Anadolu’dan Kerbela yaratanlara sözüm var!

Onlarca uygarlığın beşiği olan Anadolu; bereketli topraklarını kılcal damarlar gibi kuşatan ırmakları, gölleri, ikinci bir gökyüzü gibi üç yanını saran denizleriyle ve her türün canlılarıyla bezeli ormanlarıyla yeryüzü gezegeninin en muhteşem coğrafyasına sahipti.

Uydulardan alınan fotoğraflar bir cennetin yavaşça yok edildiğinin alarmını çoktan vermeye başladı bile...

İç göller örneğin Tuz Gölü artık geçmişte çekilen uydu filmlerinde kalan bir varmış bir yokmuş görüntülere karıştı.

Yeşilırmak, Kızılırmak, Seyhan, Ceyhan, Çoruh, Fırat, Dicle, Zap ve nice ulu ırmaklar yataklarında küçülüp ölü akan derelere dönüşmeye başladı.

Sevimsiz taş ve betonu kentleşme mimarisi adına üretim alanlarına kondurmayı bir hüner sayan yeni yetme zenginler, sonradan görme gâvurdan dönme örneğindeki gibi doymak bilmeyen hırslarıyla yaşam alanlarını tarumar eyledi.

Allı turnalar, leylekler, yüzlerce kuş türü fırtına kanatlılar Anadolu üzerinden geçen göç yollarından rotalarını başka coğrafyalara doğru kırdı.

Toprakları hain betoncuların saldırısına uğrayan ve yeşiline kıran düşürülen topraklar çoğaldıkça, tıpkı rüzgâr kanatlı göç kuşları gibi bulutlar da yollarını değiştirip, uzak ülkelere doğru rahmetlerini ve bereketlerini savurmaya başladı.

“O halde ne yapılmalı?” Derseniz.

Bugün Anadolu’nun gelişmekte olan büyük kentlerinde tarıma yönelik bir araştırma yapıldığında en verimli toprakların kentleşme denen canavarın konut dağlarının altında kaldığı kolayca görülebilir ve o yanlışlardan dönebiliriz.

Başka ülkeleri örnek alarak düştüğümüz yok edici açmazdan çıkabiliriz.

Tarım yapılacak arazilere tek bir tuğla bile koyup, üzerine harç sermeyiz. Konutlanmayı tarım alanlarından uzaklara yaparak, ekilmeyecek alanları da kentsel yapılaşmaya kazandırmayı başarabiliriz.

Bu ülkeyi yönetenlere ve o yönetenlere muhalefet olanlara bir çift nasihatim olacak!

Henüz yol yakınken tarım politikasına ivedilikle bir göz atınız.

Henüz iş işten geçmeden hoyrat betonlaşmaya tarım alanlarını kurban verenlere karşı caydırıcı yasal önlemler alınız.

Her kentin, kasabanın, köyün, mahallenin içindeki ağaçları tıpkı nüfusa kayıtlı insanlar gibi özü, cinsi, yaşı, niteliğiyle kayıt ediniz. O ağaçların çoğalmalarını, azalmalarını, bakımlarını yaptırınız. Ve o ağaçları ilgili yerleşim merkezlerinin muhtarlarının, kaymakamlarının, valilerinin üzerine zimmetleyiniz.

Her doğan çocuk ve her evlenen bir çift için dünde kalan ağaç dikme geleneğini yeniden hayatla buluşturan kamusal bilinçlendirme çalışmaları yaptırınız.

Bütün bu önlemleri almadığınız takdirde Anadolu’dan bir Kerbela yaratacağınızı ve günah ile vebalin sahibi olacağınızı sakın ama sakın unutmayınız.

Yayın Tarihi
05.06.2014
Bu makale 3081 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!