Kayıp öğretmenlik

Öğretmenler Günü ile ilgili yazı yazmak şu sıralar zül gibi…

 

Çünkü canım öğretmenim, gülüm öğretmenim hamaseti yapmak artık tarihin öğretmenlere yüklediği görev ve sorumlulukları görmezden gelmek demek.

Toplumun tüm aydın kuşakları gibi öğretmen de acımasız bir kuşatma altında. Öğretmeni dışlamak için devreye konulan strateji imam olgusunu ön plana çıkarmak.

Cumhuriyetin Aydınlığını çoğaltmak için öğretmen, imam ve muhtar üçlüsüne onurlu bir görev verilmişti. Bu görevlerin kaynak noktası da Köy Enstitüleriydi.

Çünkü bu muhteşem üçlü toplumun en ücra noktalarına ulaşabilecekti. İmam var olan din hurafelerini temizleyecek, öğretmen kara bilgisizlik örtülerini çekip alacak, muhtar da yalnızlaştırılan yurttaşı devlet olanaklarından haberdar edecekti.

Olmadı…

Ağalık, beylik yani feodal düzenin şarlatanları Köy Enstitülerinin kapatılmaması halinde blok oyların siyasilerin hanesine geçemeyeceği restini çekti. Van Milletvekili rahmetli Kınyas Kartal anılarında Köy Enstitülerinin nasıl kapatıldıklarını vicdanı sızlayarak anlatmış:

“Otoritemiz kaybolur, sözümüz geçmez olur köylüye. Çünkü Köy Enstitüleri devlet dışında her egemen gücün tasfiye edilmesinden yana eğitim veriyor.” Demişti. Politik vicdansızlık bu meydan okumalara direnememiş ve teslim bayrağı çekerek Köy Enstitülerinin üretime dönük eğitim üretim içindir yürüyüşünü sonlandırmıştı. Bu Türkiye için yapılan en büyük kötülüklerden biriydi.

Yıllar sonra eğitimcileri elde tutmanın daha bir kolaycı yöntemine başvuruldu. Onları bölmek daha kolay yönetme olacaktı. Sağ ve sol düşünce akımları zaman içinde üçledi milli görüş ile üçüncü bir yol bulundu. Bu kez parçalayıp bölmenin adına laik-anti laik adı konuldu.

Sağ görüş on yıllarca milli eğitimin dümenini elinde tuttu. Ta ki 12 Eylül kâbusu devreye girinceye kadar. 12 Eylül derinden Milli Görüş’e davetiye çıkardı. Sosyal Demokrat hareketin lideri Ecevit yaşlanınca ve sağlık sorunları yönetme iradesini etkilemeye başlayınca toplumun hayatında yaratılan sosyal ve ekonomik dalgalanmalar milli görüşü montajladı. Özallı iktidar dönemindeki yumuşamalar ve uzlaşmalar süreci sona erdiğinde de laik-anti laik çekişmelerin sarsıcı dönemine girildi.

Başörtü ve inançlar siyasi malzemeye dönüştürüldü. Geçmişte özgürlükler üzerine yapılan yanlışlar bahane edilerek muktedirin mutlak söz sahibi olacak sendikasının önderliğinde öğretmenler arasında huzursuzluklar yaratıldı. Bilimsel eğitim yerine biçimsel eğitime kapı aralandı. İmam Hatip okulları azımsanmayacak sayısallığa yükseltildi. Devletin kadrolarında imam hatip kökenli yöneticilerin etkinliği için yasal düzenlemelere gidildi.

2013–2014 eğitim yılının sonunda okulları gezen sendika başkanları okul idarecilerini sendikal bazda tahakküm altına alma yöntemlerine başvurdu. Biat etmeyen yöneticiler idareci atamalarında saf dışı edildi. Tüm bu ayrımcı strateji okul kadrolarındaki öğretmenleri ruhsal olarak etkiledi. Yani dün de yapılan partizanlığın kat be katı bu dönemde de eğitimcilerin ayağına bir pranga olarak vuruldu.

Özgür ve bilimsel eğitimin yok edildiği acımasız bir süreçte alınan yolda eğitimin milliliği ya da milli olmayışına artık siz karar verin.

“Öğretmenler tembel, çalışmıyor.” Diyen zihniyet aynı söylemi askerler için de:

“Yan gelip yatıyorlar.” Olarak dillendirmiş ve toplumdan olağanüstü tepkiler doğmasına neden olmuştu.

Okul idarecilerini siyasi ayrıştırma ile belirleyen eğitim, bugün onların on iki saat çalışmalarına ekonomik bir yaptırım sağlamak yerine hangi sendikalardan olduğunun hesabını yapmaya yönelişi ülkemizdeki eğitiminin kayıp öğretmenler yaratmaya yönelik gidişatının da içler acısı tablosunu ortaya koymaktadır.

İntikamcı kadrolaşmalar tıpkı rüzgâr ekip fırtına biçme günlerine yatırım sağlayabilir. Öğretmenler acı çeker ama ülke kayıp zamanlara doğru freni patlamış bir kamyon gibi sürülmeye devam eder.

Işık savaşçısı öğretmenler karanlık savaşçılarına karşı yasal, demokratik mücadelelerinden asla vazgeçmemelidirler. Korkmak, sinmek, susmak karanlığı daha çok koyulaştırır...

Günün kutlu olsun mu diyeceğim Allah kurtarsın mı?

Sabır ve azim diliyorum.

Yayın Tarihi
23.11.2014
Bu makale 2545 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!