Ölülerimizi Yakacaklarmış, Mış Mış.

Seçime sayılı günler kala atmak, tutmak, bel altı vuruşu yapmak serbest oldu, sanırım.

Başbakanı sinirlendiren ve öfke nöbetleri geçirmesine sebep olan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’a amansızca vurulmak istenmesinin sebebi bu olsa gerek.

Dünya kenti Antalya’da yaşayacaksın, gelirinin büyük kısmı turizmden olacak.

Her yıl şu kadar turist geldi diye kasım kasım kasılacaksın.

Şu kadar yabancı uyruklu buradan ev aldı, yerleşti diyeceksin.

Adamlar gelsin, dolar, euro bıraksın diye takla atacaksın.

Esnaf dükkanlarının ismini garden cafe,, Shakespeare cafe, starbucks gibi isimlerle süsleyecek.

Ama o sağmal inek gibi gördüğün yabancıların istekleri doğrultusunda adım atmayacaksın.

Antalya ve ilçelerinde yerleşmiş binlerce yabancı uyruklu insan yaşıyor.

Bunların kimisi buralardan ev almış, kimisi bir Türk’le evlenmiş.

Bu insanların kendine göre dini inanışları, töreleri ve ritüelleri var.

Parasını aldığın bu insanların bu hizmetlerini de karşılamak zorundasın.

Nasıl ki Almanya’da, şurada, burada yaşayan vatandaşlarımız için bize özgü ihtiyaçlar için o devletlerden ve şehirlerden taleplerimiz oluyorsa, bizde yaşayan yabancı uyruklu insanlarında bizden talepleri var.

Buraya kadar anlattığım konuda anlaşılmayan bir durum var mı sevgili okur?

Sanırım anlaşılmıştır.

Bir gazeteci arkadaşımız dün yazısına şöyle bir başlık atmış: “Akaydın’a oy verelim de ölülerimizi mi yaksın?”

Kocaman bir hayda çekerek yazıyı okuyorum ve bizim başkan neden böyle bir şey söylesin herhalde yanlış anlaşılan bir durum var diyorum.

Başbakan da miting için geldiğinde bu konuyu gündeme getirmişti.

Yazar arkadaşın yazısından küçük bir alıntı yapalım: “Uyan ey Antalyam!. Bunun anlamı, ÖLÜLERİ YAKMAK’tır.

Peki neden söyledi bu sözleri Akaydın? O tarihte Antalya’da mezar yeri kalmadığını ve doğru çözüm olarak bunu gördüğünü anlatmak için” diyor arkadaş.

Tabii böyle bir iddia olunca Google babaya danışacaksın, bende açtım Google’u ve o günlerdeki haberleri taradım ve yazar arkadaşın yazısında itinayla paylaşmadığı, hatta sakladığı diyeyim bölümleri buldum.

30 Temmuz 2012 tarihli Akşam gazetesinden.

“PROJE KREMATORYUM

Antalyalı firma Türkiye'de yerleşik olan yabancıların talebi üzerine Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne krematoryum (cenazenin yakıldığı yer) projesi sundu. Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, kentin üç aylık mezar yeri kaldığını çözümün ise krematoryum olduğunu belirtmiş, 'Aslında doğru çözüm o ama Müslüman bir ülkedeyiz' demişti. Fempa Yönetim Kurulu Başkanı Murat Arslanoğlu'nu ise nisan ayında projesini sundu. Proje inceleme aşamasında. Arslanoğlu, projesi için seçilen yeri Yurtpınar Kurşunlu Şelalesi mevkiindeki ormanlık alan olarak belirtiyor, yabancılardan yılda en az 200 yakma talebi geldiğini ifade ediyor. Arslanoğlu şöyle konuştu: Antalya'da yaşayan ya da tatile gelen turistlerin ölümlerinde hizmet veriyoruz. Son yıllarda yabancıların yakılma isteğiyle çok karşılaşıyoruz. Ancak bu imkan olmadığı için, ülkelerine göndermek zorunda kalıyoruz. Krematoryum açılırsa Türkiye hem turizm hem insan hakları açısından sınıf atlar diye düşünüyorum. Türklerden de talep var ama yeterli değil.”

İşte sevgili okur 2 sene önce burada yabancı uyruklulara cenaze hizmeti veren şirketin belediyeye sunduğu bir proje sanki Akaydın Başkan’ın projesi diye seçim önü ısıtılıp ısıtılıp gündeme getiriliyor.

Akaydın başkan bu konuda çalışma yapmış mı veya böyle bir olay gerçekleşmiş mi gerçekleşmemiş.

Olmuş mu olmamış, peki neden şimdi gündeme getiriliyor sizce, amaç dini konularda hassas vatandaşlarımızı Akaydın’a karşı kışkırtmak.

Yazar arkadaş dini konularda bu kadar duyarlıysa ki duyarlı olduğunu biliyorum.

Egemen Bağış’ın bakara makara alayı konusunda iki kalem yazmasını beklerdim.

Hükümetin eski bakanının dinimize yapmış olduğu hakareti görmeyip, aslı astarı olmayan bir konuda yorum yapmasını da manidar buluyorum.

Bu bir polemik yazısı değildir bilhassa belirtirim.