BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Kınından Çıkan Kılıç...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ı yürekten kutluyorum. Bugüne kadar yaptığı en büyük hizmeti yaptı. Hayatının, mesleğinin tarihe kayıt olarak düşecek ve pek çok yorumlara konu olacak konuşmasını yaptı dün, 25.4.2014... 
Davetlilere "117 soruda Anayasa Mahkemesi’ne Bireysel Başvuru" hakkında kitapçık da dağıtıldı, çok anlamlıydı, moda deyimle "manidar"dı!...
Kılıç'ın 30 sayfalık konuşma kitapçığı elime geçmedi henüz ama davetlilerin elindeydi, özellikle RTE'nin elinde, dikkatle okurken TV'de izledim, her satırını okuyuşunda suratı renkten renge giriyordu... Kendi kendime "adamcağız kriz mi geçiriyor ne" diye sorguladım...
Haşim Kılıç,  tam anlamıyla kılıcını kınından çıkarmıştı bu konuşmayla... Aslında siyasallaşan yargının en üst noktasında bir çığlıktı yükselen... Bu konuşmanın anlamı ve yüklendiği misyonu çok tartışılacaktır şüphesiz. Ancak bendeniz çok özet düzeyde şöyle alt başlıklarla analizimi-düşüncelerimi sıralamak istiyorum:

-Demokratik hukuk devletidir T.C.; siyasi erkin diktatörlük rejim heveslerine kapalıyız, bu anayasa, bu hukuk devletinin ilkeleri aşılamaz, diktatörlük, teokratik anlayışlar karşına dikiliriz...
-Siyasi erk olmak, iktidar gücünü elinde bulundurmak keyfilik demek değildir. İktidarda olan da, gücünü hukuk kuralları içinde kullanacak, ona bağlı olacaktır, hukuk dışı icra yapmazsanız, hukuka uymazsanız yasal ve hukuksal gereğini yapacaktır AYM... Kısaca keyfiliğe geçit yoktur...
-Mağdur iken bu AYM birilerinin mağduriyetini giderdi, çünkü hukukun görevi buydu, mağduriyeti gidermek... Bugün de iktidar zulmüne uğrayan mağdurları siyasi erke karşı korumak bu mahkemenin görevidir...
-"Paralel devlet" ya da "paralel yapı" ya da "çete" dendiğinde tüm yapılanmaların müsebbibi başbakandır; iktidarda olan odur... Şikayet etme hakkı yoktur, varsa sorun onu çözümlemek onun görevidir... Bu iddiaya konu olan "paralel çete" için hala neden bekleniyor? Bulup devletten temizlemek kimin görevi? Bu bahane ile insanları oradan oraya sürmek, mağdur etmek yargı mensuplarına, devlet bürokrasisine zulümdür... Böyle bir yapı varsa yaptıkları onaylanamaz, buna "vicdan yolsuzluğu" denir...
-Siyasi erk, mahkememizi, yargı mensuplarını tehdit edemez. Tehditle, korkutarak mahkemeler hizaya sokulamaz... Onlar bazıları gibi biatçi, yalaka değillerdir...
-Yargının, hukukun üstünlüğü ve yetkileri yine hak ve hukukun ruhundan doğan değerlerdir. Bu haklar ve özgür düşünce herhangi bir siyasi erk tarafından verilmiş lütuf değildir. Bunlar yasaların ve hukukun üstün değerleriyle yoğrulmuş vicdanın ve izanın haklardır. Onlar; ne meydanlarda elde edildi, ne kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarda verildi, ne de sömürgen baronların emirlerini yerine getirme karşılığı olarak verilen ulufelerdir... Bunun iyi anlaşılması gerekir...
-AYM'ye ve onun aldığı kararları anlamadan eleştirmek "sığlıktır"... Bunun ardında iyi niyet yoktur... Çelişkilerle dolu davranışlarda bulunma hakkına sahip değildir AYM...
-AYM ve üyeleri; değişen şartlara göre gömlek, esen rüzgara göre yön değiştirmez... Biz doğru bildiğimiz, hukukun üstünlüğü ve tartışılmazlığı ilkesinden asla vazgeçmeden doğru bildiğimiz kararları almaya devam edeceğiz. Totaliter rejim heveslisi her kim varsa aklını başına alsın...
**
Bunları dinledi başbakan... Suratının rengi, mimikleri an be an değişti... Fırsatı bulsa kalkıp terk edecek toplantıyı, zar zor sonunu bekledi... Arada Ali Babacan'a yaslanmak istediyse de Babacan oralı olmadı... Çok ilginç bir sahneydi... Aferin sana Haşim Kılıç... Tam zamanında kılıcı kınından çıkardın... Söylenmesi gereken her şeyi söyledin, eksiği var fazlası yok...
 

Yayın Tarihi
29.04.2014
Bu makale 5887 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!