“Yetişkin Otelleri” geliyor

Bir İngiliz gazetesinin haberine göre, İngiliz kadınları artık seks tatiline çıkıyormuş. Geçmişte erkeklere özel bir aktivite olan ve neredeyse sadece Tayland’ın başkenti Bangkok’ta bulunan “yetişkin otelleri”, orta yaşlı İngiliz kadınlarının gösterdiği ilgi sonrasında dünyaya yayılmış. Jamaika ve Meksika gibi birçok ülkede ‘’yetişkinlere özel’’ lüks oteller, kadınlara ‘’gizli kalacak’’ seks tatillerine çıkma imkânı tanıyormuş.
Yakında ülkemizde özellikle Antalya’da da böyle otellerin açılması bekleniyormuş. Hatta çok emin kaynaktan aldığım bilgiye göre böyle oteller pek bilinmese de yıllardır Antalya’da varlıklarını sürdürüyormuş. Kamuoyunun tepkisini çekmemek için gizli kalmaya tercih eden bu gibi tesislerin, öyle reklam yapmak gibi bir dertleri de yokmuş.
Bu arada bu konuda yıllardır bize ser verip sır vermeyen turizmci dostlarımıza da teessüflerimi iletiyorum. Hadi bana söylemediniz, en azından yaşı bir hayli ilerleyen gazetemizin Genel Yayın Koooordinatörü (!) Ali Orhan’a bir fısıldasaydınız.
Zira hala andrapozun etkisinden çıkamayan, cinsel arzu ve zihinsel fonksiyonlarında düşme yaşayan, yorgunluk hali ve uyku problemleri ile duygusal değişiklikler yaşayan, iktidarsızlık, depresyon, libido azalması, osteoporoz sıkıntısı çeken ve son olarak da karın bölgesinde 10-15 kg’lik yağ tutulmasıyla karşı karşıya kalan Genel Yayın Koooordinatörümüzün böyle bir jeste ihtiyacı var…

+++++++

BASINDAN HABERLER…BASINDAN HABERLER…

MARTI RADYO SATILDI
Antalya Koleji’nin sahibi olduğu Martı Radyo’nun satıldığı konuşuyor. Kimin aldığı konusunda çok fazla bilgi yok. Tek kulağımıza gelen, çalışanların görevlerine devam edeceği. Bu arada Toros Koleji’nin Antalya Koleji’ni aldığı da duyumlarımız arasında.

GEÇMİŞ OLSUN BULDU
Geçtiğimiz hafta apar topar hastaneye kaldırılan gazeteci Ali Buldu’nun durumunun ciddi olmadığı ve hızla eski sağlığına kavuştuğu öğrenildi. Buldu’ya geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

SES DERGİSİ 1 YAŞINDA
Ali Ay’ın sahibi ve genel yayın yönetmeni, Pınar Gülmez’in de yazıişleri müdürü olduğu Antalya Ses Dergisi, bir yılını geride bıraktı. Daha nice yıllara diyoruz..

++++++++++++

Shakespeare’den hayata dair

Konuşmadan önce dinleyin,
Yazmadan önce düşünün,
Harcamadan önce kazanın,
Dua etmeden önce bağışlayın,
İncitmeden önce hissedin,
Nefret etmeden önce sevin,
Vazgeçmeden önce çabalayın,
Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur.
Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.

William Shakespeare

+++++++++

DOĞUM GÜNÜ

Fırına geldiğimde ortalıkta ekmek görünmüyordu. Eski bir dostum olan fırıncı; “Biraz bekleyeceksin hocam. İki-üç dakikaya kadar çıkartıyorum” dedi. Kenardaki tabureye oturup beklemeye koyulurken, içeriye yaşlıca bir adamın girdiğini gördüm. Eskimiş ceketinin sol yakası altında bir madalya parıldıyor ve yürürken hafifçe topallıyordu. Selam verdikten sonra, fırıncının tezgahına yaklaşarak; “Ekmeklerimi alayım! Benim ikizler acıkmıştır” dedi. Fırıncı, adamın kendisine uzattığı torbayı alarak tezgahın altına eğildi ve bir gün öncesine ait olduğu anlaşılan ekmeklerden 4-5 tane çıkardı. Ben o arada oturması için kendi yerimi o adama vermiş, tezgahın yanına iyice yaklaşmıştım. Ekmeklerden birkaç tanesinin şekli değişmiş, katılaşmış, taş gibi olmuştu.
Fırıncıya sordum:
- Neden taze ekmeği beklemesini söylemiyorsun? Biraz sonra çıkacak dedin ya!
- Bayat ekmekleri kendisi istiyor. Çok fakir bir adam. Ona bayat ekmekleri yarı fiyatına veriyorum.
 - Kim bu adam?
- Kendisi Kore gazilerinden. Oğluyla gelini bir trafik kazasında vefat edince, ikiz torunlarını yanına almıştı. Yıllardır onlara bakıyor, hem de çok az bir maaşı var. Fırıncının anlattıkları karşısında içimin yandığını hissediyor ve ufak da olsa bir şeyler yapmak istiyordum. Fırıncıya yavaşça dedim ki:
- Aradaki farkı ben vereyim. Hiç olmazsa bugün taze ekmek yesinler. Fırıncı, teklifimi kabul etti. Biraz sonra da, fırından yeni çıkan taze ekmekleri adamın torbasına doldururken şekli bozuk, bayat ekmekleri de tezgahın altına koyarken ihtiyara takıldı:
- Bugün çok şanslısın hacı amca. Çocuklar için sana pasta gibi ekmek vereceğim. Yaşlı adam, bir evlat sevgisiyle kucakladığı torbayı göğsüne bastırarak kapıdan çıkarken bana döndü ve dedi ki: - Allah, senden razı olsun evladım. Bugün onların doğum günüydü. (Alıntı)

++++++++++

HAFTANIN FIKRALARI.. HAFTANIN FIKRALARI..

KISKANÇ KOCA
Çok kıskanç bir adamdı. Güzel de bir karısı vardı. Bir seyahate çıkması gerekiyordu. Eski arkadaşlarından olan bir komşusuna gitti. Seyahatte iken evinde bir gayri tabiilik gözüne ilişir, karısının şüpheli bir halini görürse kendisine hemen telgraf çekmesini rica etti. İlk hafta içinde bir telgraf gelmedi. Fakat onuncu gün şöyle bir telgraf aldı. “HEMEN GEL.” Kıskanç koca işi gücü bıraktı hemen geldi, arkadaşını buldu:
- Hayırdır neden telgraf çektin?
- Gayri tabii bir şey görürsen telgraf çek demedin mi?
- Ne gördün?
- Sen gider gitmez senin ortağının oğlu, her gün tam saat ikide sizin eve gelmeye başlayıp saat yedide gidiyordu. Dün bekledim bekledim gelmedi. Baktım ki bunda bir anormallik var. Sana hemen telgraf çektim.

SARIŞIN SEKRETERİN YAPTIĞI
-Neyin var, Allah’ını seversen? Suratın berbat?
- Sorma. Sarışın sekreterimin bana yaptığını biliyor musun?
-Hangisi?
- Hani şu bir içim su olanı. Geçenlerde beni, yaş günümü kutlamak için evine davet etmişti de...
-Eee, bunda üzülecek ne var?
-Dur, acele etme. Nefis içkiler içtik, eğlendik. Neden sonra şimdi size bir sürprizim var. Ben odama geçeceğim. İki dakika sonra da siz peşimden geleceksiniz. Ama iki dakikadan evvel gelmek yok, dedi.
Genç adam boynunu büktü:
- Ha, ha, senin yerinde olmak isterdim!
- Ben istemezdim. Tam iki dakika sonra odaya girdim ki, bizim dairenin bütün personeli “yaş günün kutlu olsun” diye şarkı söylemeye başlamaz mı!
-Sen de gülüp geçseydin be birader!
-Nasıl gülersin. Anlamadın mı, ben çırılçıplaktım

İYİ BİR ERKEK BUL
Yargıç, genç kıza:
 “Bak kızım, onuncu kez fuhuş suçuyla karşıma çıkıyorsun!”, dedi. “Niçin bu hayatı terk edip kendine iyi bir erkek bulmuyorsun?”.
Kızdan yanıt geldi:
-Sayın yargıç, ne zaman iyi bir erkek bulsam kendimi karşınızda buluyorum.