Haksızlık yapmayalım

Son iki haftada önce Berlin, sonra da Moskova’da turizm fuarlarındaydım.
Her ikisiyle ilgili gözlemlerimi sizlerle paylaştım.
Alanya adına her iki fuarda da olumlu izlenimler edindiğimi yazdım.
“Turizmin neferleri” dediğim ALTİD Başkanı Gülçin Güner ve ALTAV Başkanı Faik Kaptanoğlu ile bazı arkadaşlarının olağanüstü özverisiyle katıldığımız fuarlarda gözlemim o ki, bundan daha iyisini yapabileceğimizi sanmıyorum.
Ne gördüm; 300 bin lira dolayında bir tanıtım bütçesiyle bir yılda 32 ayrı fuara katılan Alanya’nın bundan daha iyi temsili mümkün değil…
300 bin lira dediğimiz, 150 bin Euro’dur.
250-300 bin Euro’yu mesela Rixos Gurubu’nun sadece bir fuarda harcadığını da biliyorum.
Koca Alanya, bu sektörün en kıdemlisi, hala daha yatak sayısı olarak bölgenin en büyüğü; ama yılda 150 bin Euro ile ne yapabilir ki?
Hiç kimse, ALTİD ve ALTAV’a kusur bulmaya kalkışmasın…
Haksızlık olur bu…
Bu insanların emeğine ve özverisine saygısızlık olur en başta…
Hiçbir maddi karşılık gözetmeden, kendi özel işlerini ihmal etme pahasına, yerine göre hamallık, yerine göre ayakçılık, yerine göre de stant hostesliği yaparak, o fuar senin bu fuar benim koşturan bu insanlara teşekkür etmek zorundayız tam tersine…
Alanya’ya 150 bin Euro’yu tanıtım bütçesi diye reva görenlere yüklenmek gerek…
Bölgelerden tanıtım materyallerini toplayıp, Moskova’ya zamanında ulaştıramayan Turizm Bakanlığı’na tepki göstermemiz gerek…
Şahsen ben Belek’in görkemli stantlarını görünce utandım oralarda…
Yatak sayısı Alanya’nın yüzde biri kadar bile olmayan otel guruplarının devasa stantlarına bakarken hicap duydum Alanya adına…
Ama, Alanya’nın 150 bin Euro bütçeyle, 32 fuarda boy göstermesinin nasıl bir mucizevi başarı olduğunu da bilerek, “Alanya’nın Neferleri”ne şapka çıkarttım.
Moskova Fuarı’nın 3. günü ALTSO Başkanı Kerim Aydoğan geldi fuara…
Bu düşüncelerimi paylaştım kendisiyle…
Aydoğan, “Alanya olarak daha iyisini yapmak, en azından Alanya olarak fuara katılan otel guruplarıyla güç birliği yaparak, daha büyük bir bütçeyle, daha görkemli bir şekilde fuarlarda boy göstermemiz gerekiyor” dedi.
Yapılması gereken bu…
Moskova’da Alanya’dan ayrı stantlarda değişik otel gurupları vardı.
Hepsinin ALANYA çatısı altında toplanması neden mümkün olmasın?
Şurası kesin ki, bir organizasyon eksikliği var.
Bu eksikliği, “Alanya’nın Neferleri” kendi kişisel performanslarıyla gidermek için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar.
Özetle, bu bütçeyle bundan daha iyisini beklemek haksızlık olurken, daha büyük bir bütçe oluşturmayanları eleştirmek ve bunun için herkesin çaba sarf etmesini istemek ve beklemek daha doğru olur.

GS beyefendisini kaybetti

Uzun zamandan beri amansız hastalıkla savaşan Galatasaray’ın unutulmaz Başkanı Özhan Canaydın’ın vefatı inanılmaz üzdü beni…
GS camiasının en beyefendi, en nazik, en kibar, en centilmen ve en mütevazı insanıydı.
GS’nin en zor dönemlerinde, çok büyük riskleri sırtlayarak ve üstlenerek başkanlık yaparken yakalandı o amansız hastalığa…
Başkanlık görevi biter bitmez tekrar aday olmaması ve bir daha yarışa katılmaması da bu yüzdendi.
Adnan Polat’ın başkanlığı sürecinde pek fazla ortalıkta gözükmemesi de rahatsızlığından kaynaklanıyordu.
Hele son seçim sürecinde, adının muhalefet cephesinde anılmasından da son derece hoşnutsuz olduğu mesajını veriyordu dostlarına…
Ve işte, bu hafta sonu yapılacak kongreyi bile göremeden durdu GS için çarpan kalbi…
“GS beyefendisi”ni kaybetti bana göre…
Duruşuyla ve söylemleriyle, futbolun kavga değil bir “nezaket” sporu olduğunu, centilmenliğin aslında spor adamları için “olmazsa olmaz” bir nitelik olarak görülmesi gerektiğine vurgu yaparak bu dünyayı terk etti.
Kendisini 2006 Mayıs’ında Kaymakam Cengiz Gökçe ile birlikte ziyaret etmiş, Alanya’da yapılacak “Şampiyonluk gecesi”ne davet etmiştim.
Geceye gelememişti belki ama, GS gecesinde alkışlarla karşılanan mesajını görüntülü olarak vermişti:
“Sarıyla kırmızıyla, alnımızın akıyla…”
Güle güle Beyefendi Başkan…
Kabrinde de alnın ak, başın diktir eminim…
Allah rahmet eylesin…
Hepimizin başı sağolsun…