BİLİMSEL DÜŞÜNCE

Muharrem Ayında Neler Oldu?

Muharrem ayı hem din, hem de Ehli Beyit katliamıyla ilgili olduğu için önemli ve anlamlıdır. Dini yönünden Muharrem ayının kutsallığı ve ibadet faziletleri bağlamındaki Kur'an vaazlarına girmeyeceğim...

Peygamber torunu Hz. Hüseyin ve yanında bulunan yakınları 72 kişi, kundaktaki bebek ve çocuklar dahil olmak üzere, Muaviye'nin oğlu Yezit tarafından, Kerbela'da etrafı çevrilerek, çölde önce susuzluğa mahkum edildiler sonra da şehit edildiler.

Suçları neydi?

Kötülüğe, zulme karşı geldikleri için... Zalime itaat ve biat etmedikleri için... Haksızlığı, adaletsizliği kabullenip gasp edilen halifeliklerini tanımadıkları için... Tüm suçları buydu... Ve Yezit, güya İslam adına, İslam Peygamberin torununu, soyunu katlediyordu...

**

Muharrem demek, 'hak ettiğinin üzerinde hürmet edilmesi, saygı duyulması gereken' demektir; kötülüklerden sakınmak demektir... Adaletsizliğe, haksızlığa, zalime karşı gelmek demektir...

Hz. Hüseyin, güzellik, Yezit kötülük karşılığıdır... Hangisini benimsemeli gerçek Müslüman, gerçek dindar olan! 'Hüseyin gibi mi, Yezit gibi mi yaşamalı' denildiğinde, verilecek cevap ne olmalı?

**

Alevi vatandaşlarımız Muharrem ayında özünü dara çeker... Nefsini yargılar... İyilik de kötülük de iki ayrı hal, fakat ikisi de insan aklının ürünüdür... O zaman insan olan bunlardan hangisini tercih etmeli? Bu düşünceyi yargılar ve Hz. Hüseyin'den, Peygamberden yana tavır koyar...

Yezitlik, zalimliktir, kul hak yemektir, hile ile, yalan ile, cebren ve şiddetle insanlara acı çektirmektir; nefret, kin üretmektir, toplumun bir kısmını ötekileştirmektir... İşte bunlara Alevi öğretisinde-inancında yer yoktur... Onun temel ilkeleri vardır; doğruluk, dürüstlük...

**

Muharrem ayında tutulan orucun yüklendiği anlam önemlidir. 12 gün Muharrem ayı orucu olarak tutulur, peygamber de tutarmış... 3 gün de "matem orucu" olmak üzere toplam 15 gün oruç tutulur... Alevi kardeşlerim bu süre içinde mümkün oldukça susuzluğun ne demek olduğunu anlamak için su içmezler, et yemezler... Hz Hüseyin'i anmak için, düğün, eğlence, müzik yoktur...

**

İslam'da matem yok mu? Vardır... Emevi zihniyetli dinci yobazlar, insanları Kuranla, Allah ile aldatan din tüccarları, kararmış kalplerinin yansıması olarak suratlarına yansıyan kıl topu yalan makinelerine göre İslam'da matem yokmuş!

Bunu diyen yalan söyler. Duygusuz din olur mu? Duygu sadece sevinç değil ki... Üzüntü de bir duygu... Duygusuz insan olmayacağına göre söylenen uydurmadır. İnanıyorsan duygun olacak o zaman yas da tutacaksın sevineceksin de...

Çocuğu ölen yas tutmayacak mı? Anadolu'ya bakınız; komşunun ölüsü varken radyo açılıyor mu?.. Cenaze geçerken saygı gösterilmiyor mu? Peki  Peygamberin torunu, evlatları, soyu katledilmiş yas tutulmaz mı?

**

Alevilikte ölüm demek, kapalı olan perdelerin inip kalkması kadar an zaman diliminden ibaret... Yaratana ulaşmadır, yaratan tarafından "hoş geldin" sesinin duyumudur... İşte önemli olan O'na dönerken iyiliklerle dönmek, onuruyla dönmek... Hak hukuk çiğneyerek, zalimlik yaparak, yalan söyleyerek, hırsızlık yaparak, kul hakkı yiyerek varırsan şamarı yersin... İşte Alevilikte ana amaç, bu şamarı yememektir...

**

İnsanlığın iyiliği için milyonlarca göz yaşı dökülür; bu Muharrem ayında, çocukların masumiyetine ağlanıyor... Kundaktaki bebeğe ağlanıyor... Masumun pak matemidir yaşanan... Allaha dost olana niye matem olsun ki, ölüm sonuçta Allah'a varmaktır...

**

Alevi vatandaşlarımızın kangren olmuş sorunları var; vatandaş olarak devletin külfetine ortaklar, yani külfette eşit ama varlıkta yok sayılıyorlar... Bu da haksızlıktır... Osmanlıdan beri, daha doğrusu Yavuz'un Alevi Türkmenleri katlettiği doğu seferinden beri Alevi vatandaşlar "yok" hükmünde sayılmış! Varlıklarını korumak için kimi asimile olmuş, kimi de dağlara, ormanlara sığınarak kapalı bir toplum olarak yaşamaya çalışmış...

Bunlar Türkiye'nin gerçeği... Bugün hala alavere dalavere ile, oyalama ile, mezhep kışkırtmalarıyla, kin ve nefret merkezli Muaviye zihniyetli siyasi erk gücü kullanımıyla Alevi vatandaşlara ayırımcılık yapılıyor; huzur için bu yöntemle sonuç almak mümkün değildir, yara her gün biraz daha açılıyor... Muaviye zihniyetlilerin amacı zaten bu yarayı genişletmek!

**

Alevi vatandaşın inancından devlete ne? Devletin inancı olmaz, devlet laiktir, bireyin inancı olur, devlet bireyin inancına neden karışıyor, neden onun nasıl inanması gerektiğine karar veriyor? Vatandaş inançla devlete  bağlı değil, hukukla, vatandaşlık bağıyla bağlı... Bunu anlamayanlar, daha doğrusu anlamak istemeyenler Muaviye zihniyetin kuyruklarıdır...

Bu, hukuksuzluktur, adaletsizliktir, zulümdür... Bu, akıl kirlenmesidir...

Yayın Tarihi
20.11.2014
Bu makale 3326 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!