IC ile tavla sohbeti

Alanya-Gazipaşa Havalimanı ne zaman gündeme gelse, “Antalya Lobisi” de yerini alır en başköşede…
Alanya’nın havalimanı rüyasının gerçekleşmesine engel olan bir lobinin varlığına inandığımız gibi Antalya havalimanını işleten “IC-Fraport” ortaklığının da bizim önümüzde bir set oluşturduğu konusunda bir kanaate sahibiz aynı zamanda…
Ben de sürekli bu olayı kaleme alan ve her platformda gündeme taşıyan bir gazeteci olarak biliniyorum.
Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı (hemşerimiz) Mevlüt Yeni, geçenlerde Antalya’da katıldığım bir toplantı sonrasında dedi ki, “Yazdıklarına saygım var ama tek taraflı yazmamak adına bir de seni IC Yönetim Kurulu Üyesi Abdullah Keleş’le görüştürmek istiyorum. Bir de O’nu dinlemeni istiyorum…”
“Hay hay” dedim “elbette…”
Antalya Havalimanı’nın yeni iç hatlar terminalinin üst katındaki IC ofisinde Abdullah bey bizi bekliyordu nitekim…
Çok sempatik, güler yüzlü ve sıcak kanlı bir insan buldum karşımda…
“Yazdıklarım belli… Anlatın, ben dinleyeyim…” dedim.
“Ben sizi sabırla dinlerim. Ancak, bittikten sonra benim de söyleyeceklerim var, siz de beni dinleyin” diye ekledim.
Başladı anlatmaya…
“Alanya’da bir havalimanı olması bizi etkiler mi, etkiler. Ticari kaygılarımız olabilir tabii ki… Fakat, biz böyle bir engelleme yapacak kudrete sahip değiliz. Biz sadece 3.2 milyar doları bir çırpıda ödeyen, TC tarihinin en büyük özelleştirmesine imza atmış bir şirket olarak, hakkaniyetli bir rekabetten yanayız. Biz bu parayı öderken, bir başka şirketin (TAV) bize komşu bir havalimanını, 50 bin dolar gibi komik bir paraya alarak, kar-zarar hesabını kendi yapmak koşuluyla karın sadece yüzde 65’ini devlete bırakarak bizimle aynı koşullarda bir havalimanı işletmesine çok da hoş bakamayız. Bu açıdan bakıldığında, bizi haksız bir rekabetin içine sürüklemek doğru olmaz. Kaldı ki, Ulaştırma Bakanımız, 7-8 yıldır aynı şeyleri söylüyor. 2002’deki Meclis konuşması tutanaklarına bakın; ‘mania var, buraya güvenli iniş kalkış yapılamaz, devletin 100 milyon doları çöpe gitti’ diyen aynı Bakanımız. Bugün de aynı şeyleri söylüyor. Dağ aynı, tepe aynı, mania aynı. Zaten 2002’de biz yoktuk ki, 2006’da aldık burada ilk terminalimizi. 2007’de ikinci terminal, 2009’da iç hatlar da dahil havalimanının tamamı bize geçti. Bize haksızlık yapılıyor. Bakan beyle bizim aramızda bir bağ kurulmaya çalışılıyor. Oysa, bizim gibi büyük yatırımcıları korumak zaten devletin görevidir. Bizim gücümüz devletin üstünde değil, olamaz da. Mesela, biz taahhüt etmediğimiz halde iç hatlar terminalini yeniden yapalım dedik. Aylarca izin alamadık. 100 milyon Euro para harcadık ekstradan. 20 bin metrekarelik iç hatlar terminalini 38 bin metrekareye çıkarttık. Havalimanının yolcu kapasitesi toplamda 40 milyon, ama şu anda sadece 10 milyonu kullanılıyor. 30 milyonluk atıl kapasitemiz var. Sizden ricamız, bizi bu lobi faaliyetlerinin içinde göstermeyin. Elbette, devletin vereceği her türlü karara da saygılıyız…”
“Bitti mi?” dedim önce…
“Bitti” dedi.
“Şimdi ben anlatayım, siz kesmeden dinleyin…” diyerek söze başladım:
“Binali Bey, elbette başından beri aynı şeyleri söylüyor. Sizin etkiniz vardır yoktur tartışmasına girmeden şunu söylemem gerekir; diyorsunuz ki, 40 milyon yolcu kapasitemiz var, bunun 30 milyonu henüz kullanılmıyor. 10 milyon yolcu bile duble hale gelmiş D-400’ü felç ediyor. Bir de 40 milyon olsa bu yol ne hale gelir? Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar 400 kilometrelik bir turizm şeridini tek bir havalimanından beslemek mümkün mü? Bu şuna benziyor, bir insan düşünün, kalbi çalışıyor ama, kalbe giden damarlar tıkalı. N’olur o zaman? Enfarktüs dediğimiz olay, yani kalp krizi geçirir ve ölür. Zaten, turizm sektörü anlamında Belek’ten sonrası bu krizlere dayanacak durumda değil. Kundu, Lara ve Belek’e gelen turist 15 ile 30 dakika arasında oteline transfer edilirken, bu Alanya’nın doğusunda 4 saate kadar uzuyor. Fiyatlar yerlerde sürünüyor.  Turist kalitesi düşüyor. Asıl haksız rekabet bu değil mi? Siz havalimanında devlet bizi haksız rekabete karşı korumalı diyorsunuz, peki turizm sektöründeki bu haksız rekabete karşı bizi kim koruyacak? Diyeceksiniz, bu bizim işimiz değil. Keşke, bu havalimanını bu kadar büyük planlayanlar, havalimanı ile turizm merkezleri arasına raylı sistem, denizden hızlı feribot ve otoyol gibi alternatif ulaşım sistemleri düşünebilselerdi. Alanya’ya hızlı trenle buradan 30 dakikada gidebilecek olsak, Gazipaşa’da havalimanını napalım? Ama, şimdi devletin yaptığı yanlış planlama, vizyonsuzluk, geleceği görememenin faturasını biz ödüyoruz, siz ödüyorsunuz. “
Abdullah bey, “Haklısınız… Ama, biz de haklıyız…” dedi.
Sonra…
Tavla maçına başladık…
Merak edenler için söyleyeyim; maç 2-2 iken, “Berabere bitmesi daha hayırlı olur” dedik ve bıraktık…

Yayın Tarihi
02.04.2010
Bu makale 11629 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!