Hemen herkes kıyamet günü, kıyamet kopacak gibilerden sözcükleri yaşamı sürecinde duymuştur.Çocukken daha başka algılardım. Büyüdükçe kıyameti algılamamda değişti. Herkesin kıyameti yaşamının sona erdiği andır kanımca. Şöyle bir sağınıza, solunuza önünüze, arkanıza bakınıverin. Kıyametin yedi göbeklisi kopuyor. Başka dünyalarda var mıdır bilemem ama şu paylaştığımız dünyada insanoğlundan daha aptal bir yaratık yok.
Zaten bilemeyeceğimiz az sayıdaki soluk alma sayımızı son süratle eksiltmek için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Sevginin, hoşgörünün dini diye kıvanılan Müslümanlık ne hallere düştü. Allahu Ekber diyerek din kardeşlerini dilim dilim doğramaya başladılar. Sonra İsrail de kıyıma başladı. Dünyanın bir çok devleti koltuklarına kurulmuş, ellerini ovuşturarak bu kanlı, heyecanlı filmi izliyor. Çocuklar, en gözde kurbanlık onlar. Her yaştan, her cinsten, her boydan çocuklar kıyıma uğratılıyor. Onlar hangi dinden,hangi dilden olursa olsun melektir. Soykırımına uğramış olan Yahudiler , büyük bir aşk ve hevesle masum çocukları bombalarla uçurarak soykırımı yapıyorlar. Herhalde , büyüyüp akıllanırlar başımıza bela olurlar diye korktuklarından masum çocukları yok ediyorlar. Hani zaman zaman kıyamet alametleri falan filan derler ya? Bundan iyisi can sağlığı.
Bayramı olanın bayramı kutlu olsun diye bir söylem düşündüm. Çocuğumu topraklara emanet edeli sekiz yıl oldu. Bayram mayram yok benim yaşantımda.
Dünya insanlarına kendilerine bağışlanmış sayılı solukların kıymetini bilebilmeleri için duacıyım. Bir serüvendir yaşamak. Hiç de dünyaya gelmeyebilirdik. O ki o şans bizlere tanınmış. Hakkını vererek yaşamımızı sürdürmeliyiz diye düşünüyorum. Aslında çok düşünmek de pek iyi değil gibi gelmeye başlıyor bana. Bir şairin “düşünüyorum, öyleyse vurun“ dizesi geliyor aklıma. Çok mu karamsarım? Bağışlayın kan, barut, duman, gözyaşı ,acı harmanlanan bu yaşamda iyi güzel bir şeyleri düşünmek istesem de düşünemiyorum.
İkinci dünya savaşında Almanlar tarafından kıyıma uğratılan Yahudilerin torunlarından olmalı şimdiki İsrail’in yöneticileri . Dedelerinizin bile mezarda kemikleri sızlıyordur, vurduğunuz her çocuğun feryadı duyulduğunda. Suriye de vurulan bir çocuk, “ Allaha bütün bu yaptıklarınızı anlatacağım“ demiş. Kederler içindeyim yavrularım. Nazım Hikmet 1956 da Hiroşima da öldürülen çocuklara bir şiir yazmış. Hemen herkesçe bilinir. Yazımı o şiirle noktalamak istiyorum. Tüm kalbimle bu acıların sona ermesini diliyorum.
Kapıları çalan benim, Kapıları birer birer.gözünüze görünemem, göze görünmez ölüler./ Hiroşima da öleli, oluyor bir on yıl kadar.Yedi yaşında bir kızım, büyümez ölü çocuklar./ Saçlarım tutuştu önce, gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim.Külüm havaya savruldu./ Çalıyorum kapınızı teyze, amca bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin . Şeker de yiyebilsinler.