Ağaç mezarcıları

1985 yılı 1986 yılı arasında bir yıl Antalya’nın Elmalı ilçesinde öğretmenlik yapmıştım.

Antalya’nın bu tarihi ilçesinin kendine özgü güzellikleri vardı.

Bir kere her tarafa sinmiş bir ağaç kokusuyla yaşardınız. Sedir ağaçlarının ciğerleri bayram ettiren oksijeni yanında bir de hoş kokusu vardı.

Sedir ağaçlarının yayılıp gittiği alanlarda yükselirdi bahçeler. Elma en çok bu yörenin toprağını severdi. Ve öyle olduğu içindir ki adını bu ilçeye vermişti.

Elmalı’da ahşap evler vardır. Çoğunluğu sedir ağacından yapılmıştır. Sedir dedim de yörede sedir ağacının diğer adına katran ağacı denilir. Yaşlanıp, çürümüş ve sonunda baltacıların balta ağzında devrilip düşmüş bir sedirin gövdesinde siyah, katransı maddeyi görüsünüz. O haliyle bile Ambar Katran ağaç türü hoş kokusunu esirgemez doğadan.

Dünyanın en zengin sedir ormanlarının yer aldığı Elmalı’da açılan taş ocakları yüzünden şimdi o yöredeki insanlar huzursuz ve mutsuz. Sadece yöre insanları mı? Elbette değil! Doğaya gönül vermiş ve onun tahrip edilmesine karşı kendi gövdesini siper etmiş doğaseverler de mutsuz.

Dünya çevre örgütlerinin de dikkatini çeken taş ocaklarının tehdidi doğrusu akla ve mantığa sığacak gibi değil.

Yeryüzünün örnek bir ağaç türünün canını yok sayan taş ocaklarının açılması çabaları mutlaka durdurulmalı ve özellikle o taş ocaklarının sahipleri ya da işleticileri, çevreci uzmanlar tarafından bilinçlendirilmeli, kendilerine nasıl büyük ve affedilmez bir kıyımın içinde olduğu anlatılmalıdır. En önemlisi de sedir ağaçlarının yurdu için yasalarca dokunulmaz kararı verilmelidir.

İnsana karşı işlenen suçlarda en önde olan ülkelerin başını çeken Türkiye bir de doğa katliamcısı olarak dünyanın gündeminde yer almamalıdır.

Ağaç mezarcıları betoncular, taş ocakları işletmecileri, altın ve diğer madenlerin ocakları çevre değerlerini yok eden çalışmalardan men edilmelidir.

Sessiz kalmak, kıyımlara yol açacak çalışmalara dur dememek doğaya karşı işlenen cinayetlere ortak olmak demektir.

Sedir ormanlarına kıymayın, ağaç mezarlıklarına çevirmeyin ülkemizi efendiler!