Ağzımın tadı

Ağzımın  tadı   yoksa  , hasta   gibiysem,

Boğazımda düğümleniyorsa lokma,

Buluttan nem kapıyorsam,  vara yoğa

Alınıyorsam geçimsiz    ve  işkilli,

Yüzüm öfkeden karaya çalıyorsa,

Denize bile iştahsız bakıyorsam,

Hep bu boyu devrilesi bozuk düzen,

Bu  darağacı  suratlı  toplum.

            Işıklar  içinde  yatsınlar.  İki  değerli  ozanımız Oktay Rıfat ve Sabahattin Ali’yi ölüm yıldönümlerinde ANSAN da andık. Etkinliği Harun Yiğit sundu. Süleyman Sırrı Yağlı hoca Oktay Rıfat’ı, Mustafa Ceylan da Sabahattin Ali’yi anlattılar. Şiirleri okundu.(Ağzımın Tadı ) şiirini de ben seslendirdim. Özellikle son zamanlardaki ruh halimle özdeşleştiği için bu şiiri kendime yakın buldum. Zaman denen  sihirbaz , elinde  kalemiyle,fırçasıyla,silgisiyle ışık hızıyla gelip geçiyor.Yazıyor,çiziyor,siliyor.Umurunda değil insanoğlu. Yersen diyor. Biz insanlar da ,felsefeler üretmeyle çalışarak ,yaşadıklarımızı kolay kılmaya çalışıyoruz.Hoş insanoğluna da kolay kolay yaranılmaz ya. Dingin , sakin hava bulsak,fırtınayı,yağmuru özleriz. Acı bulsak, tatlıyı sayıklarız.Sözün özü kolay  kolay  yaranılmaz bu insan oğullarına.

            Her şeye  karşın iyi  ki  güzel sanatlar var olmuş. Toplumun  en büyük  terapisti  sanat uğraşıları. Bizzat yapmasanız bile, dinlemek, izlemek, gözlemek güzel.

            Bu arada  Antalya  yeni  Güzel Sanatlar Galerisine de kavuştu. Umarım, güzel sergiler izler, söyleşiler,  dinletilerle  ruhlarımız  tazelenir. Antalya’ya sanat yakışıyor dostlar. Sanatçılar da. Lütfen birileri silkinsin ve   kendine   gelsin . Güzel  sanat  mekanlarının  kapılarına kilit vurmasın.

            Yaşam sonsuz değil. Ben insanların yaptıklarıyla, yaratılarıyla sağlıklarında anılmalarından yanayım. Anılsınlar ki onurlandırılsınlar. Öldükten sonra, şöyle güzeldi,yetenekliydi  iyi huyluydu, boyluydu desek ne fayda.Kendi kendimizi tatmin ediyoruz gibi geliyor bana.

            Pek akıllı bir kadın sayılmam ama iyiden gelenler geldi bana. Oğlumu sonsuzluğa uğurladığım sekizinci  yılı doldurarak  dokuza  girdi on  yedi  nisan da  .Her  olguyu yeni baştan yaşadım.İçimde uhde kalan  bir istek depreşti.  Hiçbir zaman güvey olamayacak oğlumu kara toprağın  koynuna  ince  sazın  eşliğinde  damat uğurlamasıyla yolcu etmek isterdi  deli  gönül. Çekindim ,  cesaret  edemedim. Acımın  yanında   engellemelerle  uğraşacak  gücü kendimde  bulamadım . Yuh   çektim  korkak  halime. İşte  böyle  sevgili  okurlarım  bir  haftayı  daha böyle tükettim. Acılar  sizden uzak  kalsın.Yine  Oktay  Rıfat üstattan iki dizeyle veda edeyim. Çocukluğumda   anamın  evinin  bahçesinde  açardı  leylaklar. . Belki sizlerin bahçelerinizde de vardır.

            Köşe başını tutan leylak  kokusu

            Yakamı  bırak da   gideyim.

Yayın Tarihi
21.04.2014
Bu makale 6383 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Eline sağlık tatlım Allah sabırlar versin.Sanat galerisi de hayırlı bol etkinlikli senin gibi ana olsun...

nazmiye.yilmaz59@ hotmail.com 23.04.2014

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!