Demreli Noel Baba

Noel Baba'nın bir zamanlar Anadolu'da, Antalya’nın Patara kentinde doğup; Demre’de yaşadığını ve mezarının Demre’de olduğunu dünyada çok az kişi bilir.

 

Yılbaşı gecelerinde uzun beyaz sakalı, kırmızı giysi­si, kırmızı çizmesi, beyaz kukule­tası ile geyikler tarafından çekilen güzel bir kızaktan çocuklara armağanlar ve insanlığa umut dağıtan; denizcilerin ve küçük çocukların ko­ruyucusu sevimli ihtiyar Noel Baba bir Antalyalı.

Antik kaynaklara göre, İS 3.yy.'ın sonlarında Demre'nin 60 km kadar batısında bulunan Likya'nın Patara kentinde varlıklı bir ailenin ço­cuğu olarak doğan Nikolaus, iyi bir eğitim gördü ve kendini insanlara adadı. Yaptığı yardımlarla, çevresinde sevgi bağı oluşturdu.

Kudüs'e yaptığı deniz yolculuğu sırasında aniden çıkan bir fırtına­dan, onun dualarının yardımı ile kurtulduklarına inanan denizciler, Nikolaus'u "Denizcilerin Azizi" olarak kabul ettiler. Kudüs dönüşü Myra (Demre) kentine yerleşen Aziz Nikolaus bir sabah, her gün yaptığı gibi, erkenden kiliseye gitti. Birden kilisedeki bütün rahiplerin başına toplandığını görerek çok şaşırdı. Rahipler onu kucaklayarak, "İşte bizim yeni Piskoposumuz" dediler. Nikolaus ne olduğunu an­layamamıştı. Sonra rahipler ona durumu açıkladılar. "Bizim Pis­koposumuz birkaç gün önce öldü. Onun yerini alacak kişinin kim olacağı konusunda günlerdir aramızda seçim yapıyorduk. Ancak bir türlü sonuca varamadık. Ge­çen gün dua ederken birden bir ses duyduk. Şöyle diyordu: "Yeni piskoposunuz olarak, yarın bu kiliseden içeri giren ilk kişiyi se­çin". Bütün geceyi burada geçir­dik ve şimdi dualarımız kabul olundu. Siz, kilisemizden içeri gi­ren ilk kişisiniz. Yeni Myra Piskoposu Nikolaus'u selamlayın".

Ve böylece Nikolaus Myra Pis­koposu olduktan sonra, Demre ve çevresinde yaptığı dini ve sosyal çalışmalar ile halkın problemle­rine insancıl çözümler getiren hümanist bir dini lider oldu. Yaşamı boyunca birçok mucize gerçekleştirdi; Demre'yi kıtlık­tan, gemicileri fırtınalardan ve masum kişileri kötülüklerden kur­tardı.

Derler ki, papazlığı sırasında Myra kenti bir yıl büyük bir kıtlık içinde kalmış. Kıtlık, limana uğrayan ge­milerden borç olarak alınan buğ­daylarla atlatılmış. Ancak, Myra'dan ambarları boş olarak ay­rılan gemilerde buğdayın hiç eksilmediği, hep yerinde durduğu görülmüş. Denizciler, bu olayı Bizans'tan geri dönüşlerinde Myra halkına büyük bir şaşkınlıkla an­latınca Myralı'lar, Aziz Nikolaus'a özel bir saygı bes­lemeye başlamışlar. Nikolaus'u bugünkü Noel Ba­ba'lığa ulaştıran gizli hediye verme geleneği ise, onun gençlik yıllarında başlar:

 

NOELBABA'NIN ÜÇ KIZLAR

SÖYLENCESİ

Noel Baba Kilisesinin yakınında, üç kızı olan fakir baba vardı. O devirde hiçbir kız çeyizsiz evlenemezdi. Yoksul baba, o kadar ça­resizdi ki, kızlarını nasıl evlendi­receğini düşünür, düşünür, bir türlü bulamazdı.

Soğuk bir Noel gecesi, üç kız kardeş odalarında oturmuş, nasıl evlene­bilecekleri konusunda konuşuyor­lardı. Kızlardan en büyüğünün aklına, kendini esir pazarında satarak, elde edilen para ile diğer kız kardeşle­rine çeyiz düzme fikri geldi. Bu düşüncesini kız kardeşlerine açtı. Evin büyük kızı, kız kardeşlerine: "Sizin için kendimi esir pazarında satarak sizleri evlendireceğim" diyordu. Diğer kız kardeşler buna karşı çıktılar. Her biri, kendinin esir pazarında satılarak, diğer kardeş­lerine bu para ile çeyiz yapılmasın­dan yanaydı. Kardeşler arasında tartışma uzayıp duruyor, hiçbiri diğerinin önerdiği bu fikre yanaşmı­yordu.

Açık pencereden fakir üç kız kar­deşin tartışmalarını duyan Aziz Nikolaus, bu yoksul aileye yar­dım etmeye karar verdi. Kiliseden alelacele getirdiği bir kese altını açık olan odanın penceresinden içeriye attı. Günlerden İsa'nın doğ­duğu gece olan 25 Aralık'tı ve bu,

bir mucize olmuştu. Artık kızlar­dan birinin evlenebileceği kadar çeyiz parası vardı.

Kızların en büyüğü bu parayla hemen evlendi. Diğer ikinci kız kardeş için de bir yıl sonra aynı gün bir kese altını pencereden atan Aziz Nikolaus, onun da evlenmesi­ni sağladı.

Üçüncü yıl Aziz Nikolaus, Demre'de Aralık ayının çok soğuk geç­mesi ve evin pencerelerinin kapalı olması nedeniyle üçüncü kıza ve­receği para için başka bir yol dü­şündü. Üç kız kardeşin oturduğu evin çatısına tırmanarak bir kese altını bacadan aşağıya attı. Evin en küçük kızı, çoraplarını yıkamış ve kuruması için ocağın üzerinde­ki bir ipe asmıştı. Bir kese altın çorabın içine düşmez mi?

Üçüncü kız da böylece çeyiz pa­rasına kavuşmuş, hemen evlilik hazırlıklarına başlamıştı bile.

Ancak her yıl, Aralık ayının 25'inin sabahı Myra'daki fakir ailelerin kapılarının ve pencerelerinin önünde altın elma, çerezler, ço­cuk oyuncakları bulunuyordu. Myra kenti halkı her Noel günü büyük bir heyecan içinde kalıyor­du. Noel geceleri fakirlere, kim­sesiz çocuklara yardım eden bu kişi kimdi acaba?

Bu olay, Myra’da uzun süre halk tarafından konuşuldu. Sonunda halk hayalinde ak sakalı, kırmızı ceketi, kırmızı çizmesi ve beyaz kukuletası ile sevimli bir ihtiyar görünüşünde, iki geyik tarafından çekilen bir kızağa oturmuş, her yıl Hz. İsa'nın doğum günü olan 25. Aralık'ta Beydağlarından Myra'ya inerek fakirlere yardım eden bir "Noel Baba" yarattı.

Aziz Nikolaus Myra halkına yaptığı bu yardımları, yıllarca büyük bir gizlilik içinde yürütmeyi başardı. Aziz Nikolaus, yardım etti­ği kimselerden hiçbirinin kendisi­ne şükran borçlu olmaması için bu gizliliği seçmişti.

Fakat bir gün yine 25 Aralık ge­cesi, Aziz Nikolaus, başında tanın­masını önleyecek bir başlık ve elinde bir çuval ile geceleyin Myra sokaklarında ürkek adımlarla oradan orada koşarken, Myra'nın gece bekçisi tarafından fark edildi. Gece bekçisi bu şüpheli adamı yakalayıp başındaki başlığı çı­karınca, onun Aziz Nikolaus oldu­ğunu gördü. Elindeki torbada da Myra'nın yoksul insanlarına hedi­ye etmek üzere, altın elmalar, ço­cuk oyuncakları, giysiler ve çe­rezler bulunduğunu gördü. Artık Myra halkının büyük me­rakı son bulmuştu. Demek ki, bütün bu yoksul insanlara yardım eden Aziz Nikolaus'tan başkası değildi. Kendisine "ne yaptığı" sorulunca, bu gecenin Hz. İsa'nın doğum günü olduğunu ve doğum gününe Myra halkını davet ettiği­ni" söyledi. Tabii o sırada Aziz Nikolaus, belki de sonsuza değin sürecek bir gele­neği başlattığını bilmiyordu.

Böylece yılbaşı hediyelerinin sahibinin Aziz Nikolaus olduğu öğrenilince, ona Myra halkı tarafından ‘Noel Baba’ dendi ve etrafında bir sevgi yumağı oluştu. Bu gelenek Myra halkı tarafından, onun 6 Aralık 343'te ölümünden sonra da sürdürüldü.

Aziz Nikolaus'un ünü birden ülke sınırlarını aşmış, kendisine göste­rilen sevgi günden güne artmaya başlamıştı.  Papaz Nikolaus'u mucizeler gösteren bir aziz, bir halk kahramanı, zor durumdaki kişilere yardım eden bir kişi olarak kabul eden ve onu bütün bu yetenekleri ile seven in­sanlar onun ününü, Bizans sınır­ları dışına, İtalya'ya, Orta Avru­pa'ya ve İskadinav ülkelerine kadar taşıdılar. Aziz Nikolaus, bütün dünyada sevginin sembolü ve zamanla Rusya ve Yunanistan gibi ülkelerde, hayır ku­rumlarının, meslek birliklerinin, çocukların, denizcilerin, Freiburg ve Moskova gibi kentlerin koru­yucu azizi oldu. Avrupa'da onun adına yüzlerce kilise yaptırıldı. Bu kilise yaptırma yarışında önde olmak isteyen Barili İtalyanlar, gemici tüccarlarını Aziz Nikolaus’ın kemiklerini Demre’den Bari’ye getirmekle görevlendirildiler. 1087 yılında bir gün bu Barili tüccarlar, Demre’de karaya çıkarak kilise içindeki mezarı parçalayıp Aziz Nikola­us'un kemiklerini kentlerine götürdüler. Orada üç yıl içinde, adına yapılan büyük bir kiliseye gömdüler. Aziz Nikolaus'un acele ile götürülemeyen bazı kemikleri küçük bir tahta kutu içinde korunarak günümüze kadar gelmiştir. Bugün bu kemikler, Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir.

Aziz Ni­kolaus'un Noel Baba'ya dönüşmesi ilk kez Almanya'da gerçek­leşti. Bu gelenek daha sonraları Protestan kiliselerinin çoğunlukta bulunduğu ülkelere, sonra Fran­sa'ya yayıldı.

Rus Çariçesi Anna Galicia 1850'de Myra'ya gelerek kilisenin bu­lunduğu araziyi satın aldı ve o sı­ralarda çok yıkık durumda olan kiliseyi tamamen restore ettirdi. Bugün görülen ve binanın ilk yapım stiline uymayan kubbeler, 1885 yı­lında bu Çariçe tarafından yap­tırılmıştır. Kilise içinde bu devirden kalma, 1.46 x 0.60 m boyutlarında mermer üzerine yazılmış Rusça bir kitabe de vardır.

Türk Hükümeti 30 yılı aşkın bir süredir, Noel Baba'nın kemikleri­nin geri verilmesi için çalışma­larını sürdürmektedir. İtalyan hükümeti, Türkiye'nin bu isteğini kabul etmesine karşın, Vatikan buna karşı çıkmaktadır.

Her şeye rağmen, insan severliği ile ünlü bu Anadolu insanı, Tür­kiye'nin güneyindeki Demre ken­tinde Batı'nın kıskanç bakışları arasında bütün görkemi ile yaşıyor.

Yayın Tarihi
01.01.2008
Bu makale 10520 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
Elif hanım hemen yorumu 10 numara yapmış, Lütfen KAFİRUN süresini bir oku da insanların inançları veya ruh haline hemen imam gibi eleştiri yapmayın

Hakan Kavak 06.10.2008

demre noel baba kilisesinin insan yaşamına etkileri yok lütfen onlarıda gönderin çok lazım yoksa MURADİYE BENER öğretmenimiz kızacak

elif dönmez 06.03.2008

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!