Türel’in rotası

Geçen dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’le tanışıklığımız çocukluk yıllarımıza dayanır.
Ortak yönümüz sadece gazetecilik değil…
Babalarımız dosttu.
Babalarımız Antalya ve Alanya’nın en eski yerel gazetecileriydiler.
Kendileri gibi bizi de gazeteci yetiştirdiler.
Menderes Antalya’da 1988’de, ben de Alanya’da 1989’da ofset baskı teknolojisiyle ilk yerel gazeteleri çıkartanlar olduk.
Mesleki dayanışma ve işbirliğimiz ön planda oldu daima…
Siyaseten de aynı paraleldeydik hep…
O’nun siyasete aktif olarak girişinden ve siyasette Antalya’nın baş aktörlerinden birisi oluşundan en çok onur duyan kişilerden birisiyim.
Hangi konumda olursa olsun bana olan muhabbet ve ilgisinde en küçük bir eksilme hissetmedim.
Hoş; benim O’na hiç bir zaman olumlu ya da bir olumsuz katkım olmadı.
Olamazdı da…
Ancak, siyasette O’nun daima yükselmesini canı gönülden arzularım.
Hangi konumda olursa olsun kişisel desteğim O’nunladır.
Geçen Pazartesi günü, AK Parti Siyaset Akademisi’nde ders vermek için geldiği Alanya’da, siyasetteki rotasına dair verdiği ipuçları bu haftanın siyasi gündemiydi.
Türel, Başbakan Tayyip Erdoğan’la, Belediye Başkanı seçilmeden önce 5 dakikayı bile bulmayan bir görüşmesi olduğunu söylüyor.
Ancak, seçildikten itibaren Başbakan’la çok iyi dost olduklarını ve kendisinden her açıdan büyük destek gördüğünü belirtiyor ve diyor ki: 
“Sayın Başbakanım bana ne emrederse o… Derse ki, ‘Alanya Kültür Merkezi’nin kapısında bekçisin’, şapkamı takar, nöbetimi tutarım!”
Bu sözlerden şu anlamı da çıkartabiliriz:
“Hadi bakalım Menderes, milletvekili adayımsın” derse de “hayır” diyemem.
Alanya’da yolda yürürken bazı vatandaşların kendisine, “Sayın Bakanım” diye hitap etmelerine gülümseyerek tepki veren Türel’e göre, “En yüce makam halkın gönlündeki makam…”
Siyaset Akademisi’ndeki konuşmasında, belediye başkanlığı sürecinde yaşadığı deneyimlerden örnekler veren Türel’i ben şahsen çok olgunlaşmış buldum.
Zaten kendisi de “Bir kere kazandım, bir kere kaybettim. Her ikisinin de tecrübesine sahibim” diyor.
Hem dedesi ve hem de babası gazeteci olan Menderes Türel’e, akademide en kritik soruyu ben sordum.
Belediye Başkanlığı sürecinde meslektaşlardan çok yakınmalar almıştım.
Gazetecilere karşı tavırlı ve mesafeli oluşundan yakınıyorlardı genellikle…
İşte bu konuyu sordum:
“Neden?”
Benim beklediğimden çok daha açık ve net bir cevap verdi:
“Her meslekte olduğu gibi bizim meslekte de kıskançlık ve hazımsızlık var. Bazı gazeteci arkadaşlarım ne yazık ki, “Menderes başkan oldu, ben neden olamadım” kıskançlığı içerisinde aleyhimde oldular. Çok güvendiğim bazı gazeteci arkadaşlarım da benim adamım olmadıklarını kanıtlamak için aleyhimde yazdılar. En çok aleyhimde olanlar, meslekte benim yetiştirdiğim, benim ekmek verdiğim gazetecilerdi. Beni de en çok onların bu tavrı üzdü. Eleştirilere açık oldum ama iftira ve karalamalara dayanamadım. Ben de insanım.”
Antalyalı gazetecilere bir mesaj değil bu…
Sakın yanlış anlaşılmasın…
Durum tespiti desek daha doğru olur.

Yayın Tarihi
30.04.2010
Bu makale 11515 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!