İğrendiren sonuç!

Ne yazık ki çok önemli bir yerel seçim süreci iç karartıcı fotoğraflarla, o bilindik güvensizlik aşılayan iddialarla tarihe geçti.

Demokrasi veya demokratik naralarının atıldığı söylemlerin içi kof çıktı.

Bir seçim sonrası düşünün ki ertesi sabah uyanan milyonlarca insan kaygılı, umutsuz olsun. Ve birbirinin gözleri içine bakan yurttaşlar:

“Benim oyum üzerinde oyunlar mı oynandı?” Soru işaretinin çengelinde asılı kalsın.

Elbette ki her seçim sonrasının bir galibi bir mağlubu olacaktı. Ancak 30 Mart’ın fotoğrafında şüpheler, çelişkiler var. Öyle olduğu içindir ki yurdun birçok noktasında Yüksek Seçim Kurullarına itirazlarda bulunuldu, kazandım sanan partilerin kazanmadığı neticeleri haber ajansları tarafından halka duyuruldu.

Bir sonuç için itirazlar olmalı mıydı sorusunun yanıtı elbette ki bizim ülkemizde demokrasi var, bizim ülkemiz hukuk devleti var deniliyorsa eğer evet olmalıydı.

Adalet ve hukuk maalesef seçim öncesi söylencelerde dillendirildiği gibi şaibe altında kalmıştır. Türkiye’nin seyrinde olan ülkeler ise bu kara mizah görüntümüzü ibretle izlemektedir.

Hukukun ayaklar altında kalmaması için Yüksek Seçim Kurulunun her seçim sonucunu kılı kırk yarar biçimde yeniden incelemesi gerekiyor. Bu yapılırken de politik kimliklerin, seçim görevlileri etkileyici davranış sergilememeleri ve demeçlerde bulunmamaları gerekiyor.

30 Mart 2014 akşamından bugüne kadar yansıyan ve yansımaya devam eden utanç tablosu ancak hukuk ilkelerinin ön planda tutulmasıyla ortadan kalkar…

30 Mart 2014 Yerel Seçimleri gerek partilere gerek de oy kullanma iradesini namus ve onuru sayan seçmen yurttaşa ibretlik bir deneyim olmuştur. Bir sonraki seçimde oy kullanmak dışında kullandığı oyuna ve sandık bölgesine sahip çıkacaktır.

Helal oyla başkanlık kazananlara başarı dilerken, milli iradeye haram bulaştıranları da ne yazık ki ilahi adalete havale etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor.