O ölümsüz türküsünde şöyle seslenirdi Neşet Ertaş:
“Ölürüm sevdiğim zehrim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin”
Sevmenin böylesine yalın anlattığı nice güzel mısralar vardır. Ama rahmetli Ertaş’ın bu dizelerinde sevmek bireysellikten çıkıp toplumsallığa dönüşür. Ve bu türkü söylendiğinde Anadolu’nun koca yürekli insanlarını düşünürüm.
O insanlar ki yüreklerinde saflığı yaşatırlar. O saflık ki onları nice tilkilerin hain tuzaklarına düşürür. Kanarlar, yaralanırlar ama yüreklerine acıyı bal eyleyip çalarak yaşarlar.
Kin bilmezler…
Küs durmazlar…
Sıcacık bir gülümseyiş, candan bir merhaba, müşfik bir el dokunuşunda gönül kapılarını ardına dek açarlar.
Çünkü geleneklerinde öç yoktur.
Çünkü kültürlerinde Yunus Emre, Mevlana hoşgörüsü vardır.
Çünkü Anadolu’nun bereketli ve kutsanmış topraklarındaki bilgelerin öğretisiyle yoğrulmuşlardır.
Zalime el vermezler.
Zulme boyun eğmezler.
Yalan, dolanı hanelerinden içeri salmazlar.
Hırsıza, uğursuza bel bağlamazlar.
Ve işte o insanlar için büyük sınav günü gelmiştir.
O halde bir kez daha diyorum ki!
Selam olsun onlara!
Selam olsun Anadolu’ya!
O türküdeki gibi…
—Ölürüm Anadolu’m için… Zehrim sensin
Evvelim sen oldun, ahirim sensin!