Kentlilik bilinci

Hep söylerim; “Yaşadığımız kentin sakini değil, sahibi olmalıyız” diye.

Kentin sahibi olabilmek öyle kolay değil.

Öncelikli olarak kentlilik bilinci olması gerekir.

Kentlilik bilincine sahip olabilmek için de kentini doğasıyla, kültürüyle, ekonomisiyle, geçmişiyle, yani kısacası her şeyi ile kenti bilmek lazım.

Bunun dışında kentin gelişimine yönelik gelişmeleri de iyi takip etmek lazım.

Özellikle Antalya gibi rantı yüksek bir kentte yerel yönetimlerin uygulamalarını da takip etmek lazım.

Prof. Dr. Tuncay Neyişçi’nin dediği gibi, İçinde yaşadığınız kentleri tanımıyorsanız eğer o kentte kiracı gibi yaşamak zorunda kalırsınız. Hiçbir zaman da ev sahibi haline gelemezsiniz.”

Benim de İmar Çalışma Grubu ve Çevre Çalışma Grubu üyesi olduğum Antalya Kent Konseyi, bu düşüncelerle “Kentler mi bizi, biz mi kentleri biçimlendiriyoruz” başlığı altında ve kentlilik bilinci yaratmak adına “Antalya Söyleşileri ve Gezileri” etkinliği başlatıyor.

Her ayın ilk Perşembe günü yapılacak olan söyleşilerin yanı sıra o söyleşide işlenen konuya göre de yine her ayın ilk Cumartesi günü de gezi turu yapılacak.

6 Kasım 2014 tarihinde başlayacak bu söyleşiler 9 Mayıs 2015 tarihinde son bulacak.

Tabi bu söyleşileri kaç kişi izleyecek ya da gezilere kaç kişi katılacak bilemem, ancak bugüne kadar sivil toplum kuruluşlarının önerilerinin ne kadarı yerel yönetimler ya da genel yönetim tarafından dikkate alındığını biliyoruz.

Kent Konseyi’nin söyleşi tanımında “Kentler mi bizi, biz mi kentleri biçimlendiriyoruz” ifadesi de yer alıyor.

Daha önce de bu köşede birkaç kez gündeme getirmiştim.

Antalya’da ister Büyükşehir Belediyesi olsun ister İlçe belediyeleri olsun, hiçbir vatandaşın bir adım önünde gidemiyor.

Özellikle ilçe belediyelerinde bunu somut bir şekilde görüyoruz.

Örnek vermek gerekirse; imar planlarıyla iki kat imar izni verilmiş Kepez İlçesi’nin her hangi bir mahallesinde vatandaşlar kendi aralarında imza topluyor ve konut alanlarında yüzde 30 emsal artışı istiyor. Eğer o mahallenin nüfusu 30-40 bin kişi ise yerel yöneticiler siyasi ve oy kaygısı yaşamamak için Planlama Esasları ve Şehircilik İlkeleri’ni de hiçe sayarak bilimden uzak istenenleri yapıyor.

İşte burada kentlilik bilinci ön plana çıkıyor.

Bir yere AVM yapılacak ve STK’lar, esnaf kuruluşlarının başındaki insanlar tepkilerini ortaya koyuyor. Ancak tepki sadece yapılan açıklama ile sınırlı kalıyor.

Durum böyle olunca da yerel yöneticiler istedikleri gibi imar planlarını yapıyor ve sonuçta AVM’de ortaya çıkıyor.

Gerçek kentlilik bilinci sadece konuşmakla değil, eylemlerle ortaya konur. Eğer kentin gelişimine ipotek altına alacak bir uygulama ortaya konuyorsa, hukuk dışına çıkmadan eylemler yapılmalıdır.

Tabi bu da “Sağdan say 100 kişi, soldan say 100 kişi” ile sınırlı olmamalıdır.

Yayın Tarihi
03.11.2014
Bu makale 2939 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!