21. yüzyıla girerken

“Bayramda yolar yine kan gölüydü”

“Bayram gezisi kabusa döndü”

“Bayram trafiği can almaya devam etti”

Evet, beklenen oldu ve 155 canımız bu bayramda, sadece 4 günde, yollarda hayatını kaybetti. Yaralı  sayısı da 500’ün üzerinde

Bu kazaları ve kayıpları o kadar kanıksamışız ki bize o kadar normal geliyor ki bu ölümler, yazımın başında sizinle paylaştığım, dünyanın her yerinde birinci sırada yer alacak başlıkları, gazetelerin ufak haberlerinin arasından cımbızla topladım.

155 kişiyi kaybettik 4 günde!

Belki de ben bu satırları yazarken tedavi görenlerin arasında da gözlerini hayata yumanlar var.

Acı ve utanç verici bir tablo.

Yıllardır böyle.

40 yaşına geldim, 2009 yılında uzaya uydu gönderen bir milletin evladıyım ama hala trafik canavarına yenik düşmeye devam ediyorum.

Bunu içime sindiremiyorum.

Aslında korkuyorum.

Karayolunda seyahat etmekten, evimden işime gitmekten, gece arkadaşlarımla sokağa çıkmaktan çekiniyorum.

Bu canavarlardan biri beni, sevdiklerimi köşe başında, ilk ışıkta, virajda bekler diye içime korku düşüyor.

Bu katliama bir çözüm bulmalıyız.

Sıkı denetim, daha fazla eğitim, ağır cezalar…

Değişen bir şey yok.

Sonuç aynı, daha çok ölüm, daha büyük acı.

Bilemiyorum.

İnanın çaresiz olduğumu hissediyorum ve gerçekten çok korkuyorum…

21. yüzyılda yazacağımız yazının konusu bu mu olmalıydı?

 

 

Delikanlılık

 

Kasımpaşa-Galatasaray maçında Ali Güneş panter gibi uçtu ve tüm Türkiye’nin gözlerinin önünde kaleye giren topu eliyle çıkardı.

Hakem görmedi, maçı devam ettirdi ve bir de unutmadan, Yılmaz Vural Hoca elle kesilen topu fark etmedi. (Yılmaz Hoca maçtan sonra canlı yayında bu pozisyonu hiç hatırlamadığını söyledi, bu detayı oradan biliyorum)

Hakem görmeyebilir.

Futbolcu böyle davranabilir ve hatasını gizleyebilir.

Hoca da maçtan sonra kamera önünde maç içindeki her hareketin dakikasını ve tüm detaylarını vererek anlatırken, sadece o anı, futbolcusunun kırmızı kart göreceği ve karşı takım lehine penaltı atışı verilecek o pozisyonu unutabilir.

Bunların hepsini kabul ediyorum.

Futbolda bunlar yaşanır ve “Önümüzdeki maça bakalım” denebilir.

Kimseye kızmaya ve yerden yere vurmaya hakkımız yok, çünkü futbol budur ve belki de bu yüzden güzeldir.

Ancak 90 dakika sonrası uzatılan mikrofona “Topu elle çıkardım” diyen Ali Güneş’i  dürüstlük abidesi yapmak, kahraman ilan etmek olmaz.

O kadar delikanlıysa, o anda, maç içinde hakeme gider durumu anlatırdı, bitiş düdüğünü beklemezdi.

Maç içinde hakemin fark etmediğini o anda açıklamayan oyuncu benden “Yuh!” almaz ama milyonların gördüğünü maç sonrası açıklamak da alkışı hak etmez.

Böyle durumlarda sonradan konuşana da madalya takılmaz sadece, “Bir daha yaparsan kırmızıyı yersin evladım” denir.

 

 

Bu da mı olacaktı?

 

Cuma günü bir haber okudum, uzun zamandır bu kadar gülmemiştim. İşte dedim “her şey dahil”in sonu budur…

Çeşitli gazetelerde yayınlanan haberde Alanya’da tatilini geçiren Ukrayna’lı “polis”, barda içmiş içmiş, sonra kalkıp karşıdaki kasap dükkanına girip bonfile tavuk, Allah ne verdiyse çalarken yakalanmış..

Kesinlikle maddi çıkarı yoktur diyorum... Adam ne yapsın eti? Kapı kapı dolaşıp satacak mı? Hayır…

Bence alıp otele götürecek, mutfak şefinin masasına koyacak,  Yok, yok diyordun, al sana et” diyecekti… 

Bu krizde bu fiyatlara oda satınca etin resmini gösterip, “Farz etki midende” modeli bir yere kadar işliyor tabii…

İlla ki etin ucunu azıcık göstermek lazım onu da göstermezsen elin turistini et hırsızı yaparsın… Bu haber “Her şey dahil” olayının miladıdır derim… Yazın bir köşeye…

 

 

SABAH AKDENİZ’DEN ALINMIŞTIR

 

Yayın Tarihi
29.09.2009
Bu makale 9520 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

ÇOK OKUNAN

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!