Ne olacak bu turizmin hali?

Üç haftadır aynı konuyu yazıyorum. “Turizmde panik” yazı dizisine dönüştü.

Uzun zamandır ilk defa pazar yazılarımdan sonra bu kadar çok dönüş oldu.

Farklı yorumlar vardı, kısa bir özet yaparsak;

Çok haklı olduğumu söyleyenler ve beni alkışlayanlar (en çok onları seviyorum), fiyatlarda zamanında indirim yapılmazsa, bugün yaşanan yüzde 14’lük kaybın yüzde 25’leri bulacağını iddia edenler ve beni gerçekleri görmeye davet edenler, yöneticilere haksızlık ettiğimi, hatanın büyük ölçüde sermayesiz yola çıkan sabırsız patronlarda olduğuna dikkat çeken ve bana biraz kırgın olduğunu hissettirenler, böyle gelmiş, böyle gider diyen ve benim dinlerken sıkıldığım kaderciler

Bu hafta içinde Antalya Havalimanı’nda işlerim vardı. Hazır fırsat bulmuşken turistten kazanıp, 2008’de vergi rekortmeni olan bu işletmenin üst düzey yöneticileri “Ne diyor? Ne düşünüyor?” diye merak da ettiğimden, kendilerini ziyaret ettim.

Kısa bir sohbet sonrası ortaya çıkan gerçek aslında aynı fotoğrafı önümüze koyuyor.

Sayıda büyük kayıp yok ama gelen yolcuda alışveriş ve yeme-içmedeki harcama ortalamaları düşük ve havalimanı işletmesi bile patinaj yapacak gibi…

Resmi kayıtlara göre; geçen yıl 30 Mayıs’a kadar gelen turist 2008’deki 9 milyonluk toplam sayının sadece yüzde 25’i.

Kısaca biz 2008’i yakalamayı hedef alıyorsak, yarışın zorlu etabı daha henüz 1 Haziran 2009’da başladı. 

Bu ay elimizde olacak veriler esas göstergemiz olacak.

2008-2009 karşılaştırması yapıldığında yüzde 14’lük azalma, bugün için sadece 300-350 bin turist demek, yeter ki bu eğri kafasını biraz yukarı kaldırsın, geri kazanılmayacak bir kayıp söz konusu değil.

Ne demek istiyorum?

Henüz daha kaybedilmiş bir sezon yok. Yerimizde sağlam durursak, sürpriz olumsuz gelişmeler olmazsa, mutlaka ve mutlaka veriler olumluya dönecektir.

Daha iddialı söyleyelim, aylık karşılaştırmalar azalma değil, belki de az ama kazanç getiren artışların habercisi olacaktır.

Bu yazdıklarıma inananların sayısı ne kadar?

Yüzde kaçımız benim kadar umutlu bilemiyorum.

Halen, Haziran’ın ilk haftası da biterken, “Aksiyon yok mu? Bak, olmadı şimdi!!!” diye gezinen ya da “Sen gel biz fiyatı uydururuz ama sende kalsın haa!!!” diye ofisindeki makam koltuğuna gömülenleri duymakta ve görmekteyiz.

Sayılarla sizi sıkmak ve “Off!!!” dedirtmek değil niyetim.

Ancak sadece gelene-gidene odaklanmak sık sık içine düştüğümüz bir yanlış.

Turizmde artış, gelişim konuşuyorsak, hesapta son alt çizgiyi çektikten sonra, “Elde ne kaldı?” bölümüne de mutlaka bakmalıyız.

Yüzde 14’lük kayıptan söz ediyoruz. Dikkat, bu gelen yolcudaki eksimiz, ama bizim için asıl soru “Geçen yılla, bu sezon arasında yaşanacak gelir kaybı nedir?” olmalı. 

Allah’tan döviz kurları bu yıl turizmciye daha olumlu bir hava yarattı da cirolardaki kayıp direkt aynı oranda kar hanesine eksi olarak yansımıyor.

Hatta fiyat politikasını doğru kurmuş, gelir-gider dengesini, verdiği hizmetin kalitesini ve yatırımını planlamış olanlar, hala geçen yılın üstünde kar yazabiliyor bilançolarına.

Bu konular pazar yazısında size çok sıkıcı gelebilir ama bu ülkenin her köşesinde turizmin ekmeği var. Bu nedenle, “Turizm akil adamların omuzlarında yükselebilen, topyekün kotarılabilen bir iştir, sadece 5 yılda 3 iş değiştiren, ‘sözde’ profesyonellere, ‘üst düzey yöneticilerin’ ellerine bırakılmayacak kadar önemli ve ciddi bir meslektir” diyorum ve bu hafta bir ek daha yapmak istiyorum, “Evet doğrudur sermayesi yetersiz, sektör bilgisi az patronlar da bu turizme darbe vurmaktadır. Arkadaş grubuna hava atmak için yapılan hesapsız yatırımlar, yanlış kurgulanmış işletmeler bugün herkesin önüne köstek ve engel olmaktadır. Hatta daha da kötüsü vardır, masa ve sandalyesi bile olmadan yola çıkanlar, piyasa kredisiyle hepimizin geleceğiyle kumar oynamaktadır.”

Tüm tespitlerimi, ve içimdekileri sıralarsam Antalya’da kaç dostum kalır, kaç kişi bana gerçekten içinden gelerek selam verir?

Cevabı size bırakıyorum.

Benden bu kadar. Bundan sonrasını seçilmiş ya da atanmış büyüklerimize bırakıyorum. Lütfen önce biz inanalım, güvenelim, Antalya’da 2009’da turist sayısında sorun olmaz ama önemli olan ne kazandık, ne kar ettik sorusunu sorma aklını ve cesaretini göstermektir.

 

 

Hoş geldin Cumhuriyet Akdeniz

 

Ekonomik kriz yaşanırken yatırım yapmak, hele bir de medya konusunda, hem de bölgelerde bu parayı işe gömmek yürek ister. Sabah Gazetesi Mevlüt Yeni ve ekibine güvendi, bu “çılgınlığı” yaptı ve bizlere Sabah Akdeniz olarak değişen, gelişen bir ürün-hizmet sunmaya başladı. Ben Sabah gurubuna bir Antalyalı olarak teşekkür ediyorum. 1 Haziran’dan itibaren, bu bölgede benzer bir atılımı gösteren Cumhuriyet Gazetesi’ni de alkışlıyorum Antalya temsilcisi Ahmet Oruçoğlu ve tüm ekibini yeni Cumhuriyet Akdeniz için kutluyorum. Yolları açık olsun, Antalya için en iyisini yapmaya çalışacaklardır, gönülden inanıyorum. Diğer büyük medya gruplarımızdan, Doğan- Karamehmet- Ciner, evet, hepsinden Antalya yazılı ve görsel basını için daha büyük yatırım istiyorum.

Turgay Bey’e, Mehmet Bey’e, Aydın Bey’e ve diğer patronlara sesleniyorum, daha çok Akdeniz eki ve yayını bekliyoruz.

Bir de Antalya’nın cefakar, kıt kanaat geçinen maddi sıkıntılar içinde ayakta kalmaya çalışan yerel basını var. Anadolu basınının tamamında bu sıkıntı var aslında. Belirli resmi kurumların ilanları ile ayakta durmaya çalışıyorlar. O ilanları alacak hale gelmek de ayrı bir macera. Umarım devlet babalığını yapar, onların özerkliğini ve özgürlüğünü bozmadan belli kaynaklar yaratır, evrenselliğe giden merdivenin ilk basamağı olan yerelliğe destek çıkar…

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
07.06.2009
Bu makale 9641 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!