Bu yaşta ‘grup’ mu olur?

Geçen gün internette bir haber gözüme ilişti, ‘güleyim mi, ağlayayım mı’ bilemedim. Belçika’da yalnızca 65 yaş üzerindeki kişilerin davetli olduğu grup seks partisinde 11 kişi kalp krizi geçirmiş, 7 kişi yaşamını yitirmiş. 200 kişinin katıldığı partinin asansörsüz bir binanın 4. katında düzenlendiği ve bu yüzden hastalara doğru müdahale yapılamadığı belirtilmiş.

Hani bu olay üzerinde ne gibi yorum yapılabilirilemiyorum ama bana göre alınacak ders şudur: 65 yaş üzeriyseniz yediğinize, içtiğinize ve kiminle ne şekilde olduğunuza dikkat edeceksiniz, yoksa malum..

++++++++++++++++

BASINDAN HABERLER.. BASINDAN HABERLER..

 

GEÇMİŞ OLSUN YOLDAŞ

Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı eski başkanlarından Mustafa Yoldaş, geçtiğimiz hafta içinde küçük bir operasyon geçirdi. Yoldaş’a geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

++++++++++++++++

Hayatın rengidir

‘sanat ve sanatçı’

Garson: Efendim, sizleri burada görmek büyük mutluluk!

Cemal Süreya: Kim istemez ki mutlu olmayı? Ama mutsuzluğa da var mısın?

Garson: Anlamadım efendim?

Can Yücel: Geldiğin kadar değil, göründüğün kadar mutlusun ve sakın unutma; gittiğin kadar değil, hak ettiğin kadar unutulursun…

Garson: Anlıyorum efendim… Neyse, ne alırdınız?

Nilgün Marmara: Sen ne getirdin bana çocukluğundan?

Garson: Çocukluğumdan mı? Siz ne isterseniz mutfaktan onu getireceğim işte.

Edip Cansever: Bu aralar ellerim hep üşür benim. Doktor ‘kansızlık’ der, ben ‘sensizlik’ derim.

Nilgün Marmara: Üşümüşüm, düşlerimin üzeri açıktı.

Garson: Ekrem klimayı aç oradan, çattık ya!

Tomris Uyar: Bazen sensiz kalmak, kırıldığını göstermenin en iyi yoludur.

Garson: Estağfurullah efendim, ne kırılması, bugün kötü bir gün sanırım benim için.

Yaşar Kemal: Gülümse karamsarları şaşırt, gülümse güller açsın yüzünde, gülümsemenle yayılsın ışık, dünyayı ısıtmasan da güneş gibi çevreni ısıt.

Garson: Ekrem klimayı kapat, gülümsüyorum.

 

++++++++++++++

 

ÖNCE KENDİ ÇİZGİNİ UZAT

 

Öğretmen sınıftaki zeki fakat kıskanç öğrenciye:

- “Niçin arkadaşlarını çekemiyor, onların yaptıklarını bozup kavga ediyorsun?” diye sordu.

Öğrenci, bir süre düşündükten sonra,

- “Çünkü onların beni geçmelerini istemiyorum” dedi. “En iyi ben olmalıyım. "

Öğretmen, masasından kalktı, eline bir parça tebeşir aldı ve yere 15 cm. uzunluğunda bir çizgi çekti, kıskanç öğrenciye bakarak,

- “Bu çizgiyi nasıl kısaltırsın?” dedi.

Öğrenci bir süre bu çizgiyi inceleyip içinde çizgiyi birçok parçaya bölmek de olan birkaç yanıt verdi.

Öğretmen, yanıtları kabul etmedi ve yere ilkinden daha uzun bir çizgi çekti.

- “Şimdi birinci çizgi nasıl görünüyor?” diye sordu.

Öğrenci utana sıkıla,

- “Daha kısa” diyerek başını öne eğdi.

Öğretmen bu yanıt üzerine öğrencisine unutmaması gereken şu öğüdünü verdi:

- Bilgini ve yeteneklerini artırarak kendi çizgini uzatman, rakibinin çizgisini bölmeye çalışmandan daha iyidir...

 

+++++++++

HİÇ!

Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:

“Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.”

Dudak büküp önemsemediklerini görünce, sormuş Hoca:
“Sen kimsin?”
“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasrettin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam.
“Daha sonra?” diye üstelemiş Hoca.

“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki, ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam 
boynunu büküp son makamını söylemiş:
“Hiç.”
“Daha niye kabarıyorsun be adam. 
Ben şimdiden senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım:
“Hiçlik makamında!”

 

++++++++++++++++

 

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

KOLAYLIK

Çiftçilik yapan Temel ile Fadime yeni evlenmişler. Tabi gündüzleri temel tarlada çalışıyormuş. Evleri bir tepenin üstünde çalıştığı tarla da tepeden aşağıda düzlükteymiş. Tarlada çalışırken Temel'in canı Fadimeyi çekiyor ve eve koşmaya başlıyor. ama eve girene kadar derman kalmadığından çok zorluk çekiyormuş.

bir gün şehre kasabaya inmiş. Tanıdık bir doktor bunu görünce;

- ''Hayrola Bu ne surat'' diye sormuş.

Temel de durumu olduğu gibi doktara aktarmış.

Doktorda;

- ''Bunda üzülecek ne var. Niye sen kendini yoruyorsun. Av silahını tarlaya giderken yanına al. Fadimeyi canın çekince 1 el ateş et. Fadime senin yanına gelsin. sende işini rahat görür mutlu olursun'' diye nasihat etmiş.

Bu uygulama Temel'in çok hoşuna gitmiş. Başlamış bu taktiği uygulamaya.

İşler çok iyi.

Aradan bir zaman sonra Temel yine şehre alışverişe iniyor. aynı doktor bunu görünce soruyor;

- ''Nasıl taktik işe yaradımı?''.

Temel;

- ''Sorma doktor baştan çok iyi idi. fakat av mevsimi başladığından buyana Fadime'yi bulamıyorum'' der.

 

POZİSYON

Yeni evli iki çift gerdek gecesi sevişmek için hazırlanırken kadın birden eşine

- "Yapamayacağım" der.

Eşi sebebini sorduğunda

- "Bu papağan bana bakarken rahat davranamıyorum" yanıtını verir. Bunun üzerine adam papağana doğru yönelir. Papağana

- "Şimdi arkanı dön. Eğer bizim tarafa dönecek olursan senin ananı mikerim" der.

Bunun üzerine papağan arkasını döner. Karı kocanın işi biter sabah olur. Papağanın arkası hala dönüktür. Çift ise balayına gitmek için valizlerini toplamaya başlarlar. Fakat son bir parça valize sığmamaktadır. İçeride şu diyalog geçer:

- "İttir ittir..."

- "Olmuyor ittiriyorum."

- "Biraz daha zorla girdi girecek."

- "Dayanamayacağım gücüm kalmadı."

- "Ha gayret sık dişini az kaldı giriyor."

- "Yok bu böyle olmayacak.Ben en iyisi gardolabın üstüne çıkıp oradan atlayiim belki o zaman girer."

Bunun üzerine papağan arkasını dönerek

- "Valla diil anamı sülalemi mikseniz bu pozisyon kaçmaz..."

 

Yayın Tarihi
14.08.2014
Bu makale 7730 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!