkan yollun ortası turunç fidanlarıyla donatıldı. Ancak yeterli gözlem ve bakım olmadığı için çoğu kuruyup gitti.

Bu yazıyı 20 Mart 2014 tarihinde kaleme alırken Muratpaşa İlçesinin bir kaça mahallesini gezdim. Sokak aralarında dalları beyaz ve sarıya kesmiş turunç ağaçları aradım. Hatta hızımı alamadım Orman Bölge Müdürlüğü ile Tarım İl Müdürlüğünün bahçelerinde turladım. Maalesef bir iki yaşlı turunç ağacı dışında ot sineklerin uçuştuğu ve bakımına pek de özenilmemiş yorgun ağaçlarla karşılaştım.

İlgisizlik, ileriyi görememe canım portakal, limon ağaçlarının canına okumuş.

Çakırlar, Bahtılı, gibi portakal, mandalina, limon bahçeleri de yavaş yavaş yerlerini iğrenç beton yapılara teslim etmeye başlamış.

Yakında yerel seçimde seçmenle hesaplaşacak belediye reisleri. Programlarına baktığımızda Antalya’nın turunç örtüsüyle ilgili tek bir proje olamadığını görebiliyoruz.

Dün:

“Güneşin sofrasına oturtacağız kenti.” Diyenlerin bile plan ve programına yitip giden büyük turunç bitkisi yok.

Yani…

Antalya’nın belediyeleri sağa sola parklar serpiştirerek göz boyarken asıl hayati önem arz eden turunçgillerin yok oluşunu Antalya halkına yaşatmaya devam ediyorlar.

Kentin göbeğindeki Orman Bölge Müdürlüğü de Çallı’ya uzanan ihata duvarının kenarında gölgesini kaybetmiş çam ağaçlarını ha babam yaramaz oğlanların başı gibi tıraş etmeye devam ediyor.

Turun kokulu Antalya giderek ruhsuz, tatsız, tuzsuz bir kente dönüştürülmeye devam ediliyor.

Kısacası Antalya sahipsiz!

Antalya halkı pencereden bakarken camı da görebilecek yöneticiler arıyor.

Peki, var mı?

Bence yok!

Kanıtı bu yazının içinde anlattıklarımdır…

 

Yayın Tarihi
23.03.2014
Bu makale 2617 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!