Kalkınma ajansları ne işe yarar?

Bu soruyu Adana Valisi İlhan Atış'tan esinlenerek soruyorum. Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş'ün de bu soruyu gündeme taşıyan değerlendirmesi var ki ona da "az sonra" değineceğim.

Vali Atış, Çukurova Kalkınma Ajansı'nın 9 Ağustos'ta düzenlediği bir toplantıda bu yapılanmayı irdelerken konunun "bam teline" basan bir şey söyledi: "Ajanslar devletten gelen 20 milyon lirayı dağıtan aracı kurumlar olmamalıdır."

İşte, yazının ilk satırındaki soru Atış'ın kalkınma ajansları hakkındaki bu önemli tespitinden çıktı. Ajans yapılanması, Avrupa Birliği'nin istem ve baskısıyla Türkiye'yi 26 "istatistik bölgesine" ayıran; "yerel özerklik" hedefine göre modellenen kalkınma ajanslarını da bu bağlamda Türkiye idari ve ekonomi yönetimi sistemine monte ettiren projenin ürünü.

8 Şubat 2006'da yürürlüğe giren  5449 sayılı Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında Kanun"nun 1'inci maddesi bunların amaçlarını şöyle tanımlıyor:

"… kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma planı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve içi gelişmişlik farklarını azaltmak…"

İlk bakışta kimsenin itiraz edemeyeceği bir genel amaç tanımı bu. Ancak, kanuna yazılan amaçlar, gerçeği  her zaman doğru yansıtmaz. Bu nedenle 5449'un genel amaç tanımının "içini" ve kanunun "özünü" iyi okumak lâzım.

Nitekim, bu kanun  gerek öngördüğü yapılanma sistematiği, gerekse bir adım sonra merkezi yönetimin Devlet Planlama Teşkilatı eliyle sadece "koordine" etmekle yetinmek zorunda kalacağı "özerk bölge kalkınma idarelerinin" altyapısını oluşturacağı için eleştirilere uğradı. Tabii, ne bu konuda ilk adımı bir Bakanlar Kurulu kararnamesiyle Türkiye'yi 26 bölgeye ayırarak atan DSP-MHP-ANAP koalisyonu ne de kanuna bağlayan AKP iktidarı bu eleştirilere kulak verdi.

Bugün uygulamaya geçilmiş bulunuyor. Halen Çukurova ile İzmir'de kurulu ajanslar faaliyette. AKP hükümeti 25 Temmuz'da 15 merkezde 55 ili kapsayacak yeni ajansların kurulmasına kadar verdi. Dokuz bölge daha eklendiğinde Türkiye'de 26 özerk bölge kalkınma idaresinin altyapısı tamamlanmış olacak.

Bu yapılanmanın ülke ekonomisinin yönetiminde, kaynakların kullanımında, ekonomi politik hedeflerin, parametrelerin belirlenmesinde ne gibi sonuçlara yol açacağını yaşayarak öğreneceğiz. Elde şimdilik Adana kaynaklı önemli bir tartışmadan çıkan ipuçları var. 5449'a göre Çukurova Kalkınma Ajansı'nın yönetim kurulu başkanlığını yürüten Vali Atış ile Adana Sanayi Odası Başkanı Özgümüş'ün gündeme taşıdığı sorunlar, ajans olayının "özüyle" değilse de, uygulama pratiğiyle doğrudan ilgili.

Vali Atış, çok açık biçimde Çukurova Ajansı'nın kanunda yazılı amaçlara bile hizmet edemediğini vurguluyor. Sadece "neyin ne olduğunu kimsenin bilmediği bölgede" adı proje, yararı belirsiz kimi alanlara para dağıtmakla eleştiriyor. Özgümüş ise İzmir örneğini de vererek bu yapılanmanın "ölü doğduğunu" söylüyor ki bu daha kökten bir eleştiri.

Özgümüş'e göre durum şu: "Yasası yanlış çıktığı, görev tanımı çok geniş olduğu için 'yapıyormuş gibi' hareket ediyorlar. Yani bir 'faaliyet gösteriyormuş gibi' yapıyorlar. Şu anda destek verdikleri projelere bakıyoruz, Ceyhan'da depreme dayanıklı işyeri projesine destek veriyor. Adana Ticaret Borsası'nın kasasından para fışkırıyor, sağda solda okullar yaptırıyor, yardımlar dağıtıyor. Ama, Çukurova Ajansı borsa laboratuvarının yapılmasına para veriyor, sanayicinin alacağı makineye kaynak aktarıyor. Kalkınma ajanslarının yararı bunlar olmamalı."

Hepsi bu kadar mı? Özgümüş devam ediyor: Şu anda Ankara'da gönderilen bir avanta var. Bu avanta sağa sola dağıtılıyor. Ama, yapmaları gereken o kadar önemli görevler var ki…"  Çok doğru; çünkü, 5449'da laboratuvar yapımı, makine desteği gibi olmayacak işler yazmıyor.

Kanunda yazmıyor ama, Özgümüş'ün eleştirilerini hoş karşılamayan Çukurova Genel Sekreteri Veysel Parlak hiç de aynı fikirde değil. Bu zat "bu tenkitleri bilgi eksikliğinden ziyade kalkınma ajanslarına yönelik yapıcı olmayan eleştiriler olarak kabul ediyor." Eee, hani amaçlardan biri kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğini geliştirip kaynakları da etkin kullanarak bölgesel gelişmeyi hızlandırmaktı?  

 

Yayın Tarihi
12.08.2009
Bu makale 5208 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!