DUAYEN

Kışa Girerken Bodrum

    Sezon kapandı, elayak çekildi, biz bize kaldık nihayet..

     Bodrum’un kışı güzeldir. Yazın curcunası ve keşmekeşi geçince, daha bir Bodrum’laşır ortalık. Özüne döner kent, sakin ve iddiasız bir yaşam başlar.

     Yelken yarışları bitti, Cumhuriyet Bayramımızı da kutladık. Yine yürüdük Marina’dan Belediye’ye kadar. Genciyle yaşlısıyla, köylüsüyle kentlisiyle bayraklarımızı sallayıp, marşlarımızı söyledik. Geçen yıllara göre bu yıl, Bodrum’da  daha fazla bayrak asılıydı. Esnaf ve vatandaşlar daha duyarlı davranmışlar, kapı ve pencerelere astıkları bayraklarla görüntü ve coşkuyu zenginleştirmişlerdi.

     Balık bollaşıyor şimdi. Yerli balıklar tezgahları, uygun fiyatlarla süslemeye başladı bile. Yazın genelde ya üretim yada ithal balığı yedik.Libya’dan, Cezayir’den, Senegal’den, hatta fildişi sahillerinden bile gelen balıklar tüketildi Bodrum’da. Palamut boyunda barbunya gördünüz mü hiç? Bizde olmaz ama, yurtdışından geldi işte…

     Gökova’ın belli yerlerindeki balık yasağı işe yaradı sayılır. Çevredeki balık çeşit ve miktarında bir miktar artma görüldü çünkü... Nitekim bu artış, hafta içinde yapılan Balık tutma yarışmasına da yansımış olmalı ki, oltalara çok sayıda büyük balık da takıldı. Örneğin 47 kiloluk tombik gibi…

     Bodrum Marina ve bazı kuruluşlarca desteklenen bu yarışmada tutulan küçük balıklar, avlayanlar tarafından denize bırakıldı.Tutulan balık, boyu ve ağırlığı ölçüldükten sonra, yanağına konulan bir öpücükle salıverildi suya. Eskiden yakalananlar yenirdi, şimdi dünya ne yapıyorsa biz de onu uyguluyoruz. Denizden gelen denize gider deyip, küçük balıkları törenle uğurluyoruz lacivert sulara.

     Peki yakalanan balık, tekrar denize atıldığında yaşar mı? Yaşıyor, hatta iğnenin yaraladığı yerleri bile çabucak onarıyor deniz suyu.O bakımdan bu tür yarışmalar, öyle söylendiği gibi bir balık katliamına filan yol açmıyor. Amatör balıkçılığı teşvik için yapılan bu yarışların, dünyada da örnekleri var…

     Bodrum’un mandalinası meşhurdur. Mandalina mevsimi de geldi ve erkenciler pazarlarda ve manavlarda görülmeye başladı bile. Nedense bu güzelim ürünü doğru dürüst pazarlayamıyoruz. Mis gibi kokan Bodrum mandalinasını, büyük merkezlere yeterince gönderemiyoruz. Efendim dayanıklı değilmiş, kabuğu inceymiş,o yüzden çabuk bozuluyormuş. Bunların hepsi hikaye,hepsi malı ucuza kapatma taktiği. Yahu bu mandalina çeyrek asır önce Rusya’ya ihraç edilirmiş. Oraya vapurla rahatça gidiyor ve bir şey olmuyor da, Istanbul’a veya Ankara’ya gidene kadar mı çürüyor?

     Narenciye üretiminin masrafları iyice arttı. Satışlar maliyetleri karşılamıyor. Bu yüzden millet bahçeleri bozup, yerlerini imara açtırmaya çalışıyor. Bizim kilosunu bir liraya aldığımız mandalinayı toptancılar, 15-20 kuruşa alıyorlar. Öyle olunca bahçe sahipleri iyice zarar ediyor. Çeşitli önlemler alındı, çözüm yolları bulundu ama, ne yapılsa nafile.. Bodrum mandalinası değerine bir türlü kavuşamıyor işte…

     Asiye’nin nasıl kurtulacağına kafa yoran bu toplum, mandalinamızın da nasıl kurtulacağını düşünsün biraz. Çünkü böyle giderse, bahçelerin yerini çok yakında siteler alacak. Ağaçların yerine villalar dikilecek.

     Kışa girerken bir de tatsız haber  vereyim. Bodrum’un su parasını, büyükşehir Belediyesi alacakmış. Bu büyük bir haksızlık ve yanlışlık işte. Bodrum Belediyesinin  milyonlarca lira borcu var. Parasızlıktan bazı hizmetleri yeterince yerine getiremiyor. Hal böyle iken, su gelirine de göz dikmek ve belediyeyi bu gelirden mahrum etmek doğru bir hareket değildir. İnşallah yanlışta ısrar etmezler…

Yayın Tarihi
22.11.2014
Bu makale 3408 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!