Ermenek’te maden kuyusunda kalan oğlu için yaşlı kadın:
“Yüzmede bilmiyordu. O suyun içinde ne yapacak oğlum.” Demişti. Ve o umutsuzluğun fotoğrafı toplumsal hayatımızın duyarlı insanlarının yüreğine bir bomba gibi düşmüştü.
Ve bu kez bir başka fotoğraf tüylerimizi diken diken etti.
Soma’nın Yırca köyünde zeytin ağaçları bir gecede yerle yeksan edildi.
Hayatında yalnızca toprak, mavi gökyüzü ve geçim kaynağı için zeytin ağaçları olan Yırcalı kadın, zeytin ağacına bir ananın evladına sarıldığı gibi sımsıkı sarılarak feryat etti.
O fotoğrafta paslı bir mıh gibi çakıldı gözlerimizin içine!
Ne diyordu o müthiş yergi dolu türküsünde Âşık Mahsuni Şerif:
Uzaktan yakından yuh çekme bana
Sana senin gibi baktım ise yuh
Efendi görünüp bütün insana
Hak'kın kullarını yıktım ise yuh
Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara
İnsana kıyanlara,Yuh nefsine uyanlara yuh
Ben hoca değilim muska yazmadım
Ben hacı değilim arap gezmedim
Kuvvetliyi tutup tutup zayıf ezmedim
Namussuza boyun eğdiysem yuh
Yuh yuh soyanlara soyup kaçıp doyanlara
İnsana kıyanlara, Yuh nefsine uyanlara yuh
Ve bu türkü bu milletin anasını ağlatanların alayına kapak olsun.