“Advertising is the cave art of the twentieth century!”

Reklamcılık yirminciyüzyılın mağara sanatıdır!

Kanadalı iletişim kuramcısı Marshall Mc Luhan’ın “Reklamcılık yirminciyüzyılın mağara sanatıdır!” deyişi üzerine bir meslektaşımız poz vermiş ve Carl Fisher’de bu sayfada yayınlanan fotoğrafı çekmiş. Reklamcıların var olmayan ürün veya sözler üzerine hayali kampanya yapma dürtüleri hevesleri hep vardır. İşte bu fotoğraf da Mc Luhan’ın bu deyişiyle gayet güzel bir posterin ortaya çıkmasına vesile olmuş. Bir zamanlar bu poster reklamcıların duvarlarını süslerdi. Biz reklamcılar, yani bu bir “insan işi” olan reklamcılığı icra eden meslek sorumluları olarak dünyanın neresinde olursak olalım birbirimize benzeyen pek çok yönümüz ve derdimiz ve dahi kaygılarımız vardır. Benim yaşadığım coğrafya içindeki kaygılarıma Mc Luhan’ın deyişi tercüman olduğu için, mağara sanatını icra eden reklamcı bazı dostlarıma ithaf edeceğim bu yazımı.
Bu deyişe göre, ben reklamcıları iki guruba ayırıyorum. Birinci guruptakiler Mağara sanatını her haliyle icra edenlerden oluşanlar. Birinci guruptaki reklamcı atalarının mağara duvarına yaptıklarını tekrar ederken aynı iletişim tarzını kullanır. Gördüğünü ve algıladığını değil daha kocaman ve daha çok bağıran puntolarla ürünü anlatmaya çalışır. Mağara içindeki duvarların tümü hatta komşu mağaraların duvarlarına da tecavüzü dert etmez. Mesleğin onur ve gururu onun için bir teferruattır nerdeyse. Tıpkı ataları gibi en güzel kürk ve en güçlü silah kimdeyse daha yaratıcı olacağına inanır. Mesleki felsefesi basittir, yenilikçilik tamamen atalarından kalma davranış biçiminin tekrarından oluşmaktadır.  Diyalog, insani ilişkiler, mesleki dayanışma ve meslektaşlarına saygı ise bu birinci gurup reklamcılar içinde çok tesadüf edilen bozuk bir davranış biçimidir.  Ne yazık ki, bu da tedavi edilmesi güç bir bozukluktur!

İkinci gurup reklamcılara gelelim… “Yirminciyüzyılın mağara sanatı”nı icra ederken mağara sanatçısı meslektaşından farklıdır. Mağara sanatçısı meslektaşı balyozu kullanırken o beyniyle hareket eder. Yirmibirinci yüzyılda yaşadığının bilincindedir. Çevresiyle ilişkilidir. Dostlarına vakit ayırır, onlarla birlikte müzik dinler, sohbet eder, fikir alışverişinde bulunur. Mesleğine saygı duyar ve mesleki onurunu her şeyin üstünde tutar. Müşterisine karşı sorunlu değil sorumludur. Meslektaşlarının yaratıcılığını eleştirirken saygılı ve ilkelidir. Evet evet, ilkelidir!  Kıskançlık ve daha iyi kürk daha güçlü silah yerine daha çok diyaloğa inanırlar… 
Yani, insandırlar!
Yani meslektaşlarına karşı saygılıdırlar!
Yani, nasıl oturup kalkacaklarını gelişmiş oldukları için öğrenmişlerdir.
Yani, medenidirler!

Yayın Tarihi
20.11.2009
Bu makale 10602 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!