Önce ahlak!

Sosyoloji ve felsefe, ahlak kavramını bir üst yapı kurumu olarak görür. Yani üretim ilişkilerinde yaşanan her olumlu ya da olumsuz olay aynen üst yapıya yansır.

Yeni bir dünya için mücadele eden Üçüncü Dünyanın acılı ve hüzünlü insanları hedeflerinin en can alıcı noktasına eğitimi koymak zorundadırlar. Ve bu öyle bir eğitim olmalı ki çıkışı tümüyle üretim ilişkilerinden kaynaklanmalıdır.

Yani eğitim emekçileri var olan sistemi olduğu gibi silmeli tüm derslerin temeline ahlak kuramlarını hayatla ilişkilendirerek koymalıdırlar.

Okuma yazmadan önce davranış biçimleri, matematiksel bilgilerden önce ahlaki değerlerin inşa edildiği temel eğitim verilmelidir. Çünkü ahlak olmadan öğrenilen hiçbir şeyin zerre kadar değeri yoktur. Ahlakın yer etmediği bilinç ve yürekler, verilecek eğitimi yüzeyde tutmaktan öteye geçemez.

Hayatın içinden yaşanmış olayları örnek olarak sunmak istiyorum.

Bir yolculuk esnasında hemen arkamdaki genç bayan telefonda yaşadığı nahoş bir olayı anlatıyordu.

“Sayısız özel hastaneler kurulmasını sağladılar ama vatandaşa gerektiği gibi dürüst bir sağlık hizmeti sunamadılar. Gittiğimiz özel hastanede bir sürü gereksiz tahlillerle faturamızı kabarttılar ve sonuçta kafamızda şüphe uyandıran bir ameliyat sonucuna vardılar. Araştırdık ki bu hastaneye gelen hastaların yüzde seksen beşinin safra keselerinde taş varmış! Ya taş alma ameliyatı yapılmış ya da safra keseleri hepten alınmış. Her halde sağlıkta devrim yaptık dedikleri bu olmalı.”

Telefon konuşması bitirince yanındaki koltukta yolculuk yapan hanımefendi de kendi sağlığıyla ilgili bir derdini teselli olsun diye serzenişte bulunan genç bayana anlatmaya başladı.

“Sol gözümde uzun süredir yaşarma meydana geliyordu. İki ayrı göz hastanesine ayrı ayrı zamanlarda gittim. Emekli Sandığına bağlıyım… İlk iki hastanede otuzar lira muayene ücreti aldılar. Birinci hastanedeki doktor gözümde taş olduğunu ve batmalar oluşturduğunu söyledi. Çaresi ameliyatmış. Kaç parayla sorun çözülür diye sorduğumda ise en az iki bin lira gerekir dedi. Olur ya yanlış teşhistir diye ikinci göz hastanesine gittim. Sol gözümdeki yaşarmadan ve gözaltı torbalarından söz ettim. O da birinci doktor gibi bir gözyaşı damlası yazdı reçeteye sonra da gözaltı torbalarının göze basınç oluşturduğunu ve plastik estetik cerrahisinin olduğu bir hastaneye başvurmamın iyi olacağını önerdi. İki ayrı teşhis vardı ve kafam allak bullak olmuştu. Eşimle görüştüm. Galiba ameliyat şart dedim. Eşim de iki farklı doktorun ayrı teşhislerinin çelişkisinden kurtulmak için üçüncü bir doktora gitmenin artık zorunlu olduğunu söyleyince sıkı bir araştırma yaparak bu kez üçüncü bir hastanenin göz polikliniğine gitmeye karar verdik. Bu özel hastaneden muayene ücreti olarak on lira aldıklar. Üçüncü hastanenin üçüncü doktoru ilk iki doktordan daha özenliydi. Öncelikle göz tansiyonumu ölçtürdü. Gözümü muayene etmeden önce de acı hissetmemi önlemek için damla damlattı. Ve eşimin de hazır bulunduğu muayene sırasında elindeki ince uçlu çubukla gözümün içindeki kanalları hafifçe ve itinayla temizledi. Muayene bittiğinde gözyaşı kanallarımda hafif bir tıkanmanın söz konusu olduğunu ve görmemi engelleyecek bir sorun olmadığını, vereceği damlalarla bir- iki hafta sonunda rahatlayacağımı ve iyileşeceğimi anlattı.

Doktorun yanından ayrılmadan önce artık dayanamayıp önceki iki doktorun ameliyat teşhisini anlattık. Doktor acı acı güldü. Hiçbir şeyiniz yok. Meslektaşlarım yanılmış ya da şaka yapmış olabilirler, içiniz rahat olsun dedi. Teşekkür ederek doktorun yanından ayrıldığımızda ameliyattan kurtulduğumuz için sevinçli ama bir o kadar da kafamız karışıktı. Şu an son doktorun verdiği göz damlasıyla rahatladım. Ancak özel hastanelerin doktorları denilince şöyle bir durup düşünmenin hayati olduğuna inananlar arasına katıldığımızı söyleyebilirim.“

Düşününüz…

Üç doktor…

Ve üç ayrı konulmuş tanı…

İkisinin tanısında gerek olmayan bir ameliyat kararı var. Ve ucunda vatandaşın ameliyat olarak yaşayacağı eziyet ayrıca da cebinden yapılacak çok önemli miktarda bir harcama!

Üç doktorunda verdiği kararların temelinde ahlaki değer yargısına dikkat çekmek istiyorum.

 İki kararda ahlaki olmayan bir yaklaşım, son kararda ise dürüst bir doktorun vicdanlı yaklaşımı…

Sadece sağlık sektöründe mi ahlaki değerlerin erozyona uğraması?

Elbette ki hayır!

Büyük Marmara depreminde deniz kumuyla yapılmış, çimentosu çalınmış, demiri noksan koyulmuş konutların birer kâğıt kuleler gibi devrildiğine hep birlikte tanık olmadık mı?

Bugün temel değer ahlakı yitirmiş toplumlarda bütün meslek gruplarında ne yazık ki aldatma ön plandadır.

Araziye uymak, üçkâğıtçılık, işini savsaklamak, kullandığı araç ve gereci ucuz ve değersiz malzemeden seçerek daha fazla kazanma yolsuzluğuna sapmak ne yazık ki günümüz Üçüncü Dünya insanlarının güncel yaşamındaki vazgeçilmezleri olmuştur.

Bundan yıllar önce yönetici olarak birlikte çalıştığımız arkadaşımız:

“İnançlı insanlardan personel oluşturalım. Yanlış yapmazlar. En azından Allah’tan korkarlar.”Önermesinde bulunmuştu da hep birlikte gülümsemiştik. Oysa bugün görüyoruz ki içinde ahlak duygusunu barındırmayan nice din kisvesi içinde iş kotaran sömürü cambazları, cep telefonlarından kontör karşılığı gariban vatandaşa Fatihalar ve dualar göndereceklerini vaat ediyorlar. Tıpkı bir zamanlar parti ambleminde anahtar olan o merhum gibi:

“Bizim partimize oy verenler peşinen cennetin anahtarını ceplerine koymuşturlar.” Diyenlerin sayısı hiç de az değil.

İddia ediyorum ki ahlaklı olmayan insanın okumuşluğu beş para etmez.

İddia ediyorum ki ahlakı olmayan bilim adamı insanlık yararlı hiçbir buluş yapamaz.

İddia ediyorum ki ahlakı olmayan öğretmenden vatana ve millete yararlı öğrenciler yetişmez.

İddia ediyorum ki ahlakı olmayan bir insanın inançları değer görmez.

İddia ediyorum ki ahlakı olmayan siyasetçilerin yönettiği ülkelerde; hak, adalet, özgürlük ve demokrasi susuz kalmış topraklar gibi kuruyup gider.

İddia ediyorum ki temel felsefesinde ahlak olmayan bir ulus her zaman başka ulusların gölgesinde kalmaktan kurtulamaz.

O halde…

Önce ahlak!

Yayın Tarihi
06.06.2014
Bu makale 1822 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!