SİVİL TOPLUM

ANSİAD BAŞKANI ALİ ROĞLU ELMALI GEZİSİNİ DEĞERLENDİRDİ

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ANSİAD) 2014 yılı faaliyet programında yer alan ''Bölgemizi tanıyalım''  gezisi Elmalı ve Finike ilçelerine düzenlendi.  Tarihçi-Yazar Giray Ercenk'in rehberliğinde bölgedeki tarihi yerleri gezen işadamları ve aileleri, ANSİAD üyesi Burak Özkan'ın Elmalı Likya Şarapları tesislerini gezerek, geleneksel bağbozumuna katıldılar. ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu, üretim esaslı dağ ve deniz ilişkisinin yeniden oluşturularak, havza bazında bir topyekün kalkınma modelinin seçilmesi gerektiğini de vurgulayarak, ''Bölgenin en verimli topraklarına sahip bir kentte tarıma daha da ağırlık vermeli, alt yapı sorunlarını kökünden çözmeli, daha bilimsel ve katma değer yaratacak havza bazında üretim modeli ile ihracata yönelmeliyiz'' dedi

İki gün süren ve Elmalı Müzesi başta olmak üzere bölgedeki tarihi yerleri gezen ANSİAD ekibine tarih öncesi dönemden başlayarak yaşam boyu ekonomiyi anlatan Tarihçi-Yazar  Giray Ercenk,  Antik Çağda Likya'nın  bugünün Teke Yarımadasında, akarsuların yükseklerden taşıdıklarıyla oluşmuş kıyı ovalarındaki dağ eteklerine kurulduğunu belirterek, bölgeyi ve ekonomik yapıyı şöyle özetledi:

''Kuzeyde Gölhisar (Milyas) ve Elmalı’yı kuşatan dağlar ile başlayan, düzlüklerde süren,  sahilde sonlanan bu bölge dönemin en önemli bir üretim ve yaşam havzasıdır. Bütün Roma Akdeniz’inde var olduğu bildirilen üç İmparatorluk silosundan birinin Kartaca’da, öteki ikisi Patara ve Demre (Andriakhe)’de inşa edilmiştir. Bunun sebebi bölgenin sahip olduğu üretim gücüdür… Bu bölgenin düzlüklerinde yetişen her tür tahıl, özellikle gemi inşasında, tapınak ve saray gibi saygınlık kazandıran yapılarda kullanılan sedir/katran, ardıç ve meşe gibi yöreye özgü değerli ağaç, zeytinyağı, şarap, bal, deri, keçiboynuzu, meşe palamudu ve kurutulmuş av etinden şifalı otlara kadar bin bir çeşit mal, deniz ötesine taşınmak üzere, ada fakiri Akdeniz ile Adalar Denizi Ege’nin buluştuğu Likya’nın yukarda sözü edilen limanlarına taşındı… Ve de rıhtımlara yanaşan gemiler boşalttıkları malların yerine, mallar yüklediler… Servetler liman kentlerinde birikti… Bölgenin, çağlar boyu süren dengeli varlığının, dağların ve sahilin aynı ekonomik amaç doğrultusunda başarıyla bütünleştirilebilmesi ile sağlanmış olduğu açıktır... Kaynaklar, dağlardaki yerleşmelerde inşa edilen ticari yapıların, kıyıdakilerle, birbirlerini tamamlayan özellikler gösterdiğini, bunu “dağlarla deniz arasında, ekonomik eşgüdüm olduğunun kanıtı saymak gerektiğini” yazar… Antik Çağın Likyası ve de son bin yılın Teke Yarımadası gibi bir başka coğrafya bulmak zordur''

Giray Ercenk, anlatımının son bölümünde; ‘50’lı yıllarda hızlanan karayolu açma çalışmalarının, esasen artık eski gücünü ve önemini yitirmiş üretim esaslı dağ ve deniz ilişkisinin son bağlarını da kopardığını belirterek, 60lı yıllarda kıyıların turizm denen yeni bir üretim ve yaşam biçimiyle tanıştığını dile getirdi. 

2000 yıl öncesi bütün bir coğrafyanın deniz kapısı, sahilin  dağlardan aldığının hiç olmazsa bir bölümünü dağlara geri veren sosyoekonomik dengenin ayrılmaz parçası olduğunu dile getiren Ercenk '' Dağ ile deniz arasındaki 'devri daim', coğrafyanın iki ucunu da besliyor, geliştiriyordu… Dün, Kaş ya da Kalkan, verimli bir ekonomik bütünün parçası oldukları için önemliydiler… Bugün, Kaş ve Kalkan oldukları için, yani sadece kendilerinden menkul değerlere sahip oldukları için -deniz, kum ve arkeolojik çevre gibi- önemlidirler... Ve de böyle olduğu için, kazançlarını dağlarla paylaşma gibi bir sorunları yoktur. Bu durumun yarattığı en ciddi sonuç; kıyıların vermediğini almak için, dağların kıyıya inmesi olmuştur'' dedi.

Başkan Eroğlu'ndan değerlendirme

Gezi sonrasında bir değerlendirme yapan ANSİAD Başkanı Ali Eroğlu da, ANSİAD olarak bölge kalkınması konusunda önemli bir misyon üstlendiklerini hatırlatarak, 2000 yıl önce bu bölgede yaşayan insanların üretim başta olmak üzere birçok konuda, çok başarılı olduklarını ifade ederek şunları söyledi:

''Bugün bizim kırsal olarak tanımladığımız, sadece kendi çabaları ile bilimsellikten uzak üreten ailelere bıraktığımız, tarih öncesinde üretim merkezi olan bu yerleri ihmal ettiğimiz bir gerçek. Tersine sahilde de, bu üretim ciddi biçimde değerlendirilmediği gibi, yoğun göç ve yeni bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkan turizm; dağ ve deniz ilişkisini, iyiden iyiye koparmıştır'' dedi.

Üretim esas olmalı

Ali Eroğlu, üretim esaslı dağ ve deniz ilişkisinin yeniden oluşturularak, havza bazında bir topyekün kalkınma modelinin seçilmesi gerektiğini de vurgulayarak, ''Bölgenin en verimli topraklarına sahip bir kentte tarıma daha da ağırlık vermeli, alt yapı sorunlarını kökünden çözmeli, daha bilimsel ve katma değer yaratacak havza bazında üretim modeli ile ihracata yönelmeliyiz. Havzaya ikinci aşamada Batı Akdeniz'deki diğer kentleri de alarak planlamayı daha da geliştirmeliyiz. Bu konuda ANSİŞAD olarak üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ve konuyu Antalya kamuoyu nezdinde tartışmaya açma aruzumuzu da belirtmek isterim'' diye konuştu.

Eroğlu, ANSİAD üyeleri ve aileleri için ''Bölgemizi Tanıyalım'' gezilerinin İbradı, Gündoğmuş ve Akseki ilçeleri ile devam ettirileceğini de dile getirdi. 

Yayın Tarihi
18.09.2014
Bu haber 3453 kişi tarafından okunmuştur.
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla

Arama Yap!