Türk turizmi gülüyor (muş)…

Çok gecikmedi.

Beklediğim başlıklar ve açıklamalar geçen hafta, daha Ağustos ayı bile bitmeden, ulusal gazetelerimizin ekonomi sayfalarında çarşaf çarşaf yer buldu.

Haberlerden alıntı yaparsak “Küresel krize rağmen Türk turizm sektöründe yüzler gülüyor. Dünyada turizm cennetlerinde turist sayısı keskin düşüşler yaşanırken Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayısı arttı…”

İşte turizmcinin makus talihi ve işte kara mizahımıza son örnek.

Sayılarla oyna, Avrupa’dan izne gelen Türk işçimizi, Laleli’nin bavulcu Rus’unu, İstanbul’dan geçen transit yolcuyu turist diye yaz, sonra da “Biz aslan gibiyiz, turizmde sorun yok” diye gündemi istediğin yöne çevir.

Yıllardır, aynı senaryo, aynı “günü kurtaran” yaklaşım.

Ben yoruldum, 20’li yaşlardan 40’lara geldim ama onlar vazgeçmedi.

Aylardır yaşananları, turizmin başkentinde hepimizin bildiği gerçekleri yok sayan, turizm derneklerinin, kuruluşlarının açıklamalarına sırtını dönen, en az yüzde 30 gelir kaybını kelle sayılarının arkasına gizleyen, zaten turizme uzak duran Ankara’yı, Türk medyasını yanıltan, sokaktaki insanı bu sanal rakamlarla uyutan ve 2010 için rekor senaryoları yazmaya devam edenleri kınıyorum.

Başka sözüm yok. …

 

Antalyaspor nasıl kurtulur?

 

Her futbol sezonu başladığında Turkcell Super Ligi’ne hazırlanan Antalyaspor’un maddi sıkıntıları gündeme gelir, yıl boyunca takım kötü sonuçlar aldıkça gündeme tekrar tekrar problemler yansır ve kentin takımına sahip çıkmadığı, bu şehirden ekmek yiyenlerin kırmızı-beyazlılara uzak durduğu, seyirci desteğinin yeterli olmadığı uzun uzun anlatılır.

Hatta zaman zaman çok sert eleştiriler ve suçlamalar kaleme alınır.

Bugün de aynı durum yaşanıyor.

Yerel gazetelerde, Akdeniz eklerinde haber ve köşe yazısı olarak Antalya’nın takımına sahip çıkmadığı söyleniyor ve Bursa, Eskişehir, Sivas gibi örnekler verilerek bu kentlerin yaşayanlarıyla, Antalya’da hayatını sürdürenler arasında karşılaştırmalar yapılıyor.

Elbette Antalyaspor’a destek olmak, Süper Lig’de başarılı bir kadro kurmasını istemek ve bunun için de Antalya sınırları içinde nefes alanlara “Haydi!!!” demek çok doğaldır.

Ancak unuttuğumuz ya da gözden kaçırdığımız özel bir durum vardır Antalya için.

Turizmin başkenti, Türkiye’nin sayılı ekonomik büyüklüklerinden birine sahip bu kent, örnek verilen diğer Anadolu kentlerinden farklı, çok büyük göç almış, kısa sürede yüz binlerle ifade edilen yerli- yabancı nüfusu içine çekmiş bir ildir.

Aslında Antalya’nın İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük ve farklı bölgelerden gelmiş insanlarımızın oluşturduğu şehirlerle karşılaştırılması gerekmektedir.

Nasıl ki bu üç büyük kentimizde, şehrin adını taşıyan takımlar o ilin yaşayanlarından direkt büyük destekler görmüyorlarsa, bence Antalya için de durum aynıdır ve bunda şaşılacak bir şey yoktur.

Bizim asıl bakmamız gereken,  Antalya’da “Antalyalıyım” diyenlerin, nüfus sayımında burada yazılan toplam nüfusun yüzde kaçı olduğudur?

Benim tahminim yüzde 50’dir.

İşte bu yüzden bu topraklarda hayatını sürdürenler, Antalyaspor’la gerçek anlamda bir bütünlük kuramamışlardır.

Bakın Ankara’ya, İzmir’e, İstanbul’a, aynı sorunu göreceksiniz.

Yazdıklarımdan, “dışarıdan gelen insanlar takımı umursamıyorlar” gibi bir sonuç çıkmasın… Bu saptamayı sizin de düşünüp, daha mantıklı ve gerçekçi bir gözle konuyu masaya yatırmanıza yardımcı olur diye yaptım. Şu sıralar insanların birbirini kasten yanlış anlamasına fazla meyilli olduğu zamanlar, kimse bana “Vaay sen ne demek istiyorsun?” diye dönmesin lütfen…

Antalya’nın kurtuluşu yeni stadın yapılması ve gelirlerini- giderlerini dengeleyecek bir yönetim tarzı kurup seyirci baskısını unutup (Bu baskı gerçekte ne kadar var? Bunu da sorgulamak gerekir diye düşünüyorum) yeniden yapılanmayla çözülür.

Akaydın Başkan’ın “Öncelikli projelerimin arasında” dediği modern stat yapıldıktan sonra, futbolun gösteri ve eğlence yönü kaliteli bu tesisle birleştirilmeli ve matematik zorunluluklar unutulmadan yola devam edilmelidir.

İlk hedef stadı bitirmek ve takımın yönetiminde olacak kadroya güvenmekten geçmektedir. Sürekli ona, buna çakarak, “Siz Antalya’yı yalnız bıraktınız!” diyerek, insanları zorlayarak olmaz bu işler…

Bence bu sadece günü kurtarır ve bugün gelinen noktada artık geçerli bir yöntem olmaktan da çıkmıştır.

Bursa, Eskişehir, Sivas gibi kentlerde tek eğlence ve sosyalleşme şansı olan futbolu daha kolay pazarlayabilirsiniz ama Antalya’da hizmet ve kalite sunmadan,  “Hep destek, tam destek” sloganlarıyla bunu başarmak çok zordur.

Bu gerçeği görmeye ve artık bu yanlış yaklaşımdan vazgeçmeye herkesi davet etme zamanı gelmiştir.

Kızanlar olacaktır bu sözlerime ama benim tespitim budur ve bence bu farklılığımızı kabullenmek Antalya için bir kayıp değil gelecek için umut veren bir yeni yolun başlangıcıdır.

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

Yayın Tarihi
01.09.2009
Bu makale 9366 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!