Çevre Düzeni Planı

Geçmiş yıllarda (plan yapma yetkisi 1985 yılında yerel yönetimlere devredildikten sonra) işi düşmeyenin İmar Planları hakkında hiçbir şey bilmezdi.

Ne zaman ki ‘rant’ sözcüğü hayatımıza girdi işte o zaman imar planlarının ne anlama geldiği bilinmeye başlandı.

İmar Planları öyle iştah açmaya başladı ki, sadece arazi sahipleri değil, belediye meclislerinin yanı sıra siyasi partilere kadar herkes ‘rant’tan pasta kapmaya başladı.

İşin boyutu öyle aşamaya geldi ki belediye meclislerinin gündemlerinin yüzde 90’ı imar plan değişiklikleri ile doldu taştı.

Ticaret, turizm, konut iç içe girdi. Donatı dengeleri altüst oldu.

Tabi, ‘rant’ın pastasının sadece yerel de paylaşılmasını istemeyen mevcut iktidar her ne kadar ‘yerinde yönetim ilkesi’ diyerek iktidara geldiyse de ya Bakanlar Kurulu kararı ile ya da Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile belediyelerin imar planlarını yapma ve yaptırma yetkilerini merkezde TOKİ, ÖİB ile bazı bakanlıklara verdi.

Bunları şunun için hatırlatıyorum; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2009 yılında yaptığı ve Danıştay 6. Dairesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı verilen Antalya-Burdur 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı yerine Antalya-Burdur-Isparta 1/100 bin ölçekli Çevre Düzeni Planı yapıldı ve geçtiğimiz 3 Haziran 2014 tarihinde de askıdan indi.

Bu planı ve plan raporlarını inceledikçe, Antalya’ya bırakın yol gösterici olmasını kentin geleceğini ipotek altına bile alabilecek olduğu açık ve net ortadadır.

Bir önceki planda olduğu gibi bu planda da 2025 yılı nüfus projeksiyonu il geneli olarak 4 milyon 200 bin ile 5 milyon olarak öngörülmüş.

Plan sahasında yer alan ilçe ve belde belediyelerinin TUİK verilerine dayalı nüfusları temel alınarak ileriye dönük projeksiyonlar yapılmış, ancak bu plan raporunda geçişe dönük esas alınan analiz yılı 2000 yılı olup, planlama yılı 2014 yılı baz alınmadan projeksiyon yılı 2025 yılına atıfta bulunulmuş.

Planda 2000 yılı toplam il nüfusu 1 milyon 721 bin 317 kişi iken, 2012 yılı toplam nüfusu 2 milyon 92 bin 537 kişi olmuştur.

Yani 12 yılda 371 bin kişi artmıştır. Planda 2025 yılı nüfus projeksiyonunun ise 4 milyon 200 bin ile 5 milyon arası öngörülmesinin gerçek anlamda nüfusun artacağı değil, Antalya’da imara açılmayan yer kalmayacaktır.  

2009 yılında yapılan Çevre Düzeni Planı’nda da aynı nüfus oranı öngörülüyordu ve o planda bu nüfus çok geniş alanlara dağıtılmamıştı, ancak bu planda arazi dağılımı çok geniş tutulmuş.

Yani, tarımsal niteliği korunacak alanlar bile imara açılabilecek.

Bunun anlamı da ‘rant’tır. Çünkü asıl amacı kaynakların korunması ve kirliliğin önlenmesi olan planda olması gerekli somut, yol gösterici stratejiler ortaya konmamış.

Planın en komiği ise Antalya için yapılması gereken bir ulaşım master planı dahi öngörülmemiş.

Planda; Batı Çevre Yolu’nun 1,8 kilometrelik bölümü için 280 hektarlık tarım alanının imara açılması ise unutulmamış.

Unutulan ise birçok arkeolojik ve kentsel alanlar plana işlenmemiş.

Sonuç olarak, plan yapma ve yaptırma yetkisi olan ilgili kurumlarca tamamen farklı bir plan oluşturulması halinde söz konusu Çevre Düzeni Planı’nın en başta ki amaç ve vizyonunu etkileyecek, belirlenen hedeflere ulaşmada ve stratejilerin uygulanmasında sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Dolayısı ile Çevre Düzeni Planı bir havza planı niteliği taşımamaktadır.

Bu arada; bazı özel durumlardan dolayı 3 günlük izne çıkağımdan dolayı 23 Haziran tarihine kadar köşe yazamayacağım.

Yayın Tarihi
18.06.2014
Bu makale 2465 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!